Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '14

 
Kategori
TV Programları
 

Dila Hanım bitti Çalıkuşu direniyor…

Dila Hanım bitti Çalıkuşu direniyor…
 

Küçük bir çocuğa ceza verirsiniz ya sonra affedersiniz cezası kalkar Dila Hanım’da o hesap. Bir bitti, bir devam derken belki bu seferde kanal vazgeçer sezon sonunu görür diye beklerken gerçekten finali gördü.

Üç kez final kararından geri adım atan Show TV bu sefer kararından vazgeçmedi geçen hafta yayınlanan son bölümüyle ekranlara veda etti Dila Hanım.

Geçen sezon Star TV’de başlayıp bu yıl yine Star’da devam eden dizi bir anda transfer edilerek Show TV’ye geçmişti malumunuz. Geçtikten sonra da bir bitiriyorum, bir yola devam, bir iki hafta ara derken deyim yerindeyse Show TV’den çekmediği kalmadı dizinin.

Ama şöyle bir baktığımızda geçen yıldan bu yana çok büyük yatırımlarla görücüye çıkan işlerin değil finali görmek ilk üç bölümünde yayından kaldırıldığına tanıklık edince Dila Hanım iyi iş çıkardı diyebiliriz hatta deriz de.

İki yıldır ekranların tadı tuzu yokken ve bu kadar baskı altındayken, reyting denilen sistemin de gerçekten uzak olduğu düşünülünce Dila Hanım’ın bu kadar dayanmasına başka ne denir ki.

Tüm bunların yanında bir de bir kanal düşünün elinde cuma akşamlarında iyi sonuç veren bir işin üzerinde bitiririm sopasıyla dolaşıyor. Gelinde böyle bir baskı altında rahat çalışıp iyi üretin.  Çok kolay olmasa gerek.

Ama tüm bunlara rağmen Dila Hanım dayandı ve finalini de alnının akıyla sunarak izleyicisine veda etti.

Başta Erkan Petekkaya, Hatice Şendil olmak üzere Necip Memili, Hülya Darcan gibi isimlerin diziye kattıkları güçle de direndi ayakta kaldı buralara geldi.  Bana göre bu isimler yerine başka isimler olsaydı Dila Hanım’ın buralara kadar gelmesi çok zordu. Yani oyuncuların reytingi var mı yok mu sorusu soruluyor ya şimdilerde evet var bazı marka değerleri yüksek oyuncuların reytingleri var her zaman da olacaktır.

Genel anlamda önceliğim hikâye ve senaryodan yana olmuştur ve bunu da defalarca dile getirmişimdir. Ancak şu gerçekte var ki hikâyeyi seyirciye geçiren o karakterleri sevdiren oyuncular doğru seçilmezse ne yapılırsa yapılsın izleyiciye kabullendiremiyorsunuz işi. Bu yüzden Dila Hanım senaryo ayağında yetersiz olmasına rağmen oyuncuları sayesinde ayakta kaldığını gösteren dizilere iyi bir örnektir bence.

Tabii bir gerçekte yapımın tüm olumsuz koşullara rağmen dizisine sahip çıkmasıdır. Şöyle bir baktığımızda da Gold Yapım’ın Dila Hanım dışında da bu yıl iki yapımının da finalsiz kaldırılmadığını görüyoruz. Her ne kadar uzun soluklu olmasalar da.  Hazal Kaya’nın başrollerde yer aldığı AŞK ve Star TV’den Fox’a geçen Benim Hala Umudum Var dizileri. Yani izleyicisine finalsiz veda etmediler. Bu da yapımın izleyicisine verdiği önemdir bana göre. Birçok dizinin bir finali bile izleyicisine çok görerek kaldırıldığı bu mecrada bu durumu önemli buluyorum. Bunu Gold Yapım’ın sahibi Faruk Turgut’un dizi arenasındaki uzun yıllarına borçlu olduğunu düşünüyorum.

Ve yine Dila Hanım’a dönersek Huzur Sokağı gibi geçen sezonda başlayıp sonu ölümle bitecek olan iki diziden biriydi gerçek hikâyesini bilenler için Dila Hanım.

Huzur Sokağı dizisi gerçek hikâyeye sadık kalarak kadın kahramanın ölümüyle biterken Dila Hanım mutlu sonu seçti.

Açıkçası hikâyeye sadık kalmamasını çok da doğru bulmayanlardanım. Ama gördüğüm şu ki herkes bu durumdan memnun. Ortalık ayağa kalkmadı, kimseden tek kelime itiraz sesleri yükselmedi. Kastettiğim izleyici ayağı değil tabi ki köşe yazarları, eleştirmenler ve de hikâyenin efsane oyuncuları Kadir İnanır ve Türkan Şoray cephesi.

Ya bu duruma alıştık ya da gerçekten Dila Hanım’ın mutsuz sonla bitmesindense mutlu sonla bitmesi gerektiğine inandık. Sebep nedir bilinmez ancak Dila Hanım ekibi mutlu sona inanmış ve öyle bitirmiş. İzleyicisi de bu durumdan fazlaca memnun. Zaten izleyenler kanaldan yeterince çektiler bittiği için üzgünler bir de finalin mutsuzluğuyla üzmek istemediler.

Ayrıca duruma bakınca Huzur Sokağı’nın finalinin aldığı sonuçlar ile Dila Hanım’ın aldığı sonuçlarda Dila Hanım’ın daha çok izlendiğini görüyoruz. Huzur Sokağı’nın finaline izleyicinin ilgisizliği mutsuz sondan mı bilinmez ama Dila Hanım’ın finaline ilginin mutlu sondan olduğu kesin sanki.

E ne diyelim onlar erdi muradına biz çıkalım kerevitine. Artık yeni projelerde görmek üzere tüm ekibe yolları açık olsun diyelim.

Çalıkuşu'na gelirsek Dila Hanım’dan çok da farklı görmüyorum onların durumunu. Tek fark sanırım Dila Hanım izleyicisinin sesini duyan yapım ve kanal vardı her ne kadar sezon sonu sözü verilse de bu karara sadık kalınmasa da çok daha erken final yapılmamasına kulak verilmişti. Hem de birden çok kez.

Ancak Çalıkuşu fanlarının yaklaşık iki haftadır binleri geçen imzalarına ses verilmemesi kanalın her zamanki duyarsızlığına örnektir.

Üstelik reytingi iyiyken düşmesi için elinden geleni yapan yine kanalın kendisiyken.

Küçük Ağa dizisini getirip Çalıkuşu’yla aynı gün yayına sokarak diziyi daha baştan gözden çıkardığını göstermiştir. Oysa pazartesi günü Kanal D’nin en zayıf günü.  Tutan bir işin yamacına henüz ne olacağını bilmediğiniz bir işi getirip koymak Kurt Sayit’ten korktuğu için olmasa gerek. Zira Küçük Ağa’nın bu kadar izleneceğini kimse başından bilemezdi.  Pazartesiye koysaydı Çalıkuşu’nun ipini çekmemiş olurdu, pazartesiyi de kurtarmış olurdu.

Sonra Küçük Ağa dizisi salıyı ele geçirince kurtlar sofrasına atmaktan çekinmemiş getirip perşembe yayına sokmuştur. Önce saati sonra günüyle oynamıştır. Şimdilerde cumartesi gece yarısında yayınlıyor finale giden yolda.

Üstelik Çalıkuşu’nun bir Anadolu kahramanı olduğunu da es geçerek. Hiç Anadolu’ya ulaşmayan bir Çalıkuşu. Neymiş efendim hangi çağda yaşıyormuşuz, neymiş efendim şu bu.

Pardon da beyler o karanlıklar hala ülkenin başında. Üstelik dün öğretmenlik mesleği saygınken bugün öğretmenlik mesleğinin yerini eğitim personeli ibaresi alıyor. Yani adları bile tarihe karışmak üzereyken çağdan bahsetmek.  Buradan bakınca çağı tersten atladığımızı görüyorum ben.

Ve düşünüyorum Çalıkuşu’nun asıl hikâyesinin bu kadar zaman işlenmemesi ve de işlenmeden bitirilmesinin nedeni bir korku mu?

Çalıkuşlarından dün nasıl korkuluyorsa bugün de korkuluyor. Ve belki de bu yüzden Anadolusuz bir Çalıkuşu’yla bitiyor. Yoksa neden reytingi iyi olan bir dizinin bile bile reytingleri kötü olsun diye uğraşılsın.

Korku.

Evet dizinin baştan beri doğru işlenmediğini düşünüyorum, kızgınım, bizim Çalıkuşumuz bu değil diyorum ama sezon sonunu görmeden ve Anadolu hikayesi işlenmeden bitirilmesini de doğru bulmuyorum.

Ha bir de finalde laf olsun diye Feride’yi Anadolu’ya gönderdik e ne yapalım bitti denilmesini.

Hele hele izleyici tepkilerine bu kadar kulak tıkanmasını hiç doğru bulmuyorum. Kanalın elinde neredeyse komediden başka bir şey kalmadı. Belki onlardan iyi sonuç alıyor ama artık dram adına kanal ne yapsa boş çünkü izleyici çoktan yüzünü kanala çevirdi. Vicdan izleyicisinden sonra Çalıkuşu izleyicisi de kanalın işlerini izlemeyerek tepki vereceklerini söylüyor.

Bugün kanalın işini izlemeyeceklerdir yarın reklam verenleri boykot ederlerse hiç şaşırmayın. Ne zamanki reklam verenlerin canı sıkılırsa işte o zaman kanallar izleyiciye kulak verirler. İşte bizim en büyük eksiğimiz şimdilik bu. Reklam verenlerin dikkatini çekmeyi bilmememiz, reklam verenlere tepki koymamız gerektiğini öğrendiğimiz gün ve de arkasında durduğumuz gün işler izleyiciden yana dönecektir.

Bir gün Pepsi içmiyorum diyen bir izleyici bir gün x şampuanını almıyorum diyen bir izleyici varlığı oluştuğunda belki o zaman 13.536 imza toplanmış Çalıkuşu fanlarına kulak tıkamayan reklam verenler kanalları durdurabilir.

Yoksa 13.536 imza toplayan Çalıkuşlarından reklam verenlerin haberi yok mu?

oyatekin@gmail.com                                         

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35

OYA TEKİN / MEDYABEY.COM

Oya Tekin/ Engelliler Haber ve Bilgi Portatalı Yaşadıkça.com köşe yazarı

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..