Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '15

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Dil düşünce bağlantısı

Dil düşünce bağlantısı
 

Eyüboğlu Koleji Edebiyat Sempozyumu, Türkçe konulu bildirimin yer aldığı kitap


 Toplumlar birtakım dış etkilerle değiştikçe, diller de kimi yönleriyle değişip gelişir. Bunu görmek için, ilke / az gelişmiş toplumlarla ileri toplumların dillerine bakmak yeterlidir.

Gerçekten dil değişmese, ilerleme olmazdı. Düşüncenin / bilimin değişmesi dilin de değişmesi demektir. Çünkü, “Düşüncelerin gelişmesi, yeni yeni düşüncelerin doğmasıyla kültür alanında da yükselmeler olmakta, ortaya çıkan yeni kavramlara bulunan karşılıklar, dilin sözvarlığını geliştirip değiştirmektedir.” (Dr . K . İmer)

Çağdaş dilbilimin görüşü budur. Peki, dillerin değişmeyen / hep aynı kalan yönleri yok mudur? Vardır. Dillerin değişmeyen yönleri, özyapılarını oluşturan dizgesel nitelikleri, başka bir deyişle, temel özellikleridir. Örneğin, sözcük yapısı bakımından Türkçe, eklemeli; Arapça, bükünlü bir dildir . Türkçede yapım ekleri, değişmeyen köklere getirilir: göz-lük, bil-gi ... gibi. Arapçada ise kökler, sözcük yapımı sırasında önemli değişmelere uğrar: şekil, teşkil, teşekkül, müteşekkil, eşkal, teşkilât, teşekkülât  gibi.

Dillerde, anlatımın ana çatısı (öğe sırası) da değişmez.

Kısacası, dilin bir değişmezlik ekseni, bir de değişebilirlik yönü vardır. Dilin değişmesinde  daha çok  onu işleyip geliştiren ozanlar / yazarlar ve bilginler etkili olur.

Bir dilbilimcinin dediği gibi, “Dünya, bireyin ruhunda bir sözlük gibidir; o onu anadiliyle okur.” (A.Dilaçar)  Bu nedenle, bireyin düşünme yeteneğinin gelişimi ile anadili arasında doğrudan bağlantı vardır. Başka bir deyişle, kişi, ancak anadilinin kendisine benimsettiği düşünme düzeni içinde verimli düşünebilir. Çünkü, kişi ancak kökleri bilinç altına varan anadili sözlerinin aydınlığında nesneleri, kavramları açık seçik görebilir; ancak bu ortamda duruluğa erebilir.

Bizim anadilimiz Türkçedir. Biz birey olarak da, ulus olarak da Türkçeyle onun kavramlarını belirtme, yargıları bildirme arasındaki bağı çok iyi kavramak ve bunu sözümüzde, yazımızda  yaşamak  durumundayız. Çünkü  açık seçik düşünmek, düşünceyi yaratıcı kılmak; kısaca dil içinde kendini var etmek buna bağlıdır. İsmet Zeki Eyüboğlu’nun dediği gibi: “ Bizim dil konusundaki başarısızlığımız, kavramlarla  dil arasındaki kopmaz bağı göz önünde tutmayışımızdan ileri geliyor. Dili, kavramlardan ayrı bir varlıkmış gibi düşünüyoruz. Dil bir yanda, kavram bir yanda kalıyor.”

Ferdinand De Sausure de “Dil kağıdın bir yüzü düşünce diğer yüzüdür.”diyor.

 

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..