Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Şubat '07

 
Kategori
Haber
 

Dilber de öldü!

Dilber de öldü!
 

Töre adına sürdürülen katliamların ardı arkası kesilmiyor. Henüz birinin yitip gitmesinin acısını içimizden atamamışken başka bir gencecik yaşamın hiç acımadan karanlığa gömülüşüne tanık oluyoruz hep birlikte.

En güzel, en yaşanılası yıllarında cehennemi bir yaşamın içine hapsedilen kızlarımız onlar: Okul sıralarında eğitim almaları gereken yaşlarda töre ve başlık parası uğruna sevmedikleri, istemedikleri hatta belki de daha evvel yüzlerini bile görmedikleri yabancı erkeklerle evlendiriliyorlar. Bu durum bile yeteri kadar acı vericiyken, başka ellerle yönetilen yaşamları akrabalarının, kocalarının ya da kendi ailelerinden birinin silahlarından çıkan kurşunlarla son buluyor. O utanılası gidişin ardından bir gazete sayfasına basılmış soluk bir fotoğraf kalıyor hiç yaşamamış gibi ölen kızlarımızdan geriye. Birkaç gün, belki bir kaç hafta televizyon ekranlarında neredeyse hiç başlamadan biten yaşamlarına dizilen ağıtları izliyoruz. Gözlerimiz nemleniyor hatta belki de kendimizi tutamayıp ağlıyoruz. Ancak yaşam ilerleyişini durdurmuyor, her zaman ki gibi akmaya devam ediyor. Bizde o akışın seyrine kapılıp sonunda unutuyoruz töre denilen vahşet yasasının gereğince katledilen yaşamları. Derken vahşet yasasının kurbanı olan başka yaşamların öyküsü çıkıyor karşımıza ve yeter artık diye avazımız çıktığı kadar bağırmak istiyoruz boşluğa doğru.

Bugün gazetelerde yeni bir ölüm haberi vardı. Öncekilerin acısını daha yüreğimden söküp atamamışken taptaze bir ölümün acısıyla irkildim yeniden. Bu sefer sokak ortasında işlenmiş bir cinayetle karşı karşıya değiliz: Henüz 17 yaşındaki Dilber; 18. Ocak. 2007 günü odasında sağ şakağından vurulmuş olarak bulunuyor ve intihar ettiği söyleniyor. Ancak beş ay önce kızlarını imam nikahıyla evlendiren Dilber’in ailesi, kızlarının intihar etmediğini, öldürüldüğünü belirterek savcılığa şikayette bulunuyor. Dilber’in aslında bir cinayete kurban gittiğini düşünmelerinin en önemli nedeni de; solak olan kızlarının sağ şakağından vurularak ölmüş olması. Solak bir insanın kendisini nasıl sağ şakağından vurabileceği konusu gerçekten oldukça şüpheli. Yapılan otopside de ölüme neden olan kurşunun yakın değil uzak mesafeden sıkıldığı belirlenmiş. Hayatını yaşayamadan mezara girmek zorunda kalan bu kızımıza yapılan otopside bir bulguya daha ulaşılıyor: O da Dilber’in anatomik bakire oluşu; yani kızlık zarı ancak doğum esnasında yırtılabilecek kadar esnek. Bu bulgu, Dilber’in neden öldürülmüş olabileceği konusuna da bir açıklık getiriyor. Çok klasikleşmiş olan ve cehaletin türlü kötülüğün anası olduğunu ifade eden bir düşünce vardır. Bu düşünce biçiminin ne kadar doğru olduğunu bizzat yaşayarak ve görerek öğreniyoruz. Biz öğreniyoruz öğrenmesine ama bu masum insanların acımasızca katledilmesine ne yazık ki engel olamıyor. İnsanın ciddi anlamda isyan edesi geliyor. Ancak isyan etmekten de öte birşeyler yapmak gerekiyor. Artık gencecik insanlarımızın kör bir cehaletin ve töre denilen vahşet yasasının kurbanı olmalarını engelleyecek önlemlerin alınması gerekli. Bunun için yetkili kurumlar ve sivil toplum kuruluşları kadar biz sıradan vatandaşlarında elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Hiç olmazsa artık yeni Dilberlerin ölmemesi için onların sesini duyurmamız ve töre cinayeti konusunu gündem de tutmamız, bu sorunun tamamiyle olmasa da kısmen çözülmesinde yararlı olabilir.

Beceriksizce intihar süsü verilmiş cinayetlerin yürek burkan öyküsünü izlemek ve hiç başlamadan biten yaşamların arkasından ağıt yakmak istemiyorum artık. Yeter!..

Blog Resim: www.hurriyet.com.tr/gundem/5932829.asp? top=1

 
Toplam blog
: 130
: 5076
Kayıt tarihi
: 08.08.06
 
 

Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi bölümü mezunuyum. Şu anda Marmara Üniversitesi ..