Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '17

 
Kategori
Siyaset
 

Diktatörleri biz yaratıyoruz

Diktatörleri biz yaratıyoruz
 

Diktatör, bir kişilik biçimidir, kabul.

Narsist nitelikleri tavan yapan bir şahsiyet bozukluğudur, bu tanımlama da doğru.

Diktatörün borusunu öttürüp, yumruğunu masaya vurabilmesi için bazı nesnel koşulların varlığı gerekir, bu da tamam…

Ama bizce diktatörü diktatör yapan esas unsur, boyun eğmeyi ve her kelamı kabule hazır, “ha deyicinin hık deyicisi” bir köle-kitlenin varlığıdır.

Bu unsur toplumsal-psikolojinin en temel konusudur.

Hitler, kişiliğindeki hastalıklı yapı yüzünden değil, nesnel şartların uygunluğundan da değil, bütün bu nedenlerin çok daha fazlası olarak, gelişen tarihi ve sosyal süreç içinde Alman halkı boyun eğme tutsaklığına ulaştığı için diktatörlüğünü ilan edebildi ve milyonlarca kişiyi katledebildi.

Gerçek demokrasinin yaşama geçebilmesi için temel koşul, kişiliğindeki boyun eğme eğilimlerini ayıklayabilen, sorgulama yeteneğine sahip özgür düşünceli bireylerin varlığıdır.

Eğer bu yoksa… İsterseniz dünyanın en demokratik anayasasını tercüme edip, yürürlüğe koyun, sonuç değişmez.

Siyasi partilerin, gerçek birer demokratik kitle örgütü vasfına ulaşabilmesi için parti-içi demokrasinin şeklen değil, esasta/gerçekte/sahici olarak gerçekleştirilmesi gerekir.

Eğer milletvekillerini lider belirliyorsa, partinin görüşü ve siyaseti bu zat-ı şerif tarafından tek başına tespit edilip, uygulanıyorsa o siyasi partide demokrasi mevcut değildir. Böyle bir siyasi parti tarafından ülkeye demokrasi getirilmesi de asla mümkün değildir.

Parti üyeleri kendi kişisel düşüncelerini lidere ipotek edemezler. Gerçek bir demokratik ortamda böyle bir gelişme söz konusu olamaz.

Parti üyelerinin sorgulama yeteneğine sahip olmaları, parti disiplinine de aykırı düşmez. Tam aksine, partinin düşünce mutfağını zenginleştirir, geliştirir.

Parti üyeleri [ve geniş anlamda vatandaşlar], düşüncelerini özgürleştirmek yerine, lidere tutsak bir platforma terk ve teslim ederlerse, o lider –süreç içinde- diktatör olur…

Sözün kısası, lideri diktatör olmaya iten esas neden, bu başı öne eğiş ve teslim oluş karakteridir… 

Parti disiplini ile askeri disiplini de birbirine karıştırmamak gerekir.

Askeri disiplin serttir, büyük ölçüde demokrasiye yer vermez. Ama böyle olması yapılan işin ve mesleğin niteliğinden doğar.

Ama bir siyasi parti, düşünce geliştirecektir ve hatta yaratacaktır…

Yaratılan bu düşüncelerden projeler, çareler ve çözümler üretilecektir.

Düşünceler ne ölçüde ayrıntı, bilgi, tecrübe, yaratıcı güç ve derinlik içerirse; üretilecek çözüm, proje ve çareler de o ölçüde toplumun yararına olacaktır.

Aydınlanma devriminin bizlere armağan ettiği o sihirli yönteme sahip çıkalım…

-   Sorgulayalım, düşünelim… Sonra bir başka “açı”ya yaklaşıp, o açıdan sorguladığımız meseleye bakalım; yeniden düşünelim ve yeniden sorgulayalım.

Ve böylece “sevgili” liderlerimizi diktatör olmaya –kendi ellerimizle- iteklememiş olalım.

Diktatörün var olabilmesindeki payımızı ve sorumluluğumuzu yeniden gözden geçirelim.

www.haksal.com.tr

@farukhaksal42

www.soruyusormak.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..