- Kategori
- İş Yaşamı - Kariyer
- Okunma Sayısı
- 288
Dikkat Ekonomisi ve Dijital Ortamda Konsantrasyon

Yeni ekonomide sermaye, bilgi, emek bol bulunuyor. En çok da bilgi bulunuyor, ve geometrik hızla artıyor. Parmağımızın ucunda sınırsız bilgi ve data. Dünyanın bilgisi sadece bir tık ötede. Internet’te, basında, yayında, kitapların dünyasında, reklamlarda, hayatımızın her alanında bilgi patlaması yaşanıyor:
Bilgi arzı inanılmaz arttı ama bilgi talebinin bu ölçüde artması imkansız, sonuçta fani insanların da sınırlı “dikkat”leri var.
Böyle bir bilgi enflasyonu ortamında bilgi okyanusunda yüzebilmek ayrı maharetler gerektiriyor. Hızlı okuma, göz gezdirme, eleme, farklı konular arasında gidip gelme, konudan konuya esnek geçiş sağlama, birden fazla işi aynı anda yapma (multitasking) gibi..
Bilgi ekonomisinin en kıt, en değerli ve en kritik kaynağı bilgi değil “dikkat”. Dikkat günümüzde para kadar değerli bir enstrüman, hatta bazen daha değerli. Bir danışman tuttuğunuzda onun dikkatini kiralıyorsunuz. Bir iş gününüze başlarken mesainizi düzenlemek için dikkatinizi en kritik meselelere yoğunlaştırıyorsunuz. Şirketlerin amacı ise müşterilerin, hissedarların, potansiyel çalışanların dikkatlerini üzerlerine çekmek.
Hepimiz “dikkat fakiriyiz” dostlar. Dikkatimiz çok sınırlı, ama herkes bir yandan sürekli bizi çekiştiriyor. Sürekli bir bilgi bombardımanına maruz kalıyoruz. Dikkatimiz çok çabuk dağılıyor, kafalarımız zaten dumanlı. Her dakika bir e-mail, mesaj, faks, telefon, posta, rapor alıyoruz, hangisine yetişeceğimizi bilemiyoruz. Bunun üzerine bir de bunlar yetmezmiş gibi online gazeteler, siteler, Facebook, Youtube bizleri adeta esir alıyor. Günümüz profesyonellerinin yüzde 71’i her gün aldıkları bilgi fazlalığından ve bunun oluşturduğu stresten şikayet ediyor. Sadece bireyler değil, organizasyonlar da aynı şekilde dikkat eksikliği ve düzensizliği sendromu yaşıyorlar.
Dikkat ekonomisinde müşteriyi tatmin etmenin anlamı da değişiyor. Dikkat ekonomisinde şirketler de artık müşterilerine hatırlanacak zenginlikte, derinlikte, farklılıkta, özel deneyimler sunuyorlar. Hatta buna “Deneyim Ekonomisi” de deniyor. Tabii zengin deneyimler hazırlamak için de şirketler özel detayları düşünmek ve daha fazla özen göstermek zorundalar. Bu da daha fazla “dikkat” demek.
Uzun vadeli etkinlik ve başarı için ise dikkati yoğunlaştırmak şart. Hepiniz bilirsiniz, bir rapor veya makale yazabilmek için bile saatlerce sıkı bir gayretle yoğunlaşmanızın ne kadar gerekli olduğunu. Projenin içine girip momentum yakalayabilmek için zaten bir ön zamana ihtiyacınız var. Her koldan sizi saran Internet okyanusunda ya da bilgi bombardımanında ayakta kalmanız için teslim olmamanız ve kendinizi korumak için silahlar geliştirmeniz gerekiyor. “Hayır” sözcüğü değer kazanıyor. Odaklanmak için tavizsiz kurallar şart. Zaten azıcık dikkatiniz var, onu da Internet köşelerinde tüketmeden işinize yoğunlaşmalısınız. Öbür türlü “abesle iştigale” kendinizi kaptırırsanız “Internet aptalı” oluveriyorsunuz. Kaç defa size de olmuştur: Internette saçma sapan sitelerde değerli nefesinizi o kadar tüketmişsinizdir ki, sonunda beyniniz “laçka” haline gelmeye, “yalama” yapmaya başlar. Kafanızın içi çorba gibi olmuştur zaten, artık o geri dönülmesi zor kısırdöngüden çıkıp yeniden üretken hale gelmeniz neredeyse olanaksızdır. Sonuç: Dikkatinizi tükettiniz, heba ettiniz, çöpe attınız. Eksilen şey sizin en değerli şeyiniz: Zamanınız, moraliniz, hayatınız.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
