Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

Dilek Özçelik ve Türk halkı...

Dilek Özçelik ve Türk halkı...
 

 Lenf kanseri olan Trakya Üniversitesi , İngilizce Bölümünün İkinci Sınıf öğrencisi 23 yaşındaki Dilek Özçelik; bir anda kendisini bu ülkede yardımsız; kimsesiz; ilaçsız ve arkasız buldu…Kemoterapi olacaktı ama, gerekli ilaç nerede?

O güzel cesaretiyle o sırada Edirne’yi ziyaret eden İmar Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın önünü kesti ve çok kısa bir zamanda durumunu anlatmak istedi. Ve Bakan Bayraktar kıza acıyarak eline üç-beş lira sıkıştırıverdi. Kızcağız dondu kaldı. Binadan çıkınca Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın ilaç alabilmesi için yardım amaçlı verdiği parayı, dilenci olmadığını belirterek iade eden Dilek kendisinin ilaca ihtiyacı olduğunu, ilacı temin edemediğini söyledi ve hıçkırıklara garkoldu.(14.4.13)

Bakan da şaşırdı kaldı ve herkes de. Kimse o anda ne yapacağını bilemedi.

Ve iş basına aksedince; durumu kurtarmak için AKP kurmayları, hemen harekete geçtiler ve kamuoyunu tatmin etmek için karara vardılar. Buna göre:

“Sosyal Güvenlik Kurumu, Özçelik ve benzeri hastaların kullandığı (Blemisin) adlı ilacın Türkiye’deki eşdeğerine provizyon verdi. Hastalar bu ilacı artık eczanelerden temin edebilecekler.”(akşam.com.tr)

Dilek, Sağlık Bakanlığının aracılığıyla Trakya Üniversitesi hastanesine yatırıldı. Yarın,  Sağlık Bakanı  Mehmet Müezzinoğlu Dilek Özçelik’i ziyaret edecek.

İşte, Dilek Özçelik, bu ülkede bir deryada bir damladır.

Kendisi bir bakanın yolunu kesmeseydi, ağlayıp derdini anlatmaya çalışmasaydı; yüzüne kim bakardı… Şimdiye kadar kimbilir kaç kapı , ilaç almak için yalvarmalarına aldırmamış, ve onu kapı dışarı etmiştiler.

Bu dünyada nice Dilek Özçelikler var. Ve Türkiye böyle yataksız, ilaçsız, arkasız… Allahtan başka kimsesi olmayan kaç tane insanla dolu.

Hastaneler ağzına kadar hastayla dolu. Şöyle yalap şap bir muayeneyle hemen sepetleniyorlar.

Daha ciddi muayeneler. Daha ciddi hastaneler hep paralı… Artık sağlam bir emekliliğinin olması bile işe yaramıyor. Artık herkes , Özel Emeklilik fonlarına girmek için özendiriliyor ve itiliyor. Çünkü Devletin yardımı işte o kadar…

Devlet, insanı yarı yolda bırakıveriyor. İnsanlar, yalvarmasalar, yakarmasalar haklarını bile alamıyorlar.

Bu olguda, gazetelerin; bütün kamuoyunun Dilek’ten yana olması; bakanları şaşırtmış ve hemen durumla ilgilenmek gereğini duymuşlardır.

Yoksa nerede insan, nerede devlet ve nerede Sağlık ve Merhamet kurumları…

Durumun ciddiyetinden kurtulmak için , insanların ellerine üç beş kuruş sıkıştırıveriyoruz. Bir de , “Daha ne istiyorsun?”  der gibi suratına bakıyoruz.

Dilek Özçelik, ilaç bekliyor; kendisine bakacak insanlar bekliyor. İnsanına sahip çıkacak sağlam bir devlet bekliyor.

Bunu bulamayanca da dizlerini dövüp ağlıyor. Ne yapsın … Bu çaresizlik… Bu bırakılmışlık…

Yalnız Dilek Özçelik mi öyle… Onun gibi yüzlerce, binlerce insan var. Hastane kapılarında Doktor bekliyor, yatak bekliyor; MR çektirme günü bekliyor… Ve hastaneye yatma sırası bekliyor.

Diğer yandan , o Profesörleri, Doçentleri filan bulabilmek, görebilmek çok mümkün değil. Şimdi o meseleyi  çözümlemek için bir sürü denklemler geliştiriyorlar. O Profesörler nazlı…
Diyelim, o profesörlere yüzbinler verdiniz meseleyi kısmen çözümlediniz. Peki aynı üniversitenin  diğer hocalarına ayıp olmayacak mı?  Hani eşitlik vardı memlekette?

Yani işler çok  karışık . Ağlamayana meme de yok, ilaç da yok. Onun için bu acıklı şarkılar; onun için genç yaşta ölüp giden insanlar…

Dilek Özçelik iyi ki ağlamış ; gözyaşı dökmüş, ilacını alabilmiş… Fakat ağlayamayan, gözyaşı dökemeyen, yalvaramayan ve evine ölmeye giden o kadar çok insan var ki?

Belki de insanlarımızı bir  tek toprak paklar. Çünkü devlet onlara kolay kolay yetişemiyor. O kadar çoğaldık ki, daha da çoğalacağız… Buna ne hastane yeter, ne de doktor.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..