Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '18

 
Kategori
Edebiyat
 

Dilenci Avuntusu

Dilenci Avuntusu
 

40 Yıl Sonra


 Tamı tamına 40 yıl sonra çok uzak diyarlardan yazıyorum sana. Şehrin göbeğinde, 12. Caddenin üzerinde bulunan ulu çınarın altındaki yeşil bankta,  saat 13:05 te söylediğin son sözlerini hiç unutmadım. Ama hiç sevinme unutmamış diye. Hafızam kuvvetli hepsi bu...

Sana dair hiç bir şey kalmadı bende. Gençlik de çocukluk de ne dersen de. Bence de öyle. Zaten bedenen, ruhen nasıl değiştim bir bilsen... Senden sonra önce belime uzanan o çok sevdiğin lüleler gitti. Oh be dünya varmış nasıl rahatladım.

Artık yağmurla da hiç aram  yok. Bulutların ağlayası gelmiş der sevinçten havalara uçardık ya çocuklukmuş. Şimdilerde güneşe göz kırpıyorum ben içim açılıyor. Burnumun ucunun ıslandığını görene aşk olsun. Müzik te dinlemedim o günden sonra desem yeridir. Ruhu dinlendirdiği bir gerçek o ayrı da ben tat almıyorum. Senin hatırına dinliyormuşum e hatrın da kalmadığına göre tüm bağlarımız koptu müzikle. “Viens Dans Ma Vie” miydi ıslık versiyonuydu hani, pek severdin. Ben de sevdiğimi zannetmişim sonraları bir iki kez dinledim de hiç tarzım değilmiş meğer.

Kitaplara sığındım ben. En güzeli en mutlu edeni keşfettim. Biliyor musun? Çiçekleri de çıkardım hayatımdan. Amma vaktimi alıyormuş konuşmayınca da küsüveriyorlar ya ben de onlara küstüm ne ortancalar kaldı ne begonyalar... Örgü örmeyi de bıraktım gözlerime yazık mı edeyim eskisi gibi. Aman aman kim seviyorsa o örsün.

Ha unutmadan takımın yenilince de beni bir gülme alıyor zaten renklerini de oldum olası sevememiştim. Artık yıllardır rakip takımın taraftarıyım ben. Konudan konuya atladım yine. Deniz kenarları da bir baydı o yosun kokusunu deli gibi içimize çekerdik ya öyle bıkmışım öyle bıkmışım uzak diyarların dik yamaçları pakladı beni çamların içinde keyfim pek yerinde. Deniz meniz göresim yok benden uzak olsun mümkünse.

Söylemeden edemeyeceğim hayatımdan çıkardığım tavşan kanı çayın var bir de. Hep çay da çay diye tuttururdun ya hala sevemedim varsa yoksa kahve. Bende durumlar böyle...

Nezaketen de olsa e sen nasılsın demeyi çok isterdim de içimden gelmiyor be. Kusuruma bakma açık sözlülüğüm her zamanki gibi üzerimde. Peki neydi sana yazdıran dersen geçenlerde dost meclisinden ilk kez duydum çok pişman olmuşsun gittiğimde. Söylenene göre hala da öyle. Gel gör ki o köprünün altından çok sular geçti o günden bu güne. Herkes yalnızsa da bence en güzeli böyle...

Aslına bakarsan tüm söylediklerim dilenci avuntusu da boşver yine de. Gerçeği öğrenmek istersen; neyse gurur ağır bastı öyle işte... Sende sağlıcakla kal bende haydi selametle...

 

SİBEL YILMAZ

 
Toplam blog
: 145
: 716
Kayıt tarihi
: 22.02.18
 
 

1978 Bursa doğumlu. Kelimelerin Dansı ve Kırmızı Vosvos kitaplarının yazanı. Eşi ve kızları olmaz..