Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Haziran '10

 
Kategori
Eğitim
 

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Nedir?

Hyperactive; İngilizce bir sözcük olup, “aşırı etkinlik” (TDK, Güncel Türkçe Sözlük, http://www…tdk); Hiper (Yn); çok aşırı, yüksek; aktif (Fr), etkin, canlı, hareketli, çalışkan, demektir (TDK, 1983).

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (Ercan ve Aydın, 2000),

a) Aşırı hareketlilik,

b) Dikkat sorunları ve

c) İstekleri erteleyememe (dürtüsellik) belirtileri ile ortaya çıkan psikiyatrik bir hastalıktır.

Dikkat Eksikliği, Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanısının konulabilmesi için;

a) Belirtilerin (7) yaşından önceden beri bulunması,

b) Normal bir kişide olandan çok daha şiddetli düzeyde görülmesi gereklidir.

Diğer bir deyimle; aşırı hareketlilik, dikkat dağınıklığı ve istekleri erteleyememe, belirtilerinin, kişinin günlük yaşamını etkileyecek boyutta olması gereklidir. Normal bir kişiden kasıt, bireyin kendi akranlarıdır.

Hareketli çocuklar; akranları ile karşılaştırıldığında;

a) Hareketlilik ve dikkat dağınıklığı çok fazla ise,

b) Bu durumu arkadaşlarıyla oyun oynamasına ve

c) Sağlıklı ilişkiler kurmasına engel oluyorsa, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğundan söz edilir.

Aileler DEHB olan çocuklarından;

_“Düz duvara tırmanır, ”

_ “Ele avuca sığmaz, ”

_ “Onu bir yerde zapt etmek imkansız, ”

_ “Misafirliğe gittiğimizde ev sahibi neredeyse, ‘Kalkın, gidin!’ diyecek, ”

diye söz ederler.

“Aşırı hareketlilik” sorunu hemen fark edilir de, “dikkat eksikliği” olan çocukların bu sorunu, ancak okula başladıktan sonra fark edilir. Dikkat eksikliği sorunu olan çocukların aileleri, bu çocukları için;

_“Sanki aklı hep başka yerlerde, ”

_ “Aşırı dalgın, ”

_ “Derste sanki başka yerde, ”

_ “Hayal dünyasına dalıp gidiyor, ”

_ “Kendisine bir şey söylendiğinde, sanki dinlemiyormuş, gibi görünüyor, ”

_ “Çok sakar, ”

_ “Onun kaybettiği okul eşyalarıyla üç çocuk okurdu, ”

_ “Çok unutkan, ”

_ “Beş dakikalık işi üç saatte yapıyor, ”

_ “Çok dağınık, ”

Diye söz ederler.

Hiperaktif ile Yaramaz Farkı:

Hiperaktifler;

. Çok huzursuz,

. Kıpır kıpır,

. İstekleri yapılmadığında, kendini yerden yere atma,

. Bu tip davranışlarından dolayı, ailelerinin birlikte alışverişe gidememesi,

. Babanın çok rahatsız olup, tatil günleri de evden uzaklaşması,

. Evde kimse yoksa evi, alt üst etme,

. Çocukla uğraştığı için annenin çok yıpranması,

. Çocuğa dayak atma,

. Okulöncesi eğitim kurumlarına, gösterdiği bu davranışlardan ötürü, öğretmenler ve veliler tarafından kabul edilmeme,

. Oyundan oyuna atladığı için diğer çocuklarla oynayamama, onlar tarafından sevilmeme,

. Bu durumların aileyi olumsuz etkilemesi,

Davranışlarını sürekli gösterirler. Bu davranışların;

a) Sürekli gösterilmesi,

b) Yıkıcı olması ve

c) Kontrol altına alınamaması,

DEHB’nu gösterir.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun Belirtileri:

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklar üç ayrı grupta incelenir. Bunlar:

1) Hem dikkat, hem aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunları olanlar,

2) Sadece dikkat sorunu olanlar,

3) Sadece aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunları olanlar.

Aşırı hareketlilik: Çocuk kendi yaşıtları ile karşılaştırıldığında, belirgin düzeyde daha fazla hareketli olduğunda ve bu hareketlilik; oyun, anaokulu ve okul gibi günlük işlevlerde; çocuk, aile veya öğretmenler için sorun oluşturduğunda, bu durumlar, aşırı hareketlilik diye nitelendirilir.

Aşırı hareketliliğin belirtileri:

1) Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur.

2) Çoğu zaman sınıfta ya da oturmaları beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.

3) Çoğu zaman, uygunsuz olan durumlarda koşuşturup durur ya da tırmanır. (Ergenler ya da erişkinler, özel huzursuzluk duyguları ile sınırlı olabilir.)

4) Çoğu zaman, sakin bir biçimde, boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun oynama zorluğu vardır.

5) Çoğu zaman hareket halindedir. Ya da bir motor tarafından sürülüyormuş gibi davranır.

6) Çoğu zaman çok konuşur.

Dikkat sorunları:

1) Dikkatin bir noktaya toplanabilmesinde güçlük,

2) Dış uyaranlarla dikkatin çok kolay dağılabilmesi,

3) Unutkanlık,

4) Eşyalarını ve oyuncaklarını sık sık kaybetme ve

5) Düzensizlik, gibi belirtiler,

dikkat sorunları olduğunu gösterir.

Dikkat Eksikliği, Tembellik Farkları:

Dikkat eksikliği olanlar;

1) Kıpır kıpır olmalarına rağmen, bu canlı hal, herhangi bir soruna yol açmaz.

2) Sakar, unutkan ve dağınık olurlar.

3) Başarılı olmalarına rağmen, dersin tamamını dinlemekte güçlük çekerler.

4) Sık sık dalıp giderler.

5) Bazen kendilerine söylenen bir şey karşısında, başkalarına söyleniyormuş gibi davranırlar.

6) Ödevlerinin başlarını özenli bir şekilde yapabilmelerine karşın, sonlarına doğru baştan savma davranırlar.

7) Ödevlerini yapmak için çok kısa bir süre oturabilirler.

8) Ödevlerini yaparken, çevreden gelen seslerden çabuk etkilenir ve hemen dikkatleri dağılır.

9) Okul ve çevredeki eşyaları hep dağınıktır.

10) Mevcut zihinsel kapasitelerini tam olarak kullanamazlar.

11) Bire bir eğitimde daha başarılı olurlar.

12) Uyumludurlar.

13) Arkadaşları tarafından sevilirler.

14) Dikkatlerini toplayabilirlerse, daha başarılı olabilirler.

15) Sorun oluşturabilecek düzeyde dürtüsellik veya aşırı hareketlilikleri yoktur.

16) Belirgin düzeyde dikkat eksiklikleri vardır.

17) İlaç tedavisi, aile desteği ve etkili çalışma biçimlerinin öğretilmesi ile dikkat sorunları kısa sürede belirgin düzelme gösterir.

18) Dikkat eksikliğinin en belirgin özelliği, uzun süredir devam ediyor olması, yani sadece bir döneme özgü olmamasıdır.

Dürtüsellik (İstekleri Erteleyememe): Acelecilik, istekleri erteleyememe, sorulan sorulara çabucak karşılık verme, başkalarının sözlerini kesme ve sırasını beklemekte güçlük çekme, gibi özellikler, dürtüsellik sorunlarının bulunduğunu gösterir.

Dürtüsellik belirtileri:

1) Çoğu zaman, sorulan soruların, soru tamamlanmadan önce cevabını verirler.

2) Çoğu zaman, sırasını bekleme güçlüğü vardır.

3) Çoğu zaman, başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer, başkalarının konuşmalarına ya da oyunlarına burnunu sokarlar.

Aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunları bölümünde yer alan (9) maddeden (6)’sı bir çocukta varsa, çocukta aşırı hareketlilik-dürtüsellik sorunları bulunabileceği düşünülmelidir.

Dikkat Eksikliği Sorunları Belirtileri:

1) Çoğu zaman dikkatlerini ayrıntılara veremezler. Okul ödevlerinde, işlerinde ya da diğer etkinliklerinde dikkatsizce hatalar yaparlar.

2) Çoğu zaman üzerlerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkatleri dağılır.

3) Doğrudan kendilerine konuşulduğunda, çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görünürler.

4) Çoğu zaman üzerlerine aldığı görevleri ve etkinlikleri düzenlemekte zorluk çekerler.

5) Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevleri, ufak tefek işleri ya da iş yerindeki görevlerini tamamlayamazlar.

6) Çoğu zaman sürekli mental çabayı gerektiren görevlerden kaçınırlar. Bunları sevmez ya da bunlarda yer almaya karşı isteksiz davranırlar.

7) Çoğu zaman üzerlerine aldığı görevler ya da etkinlikler için gerekli olan oyuncak, okul ödevleri, kalemler, kitaplar ya da araç gereçleri kaybederler.

8) Çoğu zaman dikkatleri, dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır.

9) Günlük etkinliklerde, çoğu zaman unutkandırlar.

Dikkat sorunları bölümünde yer alan (9) maddeden (6)’sı bir çocukta var ise, bu çocukta “dikkat eksikliği” bulunabileceği düşünülmelidir. Bu maddelerin incelenmesinde dikkat edilmesi gereken en önemli konu, her maddenin çocuğun yaşına göre nasıl anlaşılacağıdır. Örneğin okula giden bir çocuk için; soru/madde, “Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevlerini, ufak tefek işleri ya da iş yerindeki görevlerini tamamlayamaz, ” olurken; okula gitmeyen bir çocuk için, “Sık sık oyun değiştirir, oyundan oyuna atlar, ” olur.

Okula giden çocuk ve gençlerde; “ödevlerini tamamlama”; erişkinlerde ise “İşyerindeki görevlerini tamamlayabilme” biçiminde değerlendirilmelidir.

DEHB tanısının konulmasında, göz önüne alınması gereken diğer bir husus da, “bu belirtilerin ne zamandan beri var olduğu ve ne kadar süre devam ettiği” konusudur.

Bir kişide DEHB var, diyebilmek için bu belirtilerin;

1) Yedi yaşından önce başlamış olması ve

2) En az altı ay süreyle devam ediyor, olması gereklidir.

Örneğin, çocuğun bir yakınının ölümünden sonra başlayan ve bir aydır devam eden “yerinde duramama, sinirlilik ve inatçılık” yakınmaları olan (9) yaşındaki bir çocukta DEHB değil “depresyon” veya “aşırı yas reaksiyonu” gibi başka bir psikiyatrik/psikolojik sorun düşünülmelidir.

DEHB tanısının konulması ile ilgili önemli diğer bir husus da, bu belirtilerin “nerelerde” görüldüğüdür. “Bir kişide, DEHB var” diyebilmek için, en az “iki” alanda bu belirtilerin bulunması gereklidir. Örneğin okulda öğretmen ve evde anne/baba tarafından bu belirtiler gözleniyorsa, çocukta DEHB bulunduğundan söz edilebilir.

Çocuğun sadece okulda veya evde sorunlu davrandığı durumlarda ise, sorunlu davranışın olduğu ortam incelenmelidir. Çünkü bu ortamlardaki sorunun, çocuğun sorunlu davranışlarına yol açtığı görülmektedir.

DEHB Kısa Tarihçesi:

DEHB ilk kez 1902 yılında George Still adlı bir İngiliz doktor tarafından tanımlanmıştır. O yıllarda bu bozukluğun, “yaramazlık” sonucu olduğu ve sadece ailenin çocuğa çok sert davranmasıyla çözülebileceğine inanılmaktaydı. Oysa günümüzde çok sert tutumların, DEHB belirtilerini azaltmaktan çok arttırabildiği, özellikle dayağın, sorunu içinden çıkılmaz bir hale dönüştürdüğü görülmüştür.

1917’de ABD’de ortaya çıkan Beyin İltihabı (ensafalit) hastalığı salgını bu hastalığa ilgiyi arttırdı. Çünkü bu hastalıkta, DEHB belirtilerine benzer belirtiler görülmüştür.

1950’li yıllarda Ritalin adlı ilacın DEHB tedavisinde yararlı olduğu bulunduktan sonra, bu hastalığa karşı ilgi de artmıştır. Bu ilacı kullanan çocuklarda gözle görülen düzelmelerden sonra, bu hastalık tedavisi üzerinde sayısız araştırmalar yapılmıştır. Araştırmalar sonucunda, 1960’lı yıllarda “kalıtım”ın çok önemli bir rol oynadığı görülmüştür.

1970’li yıllarda DEHB kapsamında, “aşırı hareketlilik” belirtileri dışında, “dikkat eksikliği ve dürtüsellik” belirtilerinin de bulunduğu anlaşılmıştır. Hastalığın oluşumunda, biyolojik nedenler, giderek kesinleşmiştir.

1980 ve 1990’lı yıllarda DEHB’nun sadece çocukluk yıllarında görülen ve kendiliğinden düzelen bir hastalık olmadığı; çocuklarda olduğu gibi, ergenlerde ve erişkinlerde de DEHB görülebileceği ve çocuklara benzer tedavi yöntemleri ile düzelme sağlanabileceği bilinmektedir. Sonuç olarak DEHB, bugün çok iyi bilinen bir hastalıktır.

DEHB’nun Görülme Oranları:

DEHB’nun okul çağı çocuklarında görülme sıklığı % 3 ile % 5 arasında değişmektedir. Kızlarda ve erkeklerde görülme sıklıkları aynı olmayıp, değişmektedir. Erkeklerin, kızlardan 4-8 kat daha fazla DEHB olma olasılığı vardır.

Erkeklerde; “aşırı hareketlilik, yıkıcı davranışlarda bulunma ve dürtüsellik” belirtileri gösteren tipler daha fazla iken, kızlarda; daha çok “dikkatsizlik” belirtileri gösteren tiplerin daha fazla olduğu bilinmektedir. Kızların bu durumları fazla önemsenmediğinden veya tembellik diye geçiştirildiğinden, psikiyatriste daha az gidilmektedir. Çocukları DEHB olan aileler, bu konuda bilgi sahibi olmadıklarından ve çevre baskısından dolayı psikiyatriste başvurmakta geç kalmaktadırlar.

Aşağıdaki maddelerden herhangi biri çocukta var ise, DEHB ile ilgili bir psikologa veya psikiyatriste başvurulmalıdır. Bunlar:

1) Çocuk akranlı ile karşılaştırıldığında, çok daha fazla oranda hareketlilik, dikkatsizlik ve dürtüsellik (istekleri erteleyememe) varsa,

2) Diğer anne babalar size, çocuğun kendi kendini kontrol etmesinin çok eksik olduğunu söylüyorlarsa,

3) Siz diğer anne babalara oranla çocuğu kontrol etmek veya ona zarar gelmesini engellemek için çok daha fazla çaba gösteriyorsanız,

4) Çocuğun aşırı hareketli, saldırgan davranışları nedeniyle veya duygu ve isteklerini kontrol edememesinden dolayı diğer çocuklar sizin çocukla oynamaktan kaçınıyorsa,

5) Kreşte veya okulda öğretmenler veya rehberlik birimi, çocuğunuzun belirgin davranış sorunları bulunduğunu belirtiyorlarsa,

6) Siz anne baba olarak çocuğunuzu kontrol etmede ve davranış sorunlarıyla başa çıkmada çok zorluk çektiğinizi, bazen kontrolünüzü kaybedip çocuğa fiziksel şiddet uygulamaya kalktığınızı veya dayak attığınızı, bu sorunlar nedeniyle kendi ruhsal durumunuzun neredeyse bozulmak üzere olduğunu düşünüyorsanız,

çocukta DEHB olabilir.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu tanısı nasıl konulur?

Tanı konulması, olabildiğince fazla kaynaktan bilgi alınarak ve çeşitli değerlendirmeler yapılarak gerçekleşir. Bunun için:

1) Anne baba ile görüşme,

2) Çocuk ile görüşme,

3) Öğretmen ile görüşme,

4) Okulun rehberlik birimi ile görüşme,

5) Etüd ve spor öğretmeni ile görüşme,

6) Çocuğu yakından tanıyan akrabalar ile görüşme,

7) Gerekli görülen diğer kaynaklardan bilgi alınması,

8) Anne, baba ve öğretmenlerin çeşitli test ve ölçekleri doldurması,

Uygulanan işlemlerdir.

Çocukla görüşme sırasında, DEHB olan çocukların aceleci tavırları, sağ sol ayırımı, planlama ve organizasyon yapmada güçlük çekmeleri, kısa sürede oynanan oyundan sıkılmaları, bir süre hareketsiz durmada ve sıralarını beklemede güçlük çekmeleri, hemen göze çarpmakta ve tanı koymaya yardımcı olmaktadır.

DEHB’nun kesin tanısının konulmasında; psikolojik testler, kan tahlili, radyolojik inceleme, bilgisayarlı tomoğrafi, EEG, MR, vb.lerinden, soru formları ile anne, baba, rehber ve diğer öğretmenlere yönelik olarak hazırlanan testlerden yararlanılır.

DEHB olanlarda, beynin ön bölgesi ve bu bölgeyle yakından ilişkili yapılarda farklı simetriye ve büyüklüğe rastlanmıştır. Ayrıca, beyin görüntüleme çalışmalarında, DEHB olan bireylerin beyinlerinin ön bölgelerinde glikoz kullanımı ve kan akımının, normallerden daha düşük olduğu görülmüştür.

Beynin Biyokimyasal Yapısı ve DEHB:

Deney hayvanlarının beyinlerinde Dopamin ve Noradrenalin gibi biyokimyasal maddelerin yoğun olarak bulunduğu bölgeler tahrip edildiğinde, DEHB belirtileri görülmeye başlamıştır. Yine DEHB tedavisinde kullanılmakta olan uyarıcı ilaçlar deney hayvanlarına verildiğinde, bu hayvanların beyinlerindeki dopamin ve noradrenalin miktarlarında artış olmuştur. Yine DEHB olan çocuklarda, dopaminin normallerden düşük olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, biyokimyasal araştırmalarda, DEHB olanlarda dopamin ve noradrenalin düzeylerinde düşüklük bulunduğu saptanmıştır.

Ancak dopamin ve noradrenalin düzeylerindeki düşüklüğün DEHB’nun nedeninden çok, kişinin DEHB olması sonucu meydana geldiği düşünülmektedir. Kısaca, DEHB olan bireylerin beyin yapılarında bir bozukluktan çok farklılığın bulunduğu söylenebilir. Ayrıca, DEHB olanlarda, beyinin ön bölümlerinde ve bu bölümle yakından ilişkili beyin yapılarında normallerden düşük kanlanma ve şeker kullanımı bulunduğu, belirlenmiştir.

DEHB olanların beyinlerindeki yapısal ve işlevsel farklılıkların nedenleri kesin olarak bilinmemektedir.

DEHB’nun nedenleri:

DEHB’nun olası nedenleri şunlardır:

1) Kalıtımsal özellikler,

2) Çevresel etkenler,

3) Hatalı ana baba tutumları,

4) Diğer etkenler.

1) Kalıtımsal özellikler: DEHB olan çocukların biyolojik arabaları arasında, alkolozim, depresyon, davranım bozukluğu ve antisosyal özellikler gibi psikiyatrik bozuklukların, normal toplumdan çok daha fazla oldukları görülmektedir. Yine tek yumurta ikizlerinde, ikizlerin birinde DEHB var ise, diğerinin olma oranı % 80-90; çift yumurta ikizlerinde ise % 30 olarak bulunmuştur.

2) Çevresel etkenler: Gebelikte sigara, alkol, zehirli maddeler kullanan, hastalık geçiren, travmaya uğrayan, annelerin çocuklarında DEHB olma oranı daha yüksektir. Erken doğum, doğum sonrasındaki sorunlar, travma, hastalık, kurşun zehirlenmesi gibi durumlar, DEHB riskini arttıran etkenlerdir. Bu etkenler tek başına DEHB’nu meydana getirmeseler bile, genetik yatkınlığı olan bireylerde DEHB’nun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir veya şiddetini arttırabilirler.

3) Hatalı anne baba tutumları: DEHB’nun meydana gelmesinde, çevresel etmenlerin temel rol oynamadığı, ancak bozukluğun ortaya çıkmasını tetikleyebileceği veya bozukluğun şiddetini arttırabileceğini göstermektedir. Sonuç olarak DEHB’nun daha çok biyolojik etkenlere bağlı olduğu; saldırgan ve yıkıcı davranışların ise sorunlu aile ortamı ile ilişkili olduğudur.

4) Diğer etkenler: Şekerli besin maddeleri ve hormonlar ile boyalı, katkı maddeli yiyeceklerin etkili olduğu ortaya sürülmüş ise de, bu iddialar kanıtlanamamıştır.

Sonuç olarak, DEHB’nda kalıtımın % 50-90, diğer etkenlerin % 10-20 oranında olduğu görülmüştür.

DEHB kendiliğinden düzelir mi?

Bu soruyu cevaplayabilmek amacıyla yapılan araştırmalarda; DEHB olan çocukların % 80’inin ergenlik dönemlerinde de bu bozukluğun belirtilerini göstermeye devam ettikleri ve yine bu çocukların % 30-65’lik bölümünün erişkinlikte de DEHB belirtilerini taşıdıkları belirlenmiştir. Ayrıca, DEHB olan çocukların ileriki yıllarda başka psikiyatrik sorunların oluşma olasılığının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Örneğin, DEHB olan çocukların yaklaşık 1/3’lik kısmında, ileriki yıllarda, alkol-madde kullanımı, antisosyal kişilik özellikleri, depresyon ve anksiyete bozuklukları görülmüştür.

Ayrıca, DEHB’nun eğitim sorunlarına da yol açtığı belirlenmiştir. ABD’nde bu çocukların % 60’lık bir bölümü sınıf tekrarı, okuldan uzaklaştırma veya atılma gibi sorunlarla karşılaşmışlar ve yine bu çocuklar ileriki yıllarda yasalarla da sorun yaşamışlardır. Örneğin trafik suçu işledikleri bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Sonuç olarak DEHB, basit, gelip geçici bir yaramazlık veya dikkat dağınıklığı olarak değerlendirilmemelidir.

Bebeklikten okula başlayana kadar DEHB belirtileri:

DEHB olan çocukların anneleri, bu çocukların daha anne rahminde iken diğer çocuklardan daha hareketli olduklarını hissettiklerini söylemişlerdir. Yine, bu çocukların, bebeklik ve erken çocuklukta aşırı hareketli, huzursuz, devamlı atlayıp zıplayan, tırmanan ve motorla sürülüyormuşçasına hareketli oldukları, anneleri tarafından belirtilmiştir.

Emekleme dönemlerinde bile bu çocukların, bir taraftan diğerine, bir oyuncaktan diğerine atıldıkları ve kucağa alınmaktan, kucağa alınsa bile kucakta durmaktan hoşlanmadıkları gözlenmiştir.

Çocuk okula başlayana kadar “dikkat eksikliği” belirtileri neredeyse hiç fark edilmezken, dürtüsel davranışlar olan isteklerini erteleyememe, anında yapılmasını isteme, devamlı anne babanın ilgisinin üzerinde olmasını bekleme ve tutturma, okulöncesi dönemlerde göze çarpmaya başlar. DEHB belirtilerinin yanında, diğer çocukları itip kakma, oyuncaklarını ellerinden çekme, sırasını bekleyememe, vurma, ısırma, bağırıp çağırma gibi saldırgan ya da sorunlu davranışlar da oldukça sık görülür.

Bazı DEHB olan çocuklarda ise, çevreden devamlı eleştirilme ve ceza alma sonucu içe dönme veya çekingenlik başlar. Bu çocuklarda uyku ve yemek bozuklukları, kolay kızma, mutsuzluk, mızmızlanma ve anne babaya aşırı bağlılık, gibi belirtiler gözlenir.

DEHB çocuklar kreşe başladıklarında, aşırı hareketlilik, oyundan oyuna atlama ve kurallara uymama nedeniyle, çocuklar tarafından dışlanma veya kreş çalışanının şikayet etmesi çok sık karşılanabilir. Bazen de bu çocuklar kreşe gitme yerine evde anneleri veya babaları ile kalmayı tercih edip, kreşe gitmemek için direnebilirler. DEHB hafif olan zeki çocuklar, eğer başka bir sorunları yok ise, kreşte herhangi bir sorun yaşamayabilirler.

Aşağıdaki sorular çocuğun 3-6 yaş arasındaki durumu ile ilgili özellikleri sorgulamaktadır. Bu özellikler varsa, “evet”, yoksa “hayır” seçeneği işaretlenir. Sorular:

1) Oyun çağına (3 yaşa) geldiğinde çok hareketlilik var mıydı?

2) Hareketlilik amaca yönelik miydi, yoksa ne yaptığı belli miydi?

3) Tehlikeli işlere (yüksek yerden atlama, ateşle bıçakla oynama) korkmadan girişir miydi?

4) Yemek başında oturur muydu?

5) Sakarlığı var mıydı?

6) Sıklıkla onu kontrol etmeniz (örneğin misafirliğe gittiğinizde) gerekir miydi?

7) Sıklıkla oyuncaklarını fırlatıp, onları kırıp bozar mıydı?

8) Sık sık başka çocuklara saldırır mıydı?

9) Her tarafı karıştırma huyu var mıydı?

10) Hiç kaza geçirdi mi?

11) Kurallara uyum gösterir miydi?

12) Yabancılar tarafından sürekli olumsuz mesaj alıp, uyarılır mıydı?

13) Başladığı oyunu bitirebilir miydi?

Aşağıdaki sorular ise, çocuğun okula başladıktan sonraki durumuyla ilgili özellikleri sorgulamaktadır. Eğer bu özellikler varsa “evet”, yoksa “hayır” seçeneği işaretlenir. Sorular:

1) Aktiviteleri amaca yönelik mi?

2) Sınıf içerisinde oturabiliyor mu?

3) Yemek yerken, TV seyrederken oturabiliyor mu?

4) Ödevlerinde sık sık hatalar yapar mı?

5) Okuma yazmayı ne zaman (birinci dönem mi yoksa ikinci dönem mi?) öğrendi?

6) Yazılarında harf atlaması, harfleri ters yazma oluyor mu?

7) Tehlikeli işlere (bıçak, ateşle oynama gibi) bulaşıyor mu?

8) Çalma huyu var mı?

9) Yalan söyleme huyu var mı?

10) Ödevini yaparken masa başında uzun süre oturabiliyor mu?

Aşırı Hareketli Çocuklar ve Okul Sorunları:

DEHB olan çocuklarda; sınıfta oturma, dikkatlerini toplama, kurallara uyma, içtepisel davranışları engelleme, düzenli olma, arkadaşlarıyla yardımlaşma ve iyi ilişkiler kurma, gibi davranışların pek çoğu, bu çocuklarda görülmez. Öğretmenler de bu durumu bilmediklerinden, hemen anne babaya ve idareye başvururlar.

Evde, okulda, arkadaş gruplarında çok sık eleştirilen, cezalandırılan, hatta dışlanan DEHB olan çocuklarda, kendine saygıda azalma başlar, saldırganlık ve vurdumduymazlık gözlenir. İçinde ise, üzüntü ve huzursuzluk yaşar, çevresindekileri suçlar.

İlkokul 1. ve 2. sınıftayken, aşırı hareketlilik, çok konuşma ve söz dinlememeye; 8-9 yaşlarından itibaren yalan söyleme, büyüklerle tartışmaya girme, arkadaşları ile sık sık kavga etme, gibi davranış sorunları eklenebilmektedir.

Böylece yaramaz çocuk, şımarık ve terbiyesiz diye nitelenmeye başlar. Bazen bu çocuklar, mahalledeki kendileri gibi olan arkadaşları ile gruplar oluşturarak, ileriki yıllarda çetelere katılabilirler.

Dikkat Eksikliği Olan Çocuklar ve Okul Sorunları:

Bu çocuklar genellikle, “dalgın, sakar, ilgisiz veya tembel” öğrenciler olarak düşünülürler. DEHB’nun dikkat eksikliğinin önde olduğu biçimi, çoğunlukla kız çocuklarda görülür. Sonuç olarak aşırı hareketli ve dikkat eksikliği olan çocuklar okul yaşamında önemli sorunlarla karşılaşabilirler.

Ergenlik Dönemi ve DEHB:

DEHB olan çocuklar ergenlikte, akranlarına oranla daha çok bocalayabilmekte, bu dönemin kazançlarını elde etmede ise önemli güçlüklerle karşılaşabilmektedirler. DEHB olan çocukların davranışları, okulda ve evde tepkiye neden olduğu için, gencin kendine saygısının azalmasına, geleceğe yönelik umutların azalmasına yol açabilir.

Erişkinlikte DEHB:

1970’li yılların sonuna doğru DEHB’nun erişkinlerde de görüldüğü düşüncesi, bilimsel çevrelerde de yaygınlaşmaya başladı. Bir erişkinin DEHB olabilmesi için bu belirtilerin çocukluktan beri görülmesi gereklidir. Bunun aksi durumlarda ise, diğer bir psikiyatrik veya organik bir bozukluğun düşünülmesi gerekir.

Erişkinler İçin Önerilen DEHB Belirtileri aşağıda sıralanmıştır. Bunlar:

1) İnatçı motor aktivite: Uzun süre oturarak kitap gazete okuyamama, tvde bir programı sonuna kadar izleyememe gibi yerinde duramama; gerginlik, sinirlilik, yerleşik etkinlikleri sürdürememe, sürekli hareket halinde olma ve duygulanımda (mizaçta) bozulma.

2) Dikkat eksikliği: Dikkatin çabuk dağılması, sıklıkla eşyaları kaybetme ya da yerlerini unutma; konuşulanları, okuduklarını ve günlük işlerini akılda tutamama.

3) Duygulanımda (mizaçta) değişiklik: Kendini birçok iyi, birçok kötü hissetme biçiminde değişkenliğin sık olması.

4) Görevleri iyi düzenleyememe veya tamamlayamama: ev, okul ve işiyle ilgili ödevlerini düzenleme ve tamamlamada yetersizlik, bir işi bitirmeden diğerine başlama, sorun çözme ve zamanı kullanmada güçlük çekme.

5) Öfke atakları: Çabuk öfkelenip, kontrollerini geçici olarak kaybetme, sürekli bir huzursuzluk.

6) Dürtüsellik: Düşünmeden, kolay ve hızlı karar verme. İş başarısında düşüklük, ilişkileri ani olarak başlatma veya bitirme (birçok kez evlenip ayrılma, sık sık eş veya sevgili değiştirme), olumsuz sonuçlarını düşünmeden hoşuna giden etkinliklere girişme.

7) Stres ile baş edememe: Normal streslere çökkünlük, kızgınlık ve bunaltı gibi aşırı ve uygunsuz yanıtlar verme.

Derslerde oturmaktan çok sıkılma, sık sık spor alanları değiştirme, sosyal etkinliklerde de daldan dala atlama, sık sık arkadaş değiştirme, de bu belirtilerdendir. DEHB olan çocukların anne babalarında da DEHB görülme olasılığı, birinci derecede akrabalarda % 25 dolayındadır. Yani normal toplumdaki bir kişiden beş kat daha büyük bir risk vardır.

Erişkinlerde “DEHB”na Sıklıkla Eşlik Eden Özellikler:

1) Yeterli düzeyde başarılı olamadığını, hedeflerine ulaşamadığını düşünme.

2) Bir işe başlamada güçlük çekme, sık sık erteleme.

3) Bir anda birçok işle uğraşma, onları takip etme ve bitirmede güçlük çekme.

4) Yerinin ve zamanının uygun olduğunu hesaplamadan aklına gelenleri hemen söyleme.

5) Sık sık büyük heyecanlar peşinden koşma.

6) Boşluk duygusuna ve sıkıntıya katlanamama.

7) Herkes tarafından izlenen yolları ve kuralları uygulamamak.

8) Sabırsızlık, engellenme eşiğinin düşük olması.

9) Dürtüsellik (düşünmeden hareket etme).

10) Kendini güvensiz hissetme.

11) Sık sık mizaç değişikliklerinin olması.

12) Aniden patlama, tepki gösterme.

13) Düşük benlik saygısı.

14) Sık sık parmak çıtırdatma, şıklatma veya parmaklarla bir yerlere vurma.

15) Sık sık iş değiştirme.

16) Strese dayanamama.

17) Zamanı kullanmakta sorun yaşama.

18) Unutkanlık.

19) Sözel saldırganlık.

20) Fiziksel saldırganlık.

21) Sık veya sorunlu alkol kullanma, alkol almaya başlayınca sorun çıkarma.

22) Uyuşturucu madde veya ilacı kötüye kullanma.

23) Yasalarla başının belaya girmesi.

24) Depresyon (kendini çökkün hissetme).

25) Kendine zarar verici davranışlarda bulunma.

26) Herhangi bir neden yokken sinirli ve gergin olma.

27) İşinden zevk almada güçlük.

28) Hayal kırıklığına uğramış hissetme.

29) Uzun süreden beri devam eden mutsuzluk hissi.

30) Kendi kapasitesine uyumlu bir düzeye ulaşamama.

DEHB’NA Eşlik Eden Sorunlar:

DEHB olan çocukların büyük bir bölümü, bu bozukluğun yanında diğer sorunları da yaşarlar. Bu sorunlar:

1) Okul sorunları ve öğrenme bozuklukları,

2) Karşıt olma, karşı gelme bozukluğu,

3) Davranım bozukluğu,

4) Depresyon ve kaygı bozuklukları.

1) Okul sorunları ve öğrenme bozuklukları: DEHB olan çocukların zeki olanları bile, kendi kapasitelerinin altında bir başarı gösterirler. ABD’de yapılan araştırmalarda DEHB olan çocukların yaklaşık 1/3’inin en az bir yıl sınıfta kaldığı belirlenmiştir. Ayrıca bu çocuklar okul kurallarına uymada zorluk çektiklerinden, bunların 1/5’inin okuldan geçici olarak uzaklaştırıldıkları veya tamamen atıldıkları görülmüştür. Şamar oğlanı durumuna da düşebilirler. Yine bu çocuklar, cezalandırılmanın etkisiyle, okuldan kaçma, okul korkusu veya okul reddi yaşayabilmektedirler. DEHB olan çocukların başarısızlığı, “öğrenme bozuklukları” sonucu da olabilir. Öğrenme bozukluğunun DEHB ile birlikte görülme sıklığı çok yüksektir. DEHB olan çocuklar genellikle matematik veya okuma gibi bir konuyu öğrenmekte güçlük çekerler. Dolaysıyla bu derslerde başarısız olurlar. Diğer bir deyimle Sosyal dersleri çok başarılı olan bir çocuk, matematikte devamlı başarısız oluyorsa, öğrenme bozukluğu akla getirilmelidir.

2) Karşıt Olma, Karşı Gelme Bozukluğu ve Davranım Bozukluğu: DEHB olan çocukların 2/3’isinden fazlasında, “Karşıt Olma, Karşı Gelme Bozukluğu” da bulunmaktadır. Bunlarda inatçılık, öfke patlamaları, söz dinlememe, kurallara uymama ve karşı gelme belirtileri görülür. Büyükleriyle sık sık tartışmaya girer, kolayca küser, kızar ve kendi hataları için başkalarını suçlarlar. Ayrıca bunlar, arkadaşları tarafından kolayca kızdırılabilen, alıngan yapıdadırlar. Bunların çoğu başkalarına karşı sözel veya fiziksel saldırgan davranışlarda bulunabilirler.

Karşıt Olma, Karşı Gelme Bozukluğunun Belirtileri:

1) Sık sık hiddetlenirler (huysuzlanırlar).

2) Büyüklerle sık sık tartışmaya girerler.

3) Büyüklerin isteklerine ya da kurallarına uymaya çoğu zaman etkin bir biçimde karşı gelir ya da bunları reddederler.

4) Çoğu zaman, isteyerek, başkalarını kızdıran şeyler yaparlar.

5) Kendi yaramazlıkları için çoğu zaman başkalarını suçlarlar.

6) Çoğu zaman alıngandırlar. Çabuk darılır ya da başkalarınca kolay kızdırılırlar.

7) Çoğu zaman içerlemiş, kızgın ve güceniktirler.

8) Çoğu zaman kincidir ve intikam almak isterler.

Tablodaki (8) özellikten (4) tanesi belirgin düzeyde çocukta varsa, çocuğun büyük olasılıkla, Karşıt Olma, Karşı Gelme Bozukluğuna sahip olduğu düşünülebilir. DEHB olan çocukların yaklaşık ¼’inde Davranım Bozukluğu bulunmaktadır.

3) Davranım Bozukluğu: Bu sorunlar; Karşıt Olma, Karşı Gelme Bozukluğu belirtilerinden daha ağır sorunlardır. Çoğunlukla erkeklerde görülür. Bunlar, saldırgan ve düşmanca hareketlerde bulunabilir ve başkalarının haklarını hiçe sayabilirler. Ergenlik döneminden itibaren alkol veya uyuşturucu kullanma risk grubundadırlar ve bu nedenle başlarının yasalarla kolayca derde girdiği görülmektedir. Erişkin yaşlara gelindiğinde bu çocukların bazıları düzelirken, bazıları geleceğin suçluları olurlar. Çevresel Etkenler, Davranım Bozukluğu oluşmasında çok önemli bir rol oynarlar. Yani aile yapısındaki ve işyerlerindeki bozukluklar ile çevredeki kötü model olabilecek kişiler, Davranım Bozukluğu oluşumu için risk etkenidir. Aile bozukluğunun azaltılması, davranım bozukluğunu azaltır. Sonuç olarak; hırsızlık, yalan söyleme, kavga dövüş başlatma, insanlara ve hayvanlara acımasız davranma belirtileri gösteren çocuklarda, DEHB ile Davranım Bozukluğu birlikte ele alınmalıdır.

Davranım Bozukluğu Belirtileri:

İnsanlara ve hayvanlara karşı gösterilen saldırganlık:

1) Çoğu zaman başkalarına kabadayılık eder, gözdağı verir ya da gözünü korkutur.

2) Çoğu zaman kavga-dövüş başlatır.

3) Başkalarının ciddi bir biçimde fiziksel olarak yaralanmasına neden olacak, örneğin bir değnek, taş, kırık şişe, bıçak yahut silah kullanmıştır.

4) İnsanlara karşı fiziksel olarak acımasız davranmıştır.

5) Hayvanlara karşı fiziksel olarak acımasız davranmıştır.

6) Başkasının gözü önünde çalmıştır. (Örneğin saldırıp soyma, çanta kapıp kaçma, göz korkutup alma, silahlı soygun yapma gibi, eylemlerde bulunmuştur.)

7) Birisini cinsel etkinlikte bulunması için zorlamıştır.

Eşyalara zarar verme:

8) Ciddi hasar vermek amacıyla, isteyerek yangın çıkarmıştır.

9) İsteyerek başkalarının malına, mülküne zarar vermiştir (yangın çıkarma dışında).

Dolandırıcılık ya da hırsızlık:

10) Bir başkasının evine, binasına ya da arabasına zorla girmiştir.

11) Bir şey elde etmek, bir çıkar sağlamak ya da yükümlülüklerinden kaçınmak için çoğu zaman yalan söyler; yani başkalarını atlatır.

12) Hiç kimse görmeden değerli şeyler çalmıştır. (Örneğin, kırmadan ve içeri girmeden mağazalardan mal çalma; sahtekarlık.)

Kuralları ciddi bir biçimde bozma (ihlal etme):

13) 13 yaşından önce başlayarak, ailenin yasaklarına karşın çoğu zaman geceyi dışarıda geçirmektedir.

14) Ana babasının ya da onların yerini tutan kişilerin evinde yaşarken en az iki kez geceleyin evden kaçmıştır (ya da bir kez uzun süre geri dönmemiştir).

15) 13 yaşından önce başlayarak, çoğu zaman okuldan kaçmıştır.

Depresyon ve Kaygı (Anksiyete) Bozuklukları: DEHB olan çocuklar, birçok sorun ve çatışma ile karşılaştıklarından, Depresyon ve Kaygı Bozukluğuna eğilimlidirler. Kapasitelerinin altında başarılı olan, yaramaz veya tembel olarak damgalanan ve hep engelleme ile karşılaşan bu çocukların kendilerine güvende düşme olması, kendilerini huzursuz ve stresli hissetmeleri olağandır. Ayrıca biyolojik nedenlerle de DEHB olanlarda, depresyon ve kaygı bozukluklarının sık olarak bir arada görülebildiği düşünülebilmektedir. DEHB olanların yaklaşık ¼’inde depresyon görülmektedir. Depresyon olan çocuklarda; gece uykuya dalmada güçlük, sık sık uykudan uyanma, iştah azalması, halsizlik, konsatre olmada güçlük, boşluk ve sıkıntı duygusu, eskiden keyif aldığı şeylerden eskisi kadar hoşlanmama, kendini değersiz hissetme, gibi belirtiler bulunur. Bazı çocuklarda ise, en önemli belirtiler baş ve karın ağrısı gibi fiziksel yakınmalar olabilir. Sinirlilik ve huzursuzluk çok görülebilir. Mutsuz ve değersiz hissetme gibi durumlar, çevre tarafından görülmeyebilir. Dikkat edilmesi gereken çok önemli nokta ise, çocukların ölümden veya kendini öldürmekten söz etmesidir. Böyle bir durumda, mutlak bir uzmanla görüşmek gereklidir. Çünkü sadece bu belirti bile, bazen gizli kalmış olan bir depresyon habercisi olabilir.

DEHB olan çocuklar, dikkatsizlikleri ve acelecilikleri yüzünden sık hatalar yaparlar. İyi planlama yapamadıklarından, ödevlerini zamanında bitiremezler. Unutkanlıklarından eşyalarını kaybederler. Bu nedenle, “Bir şey unuttum mu, ödevim yetişecek mi?” gibi tedirginlikleri sık görülür. Kaygı bozukluklarında devamlı, aşırı düzeyde veya mantıksız şeylerden duyulan durumlar oluşur. Kaygı bozukluğu, DEHB olanların yaklaşık ¼’inde görülmektedir. Çocukluk çağında, ayrılma anksiyetesi bozukluğu, tepkisel bağlanma bozukluğu ve fobiler, çocukluk çağında sık görülen kaygı bozukluklarıdır. Birçok çocuk, duyduğu kaygıları uzun süre kimse ile paylaşmaz.

Arkadaş İlişkilerinde Sorunlar:

DEHB olan çocukların önemli bir kısmı, arkadaşları tarafından oyunlara ve grup çalışmalarına alınmaz. Bu da hem çocuğu, hem de aileyi üzer. Bu durum tüm DEHB olanlarda görülmez ama aşırı hareketlilik, dürtüseller, karşıt olma davranışı ve saldırganlığı belirgin olanlar, risk altındadırlar. Ayrıca olumsuz aile ilişkileri olanlar da, akranları ile ilişkilerinde önemli sorunlar yaşamaktadırlar. DEHB ve davranış sorunları olanların küçükken tedavileri daha kolaydır.

DEHB ve Alkol-Madde Bağımlılığı İlişkisi:

DEHB olan çocukların, normal toplumda görülenden daha yüksek oranda alkol-madde bağımlısı oldukları görülmüştür. DEHB olanlar, olmayanlara göre, alkol-madde kullanımını denediklerinde, daha yüksek oranda ve hızlı bir biçimde bağımlı olabilmektedirler. Tedavileri de güç olmakta ve diğerlerine göre daha düşük başarı elde edilmektedir. Sigara içinler için de aynı durum söz konusudur.

DEHB’nun Olumlu Yönleri Var mıdır?

DEHB olanların iyi bir yönlendirmeyle, ortaya çıkarabilecekleri olumlu yanları da vardır. DEHB olan kişiler arasında, Thomas Edison, Benjamin Franklin, A.bert Einstein, Ernest Memingway, Dustin Hoffman da vardır. Ayrıca kliniğe getirilen birçok çocuğun anne babasının çok başarılı kişiler olduğu görülmüştür.

Dikkatsizlik, aşırı hareketlilik ve acelecilik gibi DEHB belirtileriyle başa çıkıp, DEHB’nun olumlu yönlerini iyi kullanan ve kendi yapılarına uygun meslekler seçen kişilerin başarılı bir yaşamları olabilmektedir.

DEHB’nun Olumlu Yönleri:

-Enerjik olma,

-Yaratıcılık,

-Sıcak kanlı ve cana yakın olma,

-Hoşgörülü olma (bazen gerekenden fazla, zarar verici oranda).

-Esneklik,

-İyi bir espiri yeteneğine sahip olma,

-Risk alabilme (bazen gereğinden fazla, zarar verici oranda),

-İnsanlara kolaylıkla güvenebilme (bazen gereğinden fazla, zarar verici oranda).

DEHB olan tüm çocuklarda, DEHB belirtilerinin hepsi bulunmadığı gibi, yukarıda belirtilen olumlu özelliklerin de hepsi bir kişide bulunmayabilir. İyi bir tedavi sonucunda DEHB’nun olumlu özelliklerinin azalmadığı, olumsuz özelliklerin ortadan kalkmasıyla da, daha fazla arttığı veya daha fazla hale gelebileceğidir.

DEHB’nun Tedavisi Var mıdır?

DEHB, doğru ve erken tanı konulduğunda, son derece hızlı ve kolay tedavi edilebilen bir bozukluktur. İlaç tedavisi, anne baba eğitimi, bireysel görüşme, aile tedavisi ve grup tedavisi, DEHB’nun tedavisinde sık olarak kullanılan yöntemlerdir. Tedavide hangi yöntemin veya yöntemlerin uygulanacağına, bireysel özelliklere göre karar verilir.

DEHB’nun İlaçla Tedavisi:

DEHB’nun tedavisinde en etkili yöntemin ilaçlı tedavi olduğu görülmüştür. Tedavide kullanılan ilaçlar Uyarıcı (stimulan) denilen ilaç grubudur. Bu grupta Ritalin, Dexedrine ve Pemoline yer almaktadır. Bunu yanında diğer ilaçlar da vardır. Ritalin en etkili ilaç olup, kırmızı reçete ile satılmaktadır. En çok kullanılmakta ve en çok tercih edilmektedir. Ritalin, DEHB olmayan bir kişiye verildiğinde enerjik ve yerinde duramayan bir kişi olur. DEHB olan bir kişiye verildiğinde ise, normal hareketlilik, dürtüsellik ve dikkat düzeyine gelmesine yardımcı olur. Ritalin, son derece etkili ve güvenilir bir ilaçtır. Ritalin ile okul başarısı/öğrenmede artış; davranış, uyum ve sosyal ilişkilerde düzelme; duygusal durum/duygusal olarak kendilerini daha iyi hissetme, gözlenebilir.

a) Okul Başarısı/Öğrenmede Artış:

Ritalin, çocuğun daha etkili ve planlı bir biçimde öğrenebilmesini ve öğrendiklerini daha iyi ifade edebilmesini sağlayabilir. Ritalinin; dikkat, dürtü kontrolü, ince el becerileri, tepki verebilme zamanı ve kısa süreli hafıza gibi, okul başarısıyla ilişkili pek çok konu üzerinde olumlu etkisi olduğu görülmüştür. İlacın en etkili olduğu durum, ders dinleme gibi çocuğun kendisini bir konu üzerinde odaklayıp, başka bir şeyle uğraşmaması gereken zamanlardır.

Ritalin’in DEHB tedavisinde; dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğü, acelecilik, ani tepki verme, el becerilerinde eksiklik ve organize olamama gibi sorunları düzelttiği görülmektedir. Bu sorunların düzelmesi doğal olarak öğrenme ve okul başarısında artışa yardımcı olmaktadır.

Ritalin kullanmakla, çocuğun başarısı aniden yükselmez. Ancak daha uzun süre ve daha verimli çalışması sonucu uzun vadede okul başarısında bir yükselme beklenebilir. Derslere karşı ilgi, ders çalışma sürelerindeki artış gibi, olumlu gelişmelere rağmen, okul başarısında yükselme görülmezse, öğrenme bozukluğunun araştırılması gerekir. Çünkü Ritalin öğrenme bozukluklarını düzeltmez.

b) Davranış, Uyum ve Sosyal İlişkilerde Düzelme:

Ritalin kullanan bireylerin aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve yıkıcı-saldırgan davranışlarını daha iyi kontrol ettikleri görülmüştür. İlaç ve uygun davranış düzenleme tedavileriyle daha belirgin ve kalıcı olan bu düzelmelerden sonra çoğu anne baba ve öğretmen DEHB olan çocuk ve ergenlerle, diğer çocuklar arasında farklılık görmediklerini belirtmişlerdir.

Ders yapılmasını engelleyecek kadar konuşkan ve hareketli olan çocuklar, Ritalin verildikten sonra, diğer arkadaşlarından ayırt edilemeyecek kadar uyumlu oldukları ve isteklerini ertelemeyi, karşısındakini dinlemeyi ve sırasını beklemeyi öğrendikleri için, anne baba, öğretmen ve arkadaşları ile daha iyi ilişkiler içine girebilmektedirler. Eskiden devamlı eleştirilen ve azarlanan bu çocuklar, ilaç kullandıktan sonra çevreden olumlu tepkiler almaya başlar ve giderek daha olumlu davranma konusunda gayret gösterirler.

Kısaca, hareketliliği, dikkat dağınıklığı ve tepkiselliği azalan, isteklerini erteleme gücü artan çocukların, arkadaş, okul ve aile ilişkilerinde düzelme görülür. Oyunlara katılımı ve uyumu artar. Böylece yeni arkadaşlıklar kurma ve sürdürme şansı artabilir.

Dışlanmaktan kurtulan bu çocuklar artık kendilerini daha mutlu hissederler. Bu arada aile içi huzur da artar.

c) Duygusal Durum/Duygusal Olarak Kendilerini Daha İyi Hissetme:

DEHB, depresyon ve kaygıya (anksiyete) yatkınlık taşır. Eleştirilen, azarlanan, dövülen, dışlanan, derslerde başarısız, güvensiz, huzursuz olan DEHB olan çocuk, Ritalin sonrası kendi kendini kolay kontrol eder ve çevreden gelen tepkilerin düzelmesiyle bu zedelenmeleri giderebilir. Ayrıca, depresif mizacı düzeltmede de Ritalin etkilidir.

Davranış sorunları nedeniyle devamlı tepki, uyarı ve ceza alan, oyunları bozduğu için genellikle arkadaşları taragından dışlanan çocuk, tedaviye başlandıktan sonra bu sorunların düzelmesiyle kendini daha mutlu hissetmeye başlar ve kendine saygısında artış gözlenir. Daha önce çocuğun davranış sorunları ve okul başarısızlığı nedeniyle gergin olan anne baba ve öğretmenler sorunlu davranışları azalan ve okul başarısında artma gösteren çocuğa daha olumlu bir biçimde yaklaşmaya başlarlar. Çevreden olumlu tepkiler görmeye başlayan çocuk, saldırgan, yıkıcı ve tepkisel davranışlardan giderek daha fazla uzaklaşır, daha uyumlu ve mutlu yaşamaya başlar.

Ritalin tedavisine başlamadan önce, çocuk doktoru tarafından bir muayene yapılmalı, tansiyon, nabız, boy ve kilo ölçülmelidir. Ritalin kullanılmasında, yaş, kilo, bozukluğun şiddeti ve eşlik eden diğer sorunlarla, test ve ölçek sonuçları göz önüne alınır.

Ritalin’in Yan Etkileri:

Ritalinin yan etkileri de vardır. Bunlar; iştahsızlık, kilo kaybı, karın ağrısı, ağız kuruluğu, bulantı, kusma, korku hali, kolay sinirlenme, mutsuzluk, huzursuzluk hissi, baş ağrısı, uykusuzluk, sersemlik, deri döküntüsü, sivilce, tik gibi etkilerdir. Bu yan etkilerin derecesi; hiç yok, biraz, belirgin, şiddetli, olarak değerlendirilir. Yalnız bu etkilerin hepsi herkeste görülmez. Uykusuzluk, iştah azalması, karın ağrısı, kolay sinirlenme, baş ağrısı ve kilo kaybı, en çok görülen etkilerdir. Seyrek de olsa, psikoz, depresyon, alerji ve saç dökülmesi görülebilir.

DEHB olanlarda, Ritalin doktor kontrolünde kullanıldığı için, bağımlılığa yol açmaz. Ritalini yetişkinler, kötü amaçlı olarak kullanabilirler. Ritalin; kişinin uyuşuk, donuk hareket eden ve yavaş düşünen yani robot gibi bir insan olmasına ve kişiliğinde değişmeye neden olmaz.

Ritalin kullanan çocukların büyüme ve gelişmesinde gerilik olmaz. Olsa bile geçici olur ve kısa sürede telafi edilir. Ritalin tedavisi, ergenlikte de yararlı sonuçlar vermeye devam eder. Ritalin tedavisinin ne zaman sona erdirileceği konusunda kesin bir kural yoktur. Kişiden kişiye değişiklik gösterir. Ritalinin etkili olmadığı (%20) durumlarda başka ilaçlar da kullanılmaktadır.

DEHB Olan Çocuğa Nasıl Yaklaşmak Gerekir?

DEHB’nun tedavisinde en etkili yöntemlerden biri de, anne baba tarafından çeşitli tekniklerin uygulanmasıdır. Bu teknikler, ilaç tedavisi ile daha etkili sonuçlar verir. DEHB olan çocuklara (8) basamakta, tedavi sürecini içeren bir program uygulanabilir. Böylece çocuğun uyumu ve sosyal ilişkilerinin iyileşmesi sağlanabilir. Tedavi programının uygulanabilmesi için, çocukların aşağıdaki koşulları taşıması gereklidir:

1) Çocuğun 2-12 yaş arasında olması,

2) Karşı gelme ve yıkıcı davranışları aşırı düzeyde olmaması,

3) Eşlik eden ağır bir psikiyatrik bozukluğun olmaması,

4) Dil gelişiminin yaşına uygun olması,

5) Kendisine bu programda önerilen sınırlamalar getirildiğinde, evdeki bireylere zarar vermeyecek durumda olan DEHB olan çocuk olması.

Hiç davranış sorunu olmayan, sadece dikkat sorunları olan çocuklar için bu tür teknikleri uygulamaya gerek yoktur.

Sekiz Basamakta Çocuğun Olumlu Davranış Kazanması:

Bu süreç, genellikle sekiz haftalık bir süreyi kapsar. Bu basamaklar:

1) DEHB ve davranış sorunlarını tanıtma ve meydana gelme nedenleri konusunda bilgi verme,

2) Özel zaman uygulama,

3) Çocuğun olumlu davranışlarına ilgi gösterme ve uyumunu arttırma,

4) Etkili yönerge verme,

5) Çocuğun çevresine sorun çıkarmadan, kendi kendini oyalamasını sağlama,

6) Puan sistemi uygulama,

7) Ceza zamanı uygulama,

8) Genel olarak uygulanan yöntemi gözden geçirme.

1) DEHB ve davranış sorunlarını tanıtma ve meydana gelme nedenleri konusunda bilgi verme: DEHB’nun özellikle kalıtımsal olduğu ve % 3-5 oranında görüldüğü, çocuğun elinde olmayan şeyleri yaptığı ve tedaviden olumlu sonuçlar alındığı belirtilir.

2) Özel Zaman Uygulama: Anne babanın çocuklarına her gün düzenli olarak ayırdıkları, beraber vakit geçirdikleri bir süredir. Bu süre 20-30 dakika olup, çocuğun hoşuna giden bir oyunun, çocukla anne-baba tarafından oynanması veya sevilen bir etkinliğin yapılması demektir. Burada çocuğa verilen en önemli mesaj, “Kötü olsam da seviliyorum ve ilgi görüyorum, ” duygu ve düşüncesinin verilmesidir.

Özel Zaman Uygulaması Yönergesi:

1) Yaklaşık olarak 20-30 dakika süreli bir zaman içerisinde gerçekleştirilir.

2) İlk haftada dört-beş gün, daha sonraki haftada bir-iki gün uygulanmalıdır.

3) Oyun veya etkinlik (aktivite) seçimi çocuğa bırakılır.

4) Her gün belirlenen zamanda yapılması ve bunun daha önceden çocukla anne baba arasında konuşulması, uygulamanın ciddiyetini arttırabilir.

5) Bire bir olarak uygulanmalıdır. Yani anne babadan biriyle, DEHB olan çocuk katılmalı, diğer çocuklar katılmamalıdır.

6) Sadece bir etkinlik için ayrılmış, stressiz bir zaman seçilmelidir.

7) Önce çocuğun oyunu izlenmeli, sonra ilgilenildiği gösterilmelidir.

8) Anne baba, çocuğu oyun sırasındaki davranışlarından dolayı eleştirmemeli, emirler vermemeli ve onun insiyatifini kendi eline almamalı; hatta çocuğun oyun sırasında hile yapmasına bile göz yumulmalıdır.

9) Anne baba, beraber yapılan aktiviteden veya oynanan oyundan hoşnut olduğunu söz ve jestlerle belli etmelidir.

10) Oyun sırasında çocuğun olumsuz davranışları olabildiğince göz ardı edilmeli, bu davranışlar sürerse nedeni belirtilerek etkinlik sonlandırılmalıdır.

3) Çocuğun olumlu davranışlarına ilgi gösterme ve uyumunu arttırma: Çocuğun günlük yaşantısı boyunca, onun olumlu davranışlarını fark etmek ve onu bu davranışlarından dolayı takdir etmek, övmek ve küçük şeylerle ödüllendirmek, demektir. Çocuk olumlu sözleri duyunca, ödüllendirilince, kendisine güven kazanmaya başlar.

Çocuğun Uyumunu Arttırma yönergesi:

Bir şey istediğinizde, isteğiniz çocuğunuz tarafından yerine getirilirse, bunu ne kadar iyi yaptığını hemen söyleyin. Çocuğunuz bu davranışı sonlandırıncaya kadar onu bekleyin ve övün.

1) Bir şey istediğinizde ve çocuğunuz bunu yapmaya başladığında, hemen onun bu davranışını takdir ettiğinizi belirtin: “Bir şey getirmeni söylediğimde yapman çok hoşuma gidiyor” gibi özellikle yapılan davranışa yönelik övgüler söylenmelidir.

2) Bir süre sonra çocuğunuzun davranışını izleyin ve devam ediyorsa olumlu sözler söyleyin.

3) Eğer sizin söylemenizi beklemeden olumlu bir iş veya görev yaparsa, özellikle daha önce yapmadığı bir görevi yaparsa, daha kuvvetli övgü sözcükleriyle beğeninizi ifade edin.

4) Bu istekler ve verilen görevler yapılması kolay olduğu için, davranış sorunları olsa bile çoğu çocuk tarafından uygulanabilir. Bu çocuğunuza “iyi çocuk” olabilme şansını yakalama fırsatı sağlayacaktır.

4) Etkili yönerge verme: Çocuktan gerçekten yapmasını beklediklerinizi, tek tek ve etkili bir biçimde, tehditsiz, yalvarmadan, kararlı bir şekilde söylemek demektir. Anne babanın yönerge verme biçimine dikkat ettiklerinde, çocuklarının uyumunda çok belirgin düzelmeler olduğu görülmektedir.

Etkili Yönerge Vermenin Özellikleri:

1) Gerçekten yapılmasını ve bitirilmesini istediğiniz bir şey için istekte bulunun.

2) Cümleleriniz anlaşır ve ciddi olmalı, yalvarma veya kızma biçiminde olmamalıdır.

3) Yönerge basit olmalı, aynı anda üç beş şey istenmemelidir.

4) Yönergenin yerine getirilebilmesi için yeterli süre verilmelidir.

5) Çocuklarla göz ilişkisi kurulmalıdır.

6) Çocuğun dikkatini dağıtabilecek etkenler kaldırılmalıdır.

7) Gerekirse, ne istediğiniz tekrarlatılarak, çocuğun sizi anladığından emin olunmalıdır.

8) Gerekirse görev kartları yapılmalıdır.

5) Çocuğun çevresine sorun çıkarmadan, kendi kendini oyalamasını sağlama: Bir işle uğraşmak gerektiğinde, çocuğa bunu belirtip, bu arada ne yapmasını istediğinizi belirtmek, demektir.

Çocuğun kendi başına oyun oynamasının sağlanması özellikleri:

Birçok anne baba çocuklarının kendilerini sık sık bölmeleri yüzünden işlerini bitirememekten ve dinlenememekten yakınırlar. Bunun için aşağıdaki önerilere uyulmalıdır:

1) Yemek yemek, gazete okumak ve telefonla konuşmak gibi bir işe başlamadan önce çocuğunuza uyarıda bulunun. Bu uyarı, iki mesaj içermelidir. “Ben meşgulken, sen … yapabilirsin. Beni oyalama ve rahatsız etme.” Çocuğun yapması önerilen şeyin, onun sevdiği bir şey olmasına dikkat edilmelidir.

2) İşinize başladıktan kısa bir süre sonra, çocuğun yanına giderek, olumlu davrandığı için ona güzel sözler söyleyin ve devam etmesini isteyin. Sonra işinize geri dönün.

3) Kısa bir süre sonra tekrar çocuğunuzun yanına giderek aynı işlemi tekrarlayın.

4) Aradaki süreyi arttırarak, aynı işlemi tekrarlamaya devam edin.

5) Eğer çocuğunuzun uğraştığı şeyi bırakmak üzere olduğunu hissederseniz, sizi rahatsız etmediği için övücü sözler söyleyip devam etmesini isteyin.

6) Her gün aradaki süreyi uzatarak, bu işlemi uygulamaya devam edin. Bir süre sonra çocuğunuz siz bir işle uğraştığınız sürece sizi kesmeden kendi başına bir etkinlik yapmayı becerecek duruma gelecektir.

6) Puan sistemi uygulama: Çocuğa yaptığı olumlu davranışlar için, ona marka, jeton veya puan vererek, onu sistemli bir biçimde ödüllendirmek, demektir.

Puan Sistemi Uygulama Yönergesi:

Yapılması gereken iş: Puan olarak karşılığı: Ödül: Puan olarak karşılığı:

1) Oyuncak toplamak. 3 Televizyon izleme (yarım saat). 4

2) Kendi kendine giyinmek. 4 Sokakta oyun oynama. 4

3) Dişini fırçalamak. 2 Atari oynamak. 6

4) Masadan tabağını kaldırmak. 1 Gece yarım saat geç yatabilme. 10

5) Ev ödevini yapmak. 4 Arkadaşını oyun oynamak için eve çağırmak. 20

6) Elbisesini askıya asmak. 2 İstediği bir derginin alınması. 30

7) Kardeşleri ile iyi geçinme. 6 Sevdiği bir yemeğin yapılması. 15

8) Saatinde yatağa girmek. 3 Arkadaşının evine oyun için gitme. 15

9) Yatağa girmeden temizlik yapma.2 Hafta sonu hamburgerciye gitme. 100

10) Çağrıldığı zaman gelmek. 2 Kaset veya disk alınması. 80

11) Anne babaya kibar konuşma. 2 Bilgisayarın modelinin yükseltilmesi. 250

12) Yatağını düzeltmek. 2 Paten almak. 200

13) Ekmek ve gazete almak. 3 Hafta sonu sinemaya gitmek. 50

14) Zamanında yıkanmak. 3 Gofret veya bisküvi almak. 10

15) Sorulara doğru yanıt vermek. 3

16) Bunların dışında olumlu hal ve tavırlar sergilemeye ikramiye puanlar verilebilir.

7) Ceza sistemi uygulama: Ceza sistemi; olumsuz bir davranıştan dolayı, çocuğun belli bir süre sessiz bir ortamda, örneğin televizyon ve oyuncaklardan uzak ve duvara dönük bir sandalye üzerinde tutulması/oturtulması, demektir. Ceza uygulaması için, banyo, karanlık odalar veya korkutucu odalar kesinlikle seçilmemelidir.

Ceza Zamanı Uygulaması Yönergesi:

Bu programın uygulanmasında en hassas nokta bu bölümdür. Çocuklar bu yönteme uymak istemediklerinde, onları yönlendirmek çok fazla dikkat ve beceri gerektirir. Bir isteğiniz yerine getirilmezse, neler olacağı konusunda tehditler savurmayın. İsteğiniz yerine getirilmeye başlarsa daima övgü ve beğeninizi dile getirin. Verdiğiniz yönergeyi olabildiğince az sayıda tekrar edin. Ceza Zamanı uygulamasını şu şekilde yapın:

1) Çocuğunuza istediğinizi kararlı ancak hoş bir biçimde söyleyin.

2) Söyledikten sonra, sesli veya sessiz bir biçimde beşe kadar sayın.

3) Eğer çocuğunu bu beş saniye içinde harekete geçmezse, onunla göz ilişkisi kurarak, isteneni yapmazsan odana gideceksin, diye kararlı bir ses tonuyla konuşun.

4) Tekrar beşe kadar sayın.

5) Eğer çocuğunuz bu ikinci beş saniye içerisinde gene harekete geçmezse, söyleneni yapmadığı için daha önceden belirlediğiniz sandalye veya odasına gönderin. Bunu hemen gerçekleştirin. Söz verme ve özür dilemeleri dikkate almayın.

6) Çocuğunuza siz söylenene kadar orada kalacağını ve orada uygun davranmazsa sürenin uygun davranana kadar uzayacağını belirtin. Bunları tekrar etmeden bir kez ve anlaşılır biçimde söyleyin.

7) Ceza zamanı süresince çocuğunuzla tartışmayın. Başkalarının da konuşmamasını sağlayın.

8) Uygun bir sürenin sonunda, Ceza Zamanını sonlandırın. Sürenin bitiminden sonra cezayı konuşmaktan kaçının.

9) Yaptığı ilk olumlu davranışta çocuğunuzu ödüllendirmekten kaçınmayın.

8) Genel olarak uygulanan yöntemi gözden geçirme: Seanslar bittikten sonra, o zamana kadar yapılmış olan uygulamaların, elde edilen düzelmelerin ve sıkıntıların konuşulması ve sistemin etkililiği konusunda dönüt almak, demektir.

DEHB Olan Çocukların Ergenlik Dönemi Sorunlarının Aşılması:

Ergenlik dönemi, tüm çocuklar için sorunludur ama DEHB olan çocuklar için bu dönem daha zor geçmektedir. Bu dönemde yapılacak olanlar şunlardır:

1) Ergenlik dönemi özelliklerinin ve DEHB’nun bu dönem üzerindeki etkilerinin anlaşılması: DEHB çocuklarda bu dönmede; geleceğe yönelik düşünme, planlar yapma ve hedefler belirleme, daha yavaş ve istenen düzeyin altında gelişebilir.

2) Bu sorunlarla başa çıkabilme yöntemlerinin geliştirilmesi, makul beklentiler oluşturulması: DEHB olan çocuklardan, kapasitelerinin üzerinde başarı beklenmemeli ve her istediğinizi yapmaları da beklenmemelidir. Yapılacak iş, diğer anne babalardan daha çok çaba göstermektir. Unutulmaması gereken nokta, bu davranışların zevk için yapılmadığıdır.

3) Ev içi kuralların net olması, ergenin bu kurallara uyumunun kontrol edilmesi: Anne baba ergenlik dönemindeki çocuklarıyla bir araya gelerek, ev içindeki kuralları onunla konuşup, fikrini alarak, bunu bir liste haline getirmeleri ve hatta bu ylisteyi evin görünen bir yerine asıp, sık sık tekrar etmekten kurtulmaları, pratik bir yöntemdir. Kurallara uyulup uyulmadığının kontrol edilmesi, gencin olayın ciddiyetini anlamasına ve ev içi kurallara uyum göstermesine yardımcı olacaktır. Çünkü DEHB olan gençler, akranlarına oranla, daha yakın ve sık kontrol edilmeye gereksinim duyarlar.

4) Etkili iletişim sağlamak: Ergenlik döneminde, DEHB olan gençlerle, anne babalar arasındaki sorunların en önemli nedenlerinden birisi, iki tarafın karşılıklı olarak birbirlerini dinleme ve anlama gereksinimi duymamalarıdır. Bunun için anne baba ve gençlerin kusursuz olmadıklarını kabul edip, ev içindeki ortamın huzurlu olması için istekli olmaları ve birbirlerini dinlemeye önem vermeleri, pek çok sorunun anlaşılmasını kolaylaştırır.

5) Sorunları birlikte çözme yetisinin geliştirilmesi: Sorunları birlikte çözmek için çalışmaya başlamadan önce, şu temel kuralların göz önünde bulundurulması gerekir:

a) Amaç, iki taraftan birinin diğerine görüşünü kabul ettirmek değil, beraberce bir sorunun çözümü için planlama yapmaktır.

b) Anne baba ve gençlerin birbirlerinin görüş ve çözüm önerilerini dinlemeye istekli olmaları, sakin ve sabırlı davranmaları gereklidir.

c) İlk kez böyle bir çalışmaya başlandığında, olabildiğince kolay çözümlenebileceği düşünülen bir sorun seçilmeli ve çözüme başlanmalıdır. Bir sorun çözüldükten sonra diğerine geçilmelidir. Sorunun çözümüne, önce sorun tanımlanarak başlanmalı ve çözüm önerileri bir kağıda yazılarak, çözüm önerileri değerlendirilmeli ve ortak bir sonuca/çözüme varılmalıdır. Bu iş başlangıçta çok zordur. Ancak, çözümsüzlük ve çatışmadan çok iyidir.

6) Psikiyatrist ve Psikologlardan yardım alma: sorunlar ağırlaşmadan, daha başlangıç aşamasında iken psikiyatrist ve psikologlara başvurulmalı ve tedavi süreci, “Çocuk düzeldi, ” denilerek yarım kesilmemelidir. Ayrıca, kontroller düzenli olarak sürdürülmeli, bilgi alış verişi devam etmelidir.

7) Kendi moral düzeyinizi yüksek tutma: DEHB olan çocukları büyütmek çok zordur. Bu nedenle anne babalar kendilerini huzursuz ve tükenmiş hissedebilirler. Bu durum da çocuğa zararlı olabilir. Bunun için kendinize zaman ayırmak, hobilerinizi sürdürmek, çocuklarınızdan ayrı tatil yapmak, anne babanın kendisini iyi hissetmesine neden olur. Ayrıca sorunları, bir psikolog veya psikiyatriste danışmak ve çocukları kendi başlarına bırakmak yararlı olabilir.

DEHB Olan Çocukların Okul Sorunlarına Yaklaşım:

DEHB olan çocukların 1/3’i liseyi bitirene kadar en az bir yıl sınıf tekrarı yapmakta, 1/5’i kadarı da geçici veya tamamen okuldan uzaklaştırılmaktadır. Diğer bir deyimle, DEHB olan çocuklar, okulda önemli sorunlar yaşamaktadır. Bunun için öncelikle yapılacak işler şunlardır:

1) DEHB konusunda, bilgi ve deneyim sahibi olan kreş ve okulöncesi eğitim kurumları seçilmelidir.

2) Doğru bir okul ve mesleğinde yeterli/deneyimli bir öğretmen seçilmelidir.

3) Oturmuş ve disiplin kurulu iyi çalışan bir okul seçilmelidir.

4) Kalabalık sınıflar yerine, öğrencisi az olan sınıflar seçilmelidir.

5) DEHB olanlara, gerekli desteği sağlayabilecek rehberlik servisi olan okullar seçilmelidir.

6) Öğretmenler, DEHB konusunda bilgilendirilmeli ve şımarık/yaramaz çocuklarla, DEHB olan çocukları birbirinden ayırabilmelidirler.

DEHB olan çocuk ve gençler için ev ödevlerini yapmak ve evde ders çalışmak da bir sorun olabilmektedir. Bunun için DEHB olan çocukların ve gençlerin şu önerileri dikkate almaları gereklidir:

1) DEHB olanların dikkatleri kolayca dağıldığı için, ders çalışma ortamları iyi düzenlenmeli, dağınık olmamalı, iyi donatılmalı ve havalandırılmış olmalıdır.

2) Çalışma masası, üzerinde yemek yemek, oyun vb. işler için kullanılmamalı, sadece ders çalışmak için kullanılmalıdır.

3) Çalışma masasının üzerinde sadece gerekli eşyalar bulunmalı, diğerleri kaldırılmalıdır.

4) Ders çalışmaya başlamadan önce, gerekli olan tüm malzemeler getirilmiş olmalıdır.

5) Çalışma odası, radyo ve televizyondan uzak, sessiz olmalıdır.

6) Çalışma odasında dikkati dağıtabilecek poster, afiş, resim ve oyuncaklar bulunmamalıdır.

7) Çalışma planı/programı mutlaka yapılmalıdır.

8) Çalışma süresi 45 dakikalık bölümlere ayrılmalı ve arada 15 dakikalık dinlenmeler yapılmalıdır.

9) Hayale dalmamak için, mutlaka kalemle yazılarak çalışılmalı, gerekli notlar alınmalı ve özellikle renkli kalemlerle önemli yerler çizilmelidir.

10) Çalışma bittikten sonra, çalışma planı yapılanlar artı, yapılamayanlar eksi olarak değerlendirilmelidir.

11) Bir yardımcı ile çalışmak, özellikle başarısız derslerde verimi arttırabilir.

12) Dikkatin yoğun ve dağınık olduğu saatler belirlenmeli ve ona göre çalışılmalıdır.

13) Yaz kış demeden mutlaka spor yapılmalı, hatta ders çalışma aralarında bile kısa egsersizler yapılmalıdır.

14) Belli bir saatte uyumaya ve uyanmaya alışılmalıdır.

DEHB konusunda, henüz alternatif tedavi yöntemlerinin yararları, kesin olarak kanıtlanamamıştır.

Sonuç:

Sevgili öğretmenler, çocukların aşırı hareketliliği, sınıfta sürekli kıpır kıpır kıpır olmaları, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu hastalığının bir göstergesi olabilir. Bu çocuklara bağırıp, çağırıp ceza verme yerine, öncelikle davranışları gözlenmeli ve tıbbi inceleme için gerekenler yapılmalıdır.

KAYNAKLAR:

1) Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu.

Uzm. Dr. Eyüp Sabri ERCAN, Prof. Dr. Cahide AYDIN, İstanbul, 2000.

2) Türkçe Sözlük. Türk Dil Kurumu, Ankara, 1983.

3) Güncel Türkçe Sözlük. http://www.tdk.gov.tr

 
Toplam blog
: 425
: 3089
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi..