Dikkat, dikkat! Türkiye'de, "BLOG yazarları bile" takipte

         Sözcü Gazetesinin yazdığına göre, Erdoğan’ın “göç şantajı” nedeniyle yayınlatmadığı 21 sayfalık Türkiye Raporu, basına sızdı.

        Frankfurttan Ali Gülcü'nün haberine göre raporda  “Türkiye’de yargı, basın özgürlüğü ve fikir özgürlüğü 2014’ten beri geri gidiyor. TRT aşırı derecede politize oldu. Blog yazarları bile takip ediliyor” deniliyor.

        Alman Bild Gazetesi ele geçirdiği raporda Türkiye’deki son yıllarda kötüye gidişin bir analizini yapıyor. Gazete, Erdoğan’ın fotoğrafını manşetinden kullanarak, “Gizli AB raporu, Türkiye’yi eleştiriyor: Hukuk sistemi, fikir özgürlüğü ve basın özgürlüğünde, Türkiye 2014’ten beri geri gidiyor” sözlerini verdi.

         “Ülkenin bu hale gelmesinden Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elbette sorumluluğu var” diyen gazete, raporu “Zehir gibi Türkiye  raporu” olarak isimlendirdi.

         RAPORDAN:“ Yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin içi tamamen oyuldu. Hakimler ve savcılar çok büyük politik baskıya alındı.

        ŞU  HUSUSLAR ÖNE ÇIKARILDI : Hükümet sözde, “Paralel güç“ kampanyası ile, bağımsız yargıya saldırdı. Yargının bağımsızlığının yeniden sağlanması için acilen yeniden çaba gösterilmesi sağlanmalı.

        & Tutuklamalar, kovuşturma ve takibatlar, basına sansür ve işten çıkarmalar çok yüksek oranda artış gösterdi. Çeşitli devlet kurumları basın üzerindeki baskısını artırdı.

        & En üst düzeydeki politikacılar, görüşlerini açıklayan gazetecilerin üzerine çok sert eleştirilerle gidiyor. Bu da, fikir ve ifade özgürlüğü üzerinde olumsuz etkiler yapıyor. Medyadaki otosansürü tetikliyor.” Deniliyor.

        & Türkiye’nin resmi devlet televizyon ve radyosu (TRT), aşırı derecede politize oldu. 20’den fazla gazeteci Türkiye’de cezaevlerinde tutuluyor.

        SIKI DURUN: :  Aynı raporda, devamla: “Bu durum o kadar vahim ki, blog yazarlarını bile olumsuz etkiliyor.” Denilmekte. İşin bu kısmında, biz blogcular kastediliyor.

        Bild gazetesi, haberi uzun süre internet sitesinde manşet olarak tuttu. Böylece, seçimler öncesi AB’nin, Türkiye’nin ricası üzerine yayınlamadığı tüm raporun ayrıntılarının duyulmasını da sağladı.

        Şimdi malum, seçim yasakları var. Seçim yasaklarının Saat 00:00'da başlamasıyla TV. kanalları ve basın yayın organları seçimle ilgili propaganda yayınlarını  kesti.

        BLOGLAR  DA  DAHİL: Habere gore, Blog yazarları bile takip ediliyormuş. Bizi ilgilendiren konu bu. Bizim idare de bu durumu belirtmek için, klavyede daha tuşa dokunur dokunmaz “YASSAK” diye bir levha çıkararak   burnumuza "Babı- Ali kapısı gibi" gibi dayamış.  Kenarları beyaz menevişli ve dik dörtgen biçimli yazı ile denilmek isteniyor her halde: "  Önüm arkam sobe, siyasi seçim  yazısı yazmak yasak" deniyor. Eeee, doğru da.

       NE İSTENİR ŞU BLOG YAZARLARINDAN : İdaremiz,  " Seçim propogandası yapılmaz. Böyle yazı koymayacağız”  diyor. Doğru bir karar. Öte yandan, yasağı delen delene. ITRT geçen seçimlerde olduğu gibi yine yasak dinlemedi ve yayınına devam etti. Davutoğlu, yasağı deldi.

        DAVUTOĞLU   YA "BLOG YAZARI " OLSAYDI? :  Diyorum ki, şayet aynı Davutoğlu Ahmet, aynı zamanda  bizden, yani blog yazarı olsaydı, sırf bu yasak tanımamazlık yüzünden kendisine yargı “gel buraya” diyerek, sorumlu tutulur muydu?

        Nerden mi biliyorum. O la la la. Adı üzerinde. Blog yazarı. O konuşmasının bir kopyasını, muhakkak Bloga verirdi. yayınlanması için. denilir  miydi kendisine? Üstelik kenarları beyaz menevişki, dik dörtken şeklindeki levhayı da mı görmezdi?

        Ayol ne kapıydı o. Koskocaman, kenarları  "beyaz menevişli, "  içi , süt beyaz  dik dörtken biçmindeki O kapıyı şaşılar bile fark ederdi.be yau ! Hiç farkedilmez mi?  Davutoğlu Ahmet niye farketmesin ki?

        Ve aynı Davutoğlu Ahmet içinden geçirir miydi: “ Atla deve mi bu ! Biz şimdiye kadar doğmamış çocuğa  don biçtik,  Ki, yazılmamış kitapları mahkemeleştirdik.Seçim yasakları da Bab-ı  Âli Kapısı da bize vız gelir!” der miydi? Sakandalmı, değilmiş, umurlarında değil. Yasa hem tanımazlar, vatandan yasayı "eccük" eğip bükse, laf olur. Yakalarına yapışmaya az kaldı. Bekleyeceğiz, göreceğiz.

       Ört ki, ölem !