Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '15

 
Kategori
Siyaset
 

Dikkaat sola bak

M.Ferit Kotan

Yunanistan'da radikal solcuların seçimi kazanması sonucunda, ülkemizde birçok kişinin iştahı kabardı. Sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek için televizyonda ve basındaki tartışmaların durulmasını beklerken, konu gündemden düştü. Ülkemizde yeni bir gündemle uyanıyoruz, akşama o gündem önemini kaybediyor, başka bir konuyu tartışmaya başlıyoruz. Seçimler yaklaşırken konunun önemi açısından düşüncelerimi açıklamak istiyorum.

Yunan kültürü, batı aydınlanma hareketinde önemli rol oynamıştır. Genç lider Aleksis Çipras ateist olduğunu söyleyerek İncil’e el basarak yemin etmemiştir.  Halkının %98 i Ortadoks mezhebinden olmasına karşın eleştiride almamıştır. Bu süreç, Yunan halkının yönetimle inanç arasındaki ilişkilerdeki çağdaş anlayışını ortaya koymaktadır.

Tartışmaları izlerken kendimden şüphe etmeye başladım. Yunanistan'da ki solun başarısından en fazla pay, HDP ye çıkarılmaya çalışılmaktadır. CHP ise kenarda sessizce izliyor. HDP Eş Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki performansı ile Sayın Çipras arasında benzerlikler kurulmaya çalışıyor.

Yunanistan radikal sol hareketiyle, HDP arasında nasıl bir ilişki kurulduğunu anlamakta zorluk çekiyorum. Solun temel ilkesi, etnik ve dinsel olgulara dayanan siyaseti reddetmesidir. Bu açıdan HDP ye sol parti diyebilir miyiz? Etnik kimlik üzerinden siyaset yaparak Türk ve Kürt haklarının kardeşliğini savunmak yeterli midir? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türk Kürt emekçilerin, köylülerinin, yoksulların, dar gelirlilerin haklarını koruyacağım onların cumhurbaşkanı olacağım söylemleri yeterli olabilir mi?

Sol kültür ayrımcılığı öngörmez. Hakların özgürlüğü kavramına demokratik talep ve yönetim açısından yaklaşır. Türkün, Kürdün, Laz’ın, Çerkez’in emekçisi köylüsü farklı değildir. Sermayede farklılık göstermez. Bugün Kürt halkı sömürülüyor ise, Kürt ve Türk sermayesini irdelemek gerekmektedir.

HDP özerklik ilkesinden vazgeçmeyiz diyorlar, sonra anlatmaya çalıştıkları husus “Merkez Kaç” yönetim anlayışının ilkeleri. Eski deyimle Adem-i Merkeziyetçilik. Merkez Kaç yönetim anlayışında yetkilerin büyük çoğunluğunun belirli kurallara göre yerel yönetimlere devri söz konusudur. Ancak yerel yönetimler bu yetkileri kullanırken sürekli merkezi yönetimin denetimindedir. Özerklik ise başka yönetim süreçlerini ortaya çıkarmaktadır. Devletin yönetim sistemini değiştireceğiz diyorlar ise, o ayrı bir tartışma konusudur. Bazı sözcüklerin arkasına saklanılmasının anlamı yoktur.

Kavram kargaşası son yıllarda ülke siyasetinin gündemine oturdu. Bulanık suda balık avlamaya dönüştü. Bir kavram ortaya atılıyor, sonra onun içi boşaltılarak başka anlamlarla doldurulmaya çalışılıyor.

Sayın Kılıçdaroğlu, Bursa da yaptığı söyleşilerde Doğuda ve Güneydoğu da PKK nın üstünlüğünü belirterek” Trafik kontrolü yapıyorlar mı? Yapıyorlar. Mahkemeleri var mı? Var. Vergi daireleri var mı? Var. Askere alma daireleri var mı? Var. Paralel devlet diyorlar, orada paralel devlet var” diye konuştu. HDP bu oluşumları nasıl yorumluyorlar öğrenmek hakkımız değil mi? Bu yaklaşımlar özerk devlet anlayışının tam kendisidir. Bu oluşumları ilericilik olarak nasıl değerlendirebiliriz?

HDP Türkiye’nin partisi, emekçinin yoksulun partisi olma iddiasında ise etnik siyaseti bırakması gerekmektedir. Rahmetli Deniz Gezmiş’in resminin yanına Kürt hareketinin liderleri ve kahramanları olarak feodal yapının aşiret ağalarının, Şihlerinin resimlerini koyduklarını görüyoruz. Çelişki burada, Deniz Gezmiş ve arkadaşları, tüm sol güçler; emperyalist güçlere ve onun işbirlikçisi olan sermayeye ve feodal düzene karşı mücadele yapmışlardır ve yapmaktadırlar. Emperyalist güçlerle işbirliği yapmış Aşiret ağaları ve Şihlerinin resimleriyle Deniz Gezmişin resminin yan yana konulması, Sayın Deniz Gezmiş’e büyük saygısızlık değil midir? Hakların özgürlüğü ilkesini açmaları gerekmektedir. Birkaç sözcük söyleyerek Türk solunun oyunu almaya çalışmak mümkün olabilir mi? Türk solu, emperyalist güçlere sırtını dayamış hiçbir hareketin yandaşı ve paydaşı olmayacağı bilinmelidir.

HDP nin Türk solundan oy isteme senaryosu yeni değil. Ak Parti de aynı oyunu oynadı. Liberaller, ikinci cumhuriyetçiler, dönekler koştular bu senaryoya. Sonucu ortada. İran’da da solcular Humeyni hareketini desteklediler, sonra İslam devrimi hepsini tutukladı. Sol düşünce çağdaş demokrasiyi savunur, etnik ve dinsel yapı üzerine inşa edilen siyasal akımlarla işbirliği ilkelerine aykırıdır.

Çevremizdeki ülkelere bakıyoruz, Aşiretler, tarikatlar, etnik ve dinsel mezhepsel farklılıklarının örgütleri sürekli savaş halinde. Doğru dürüst çağdaş bir devlet yapısı yok ortada. Onlardan ayrı tek ülke biziz. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Osmanlı devletinde gördükleri bu kargaşayı ortadan kaldırabilmek için devletin organizasyonu dışındaki dinsel örgütlenmeleri yasaklamışlardır. Yasaklama din düşmanlığı değil, bilimsel olmayan değerlendirmelerle halkı batıl inançlara sürükleyerek kendilerine nüfuz elde etmek isteyen gurupları (feodal yapının ortaya çıkardığı dinsel ve etniksel) engellemektir. Son yıllarda, çoğulcu demokrasi diye diye her türlü aşırı örgütlerin eylem yaptıkları areneye döndük. Bırakalım solu sosyal demokrasiyi, çağdaş kapitalizm de bu oluşumları reddeder.

                                             

 
Toplam blog
: 97
: 463
Kayıt tarihi
: 07.02.09
 
 

1944 yılında Arapgir'de doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Arapgir'de, lise öğrenimini Ankara Gazi Li..