Dil üstünde kaydırmaca...

Azerbaycan televizyon kanallarından birini izlemeye başlamıştım. Yabancı bir film var ekranda.

Rock Hudson esas oğlan.

Film, Azeri Lehçesiyle seslendirilmiş...

Güzel bayan, esas oğlana alkollü içki teklif ediyor...

R.Hudson :

''-Yoh...Heç...Heç almirem...Elhamdülillah oruçluyam bugün...''

Bir başka sahnede, polis, suçluya, ''konuşmama hakkının'' olduğunu bildiriyor :

''-Susmak istirsen sus !.. Bu senin öz işindir !..''
........

Esas oğlan, kızı lokantaya götürüyor ve yemek ısmarlıyor...

''-Sana sümüklü (Kemikli) et söyleyem mi? ''(Pirzola demek istiyor ) Kız nazlanıyor...

''-Çoh yirem... Hepinizin malumidir ... Selülit avratları dehşete düşirir!..''( Kilolarından ve selülitlerinden şikayetçi)

Esas oğlan :

''-Ben subayım (Bekarım ) Seni de çoh okşatirem (Beğeniyorum)...

Kız cevap vermez öylece düşünür dururken...

''-Ney ? Yine ney olmuştur ? ''

''-Heç... Heç bir şey yohtur... Sadece olarahtan.......''

''-Sadece olarah ney ?..''

''-Sadece olarah... (Epey duraklar) Seni sevirem...'' Esas oğlan çok sevinir...

Müzik başlar, kızı oyuna davet eder...

''-Bah... Muganniler... Özümüz için teganni eyliyir...'' (Sanatçılar bizim için söylüyor)

''-Haydi ''yılışak !..'' (Haydi oynayalım, dansedelim)
..........

TV'de diş macunu reklamı başlar...

''-Yeni yetmelerinizin, körpelerinizin dişlerini İpanayla didikleyin. (Fırçalayın)

Arkasından Eti bisküvilerinin reklamı...

''-Bir sormacam var balalar...'' (Çocuklar )

''-Haydi...Gaptır...Gaptırrr!..''

''-Çaya , gamıltıya gatar....Dimeli...Nedir ?..Nedir !..''

''-Miskimit denince ahla ...Tamam şindi gaptım !..''

''-Heman onun adı düşer...''

''-Eti...Eti...Eti...''
..........

Sevgili Azeri kardeşlerimiz de bizlerin, Türkiye Türkçesini kullanırken düştüğümüz komik durumlara gülerler mi acaba ?

Kimbilir ?..

Erzurumda, şehir merkezindeki bir yaya geçitinde, kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmekte olan çarşaflı, genç bir bayana trafik polisi müdahil olur ve seslenir...

''-Nereye bayan nereyeee ?..''

Genç bayan bir taraftan yürüyüşüne devam ederken öfkeyle cevap verir...

''-Sana ne?.. kaynanama gidirem !..''
.........

Erzurumda, belediye başkanlığı seçimleri için aday olan genç Cihangir, meydanda, halka nutuk atmaktadır...

Kalabalığı görüp merakla kürsünün dibine kadar gelen Gazi Nebile Hanım, dinlemeye başlar...

Başkan adayı Cihangir, heyecanla atıp tutmaktadır...

''-Ey ahali... Benim adım Cihangir... Ben yiğit adamımdır !..Şu karşıki tepenin ardından Ermeniler silahlarıyla, toplarıyla üzerimize saldırmaya başlamışlardı... Hemen çekmiştim silahımı... Ermenilere... Dan !..Dan...''

Nebile Hanım, o günlerin canlı şahidi olarak bu yalana fazla tahammül edemez ve Cihangir'in paçasından tutarak sallamaya başlar ; bir taraftan da bağırır...

''-Ülen üç kağıtçı Cihançir ne yalan atiiseenn !..Sen o zamanlar ananın garnında bilem değildiinn !..''

Cihangir, Nebile Hanım'ı görünce kızarır, bozarır; pişkinliğe vererek süklüm püklüm konuşur...

''-Nebile Halam ne kıziisen !...Ben nutuk atirem...Ne söylersem söylerem..Ben nutuk atiireemm !..''