Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dilenci vapuru

Dilenci vapuru
 

http://kendimdenbiktim.deviantart.com/art/Istanbul-Vapuru-87616562


iri, parlak ve kara gözleriniz...

soğuk ve karanlık suyun üzerinde
vurulmayı bekleyen balonların
tedirginliğini taşıyor.

ben ise sadece
izlemekle yetiniyorum sizi

***

Umut Sarıkaya'nın karikatürünü gördüm de hatırladım. Lisede kolkola gezeni, hızlı yürüyen maksadı anlaşılamamış kızlar vardı. Gerçekten de vardı. Bizim okulda da iki tane kız vardı, isimlerini bilmiyorduk. Biz onların adını "uyuz kızlar" koymuştuk. Sanki onlardan bir kaç tane vardı. Kantinden çıkarken karşılaşıyoruz mesela, sınıfa girerken de bizim sınıftan çıkıyorlar... Yani inanılır gibi değil, okulda bizim bilmediğimiz gizli bölmeler var sanırdık.

Sonra bir gün bizim sınıftan bir kız geldi bana dedi ki meğer o kızlardan birisi bana aşıkmış. Hayatta bana aşık olan da tek kişidir bu arada. "Altın osuruk" kupası vermek gerekir ona. Eeee, dedim. Banane. Yani heyecan verici de gelmemişti bu olay. Beni beğenen birisini beğenmeme imkan yok netice itibarıyle... Sonra arkadaşım kızın bana yazdığı mektubu verdi. Daha doğrusu günlüğünden bir parça. Bana yazmamış da yani, bana ithafen yazmış.

Çok pisikopat şeyler okuduğumu hatırlıyorum. Evde bir koltuğu varmış, o koltuk benim koltuğummuş falan... Gece kalkıp koltuğa bakıyormuş, koltuk bozulmuşsa bu durum benim gecenin bir vakti gelip oraya oturduğum anlamına falan geliyormuş. Hayalgücüne bak. Allah yardımcısı olsundu...

***

Gitarı kılıftan çıkarmak, tellerini silmek gitarın...
Akordunu yapmak, yaparken kulak kesilmek...
Tellerine vurmak bir kere, vurup da ahengi dinlemek...
İçinden gelen bir şarkıyı söylemek bir de,
sesin ne kadar kötü olursa olsun...

***

Tutturdu gel bize gidelim atari oynayalım diye. Allam yarabbim, var benim evimde aterim. Seninkisi gibi disk dreiver ı yoksa da kasetle masetle idare ediyorum. Hem senden de hazetmiyorum belki? "Ya hadi gel oyanayalim, hiç gelmiyorsun falan" diyor. Mahalledeki herkeste seviyor Erhan'ı, bir ben sevmiyorum. Şişko diye mi, özel okula gidiyor diye mi, en güzel bisiklet (pejo) onun diye mi bilmiyorum. Yani kıskançlık kaynaklı mı, sadece kafa bulmama durumumu söz konusu, ayırt edemiyorum. Bir keresinde karşı takımın kalesindeydi. Dişlerine de yeni tel taktırmıştı. Bir abandım topa, zbank! diye ağzına denk geldi. Böyle dudakları falan patlamıştı, çok tiskinmiştim lan, vallahi.

Sonra işte o gün hala ısrar ediyor gel bize gidelim atari oynayalım falan diye. "Bir kere ona atari değil Commodore 64 derler" demek istiyorum. Sebepsiz yere nefret ediyorum ondan, o ise beni sebepsiz yere seviyor gibi görünüyor. Artık dayanamadım, gittim bir gün evlerine. Abi çok güzel araba yarışı var dedi, taktı yarışı. dandik coyistiği bana verince jeton düştü.

Ben onu her yerde madara ederdim. Daha hızlı koşardım, daha iyi iyi top oynardım, bisiklete daha iyi binerdim, hatta kaykaydan düşüp kolumu bile kırmıştım. Ne fiyakalaydım alçılı kolla gezerken. Hatta Özlem üzerine ismini yazıp bir de çiçek resmi yapmıştı.

İşte bu dombili beni geçmek için çağırıyordu evine demek ki. Yarış tam başlamak üzereyken annesi eve geldi. Doğrudan çocuğun odasına girdi ve beni görünce "aaa oğlum, yemek vakti geldi hadi herkes evnine" deyip beni düpedüz kovdu.

Ulan dünbükler, ne embesil, k.ç suratlı aileydiniz lan siz. İnşallah denk gelirde okursunuz. Bin kere ısrar etti herif evlerine gideyim diye, gider gitmezdi annesi kovdu lan, vallahi de.

Tabi şişko da beni hiçbir şey de geçememiş oldu hayatı boyunca.

***

Ayın bir derdi var, hiç çıkmıyor.
Eski arkadaşlarımın başka arkadaşları var artık.
Benden sonra çok torunu oldu anneannemin.
Sevgilimin eski sevgilisi olmak üzereyim,
benden öncekinin mezarına girmek üzereyim.
Kaçınılmaz bir şekilde babama benzemekteyim.
Kuyruğuma tenekeler bağlanmış, ağlamak üzereyim.

"Gençler! Buralarda nerede içebilirim?"

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=81362
(insanları sevmeyen adam)

***

K :Ümitsizim
S: Hayır değilsin
K: Ama sen benim ümitsiz olup olmadığımı bilemezsin
S: Bence ayağa kalkmak için çok sebebin var...
K: Ha ama o dediğin başka bir şey...
S: Nasıl yani?
K: Sen ümitsiz vakka olmadığımı söylüyorsun
S: Evet, değilsin. Sen onu demiyor musun?
K: Ben Ümitsizim, ümidim yok diyorum... Gerçi aynı zamanda da ümitsiz vakka olduğumu da düşünüyorum.
S: Kafam karıştı benim.
K: Yani hem ümitsizim, hem ümitsiz vakkayım... Bu en kötüsü...
S: Bence sadece hıyarın tekisin...
K: Buna da varım. Ama sadece hıyar değilim. Hepsinin üstüne bir de hıyarım. Nasıl ?
S: S.ktir...

***

Yazdığını sanan adamın kendi dünyası var, o bir kral orada.
Kral da değil, tanrı-kral.
Tapınaklarını inşa etmiş
hayali müritler ve bir tebaa bile bulmuş kendine.

Yazdığını sanan adam her sabah kalkıyor.
Çişini yaptıktan sonra çıplak ayakları ile tahtına doğru yürüyor
Arada yolunun üstüne yerleştirdığı
pireyi deve yapan aynalara bakıyor.
Donunu indirip pipisine de bakıyor o aynada.
Tahtına kurulup "BENNNNNNNN" diyor.
Sonra kulak kabartıp ekoyu dinliyor. (ennnn ennn enn)
Bir daha haykırıyor BENNNNN diye
(ennnn, ennn, enn)
Senede ellibin tane kitap okuyarak bugünlere geldimmmm
(mmmm, mmm, mm)
Hiç biriniz beni anlamıyorsunuz, zavallı cahillerrrr
(rrrr, rrr, rr)

Tebaasını bilmem, ama sarayın dışına sesi şu şekilde geliyordu;

dıgıl dıgıl bufff
(fff,ff)
DIGIL MIGIL MIN AFNİF !!
(fff, ff)


K.

not; bir de şu var... arkadaş dediğin sırtında bir çanta morfinle dolaşıp her ihtiyaç duyduğunda gelip seni sakinleştirmemeli. yani bu da lazım ara sıra ama esas misyon bu olmamalı.

not2; facebook daki dilenci vapuru gurubuna katılan her yüzüncü kişiye bir adet çeyrek altın hediye ediyorum. (hiç bir dediğime inanmayın) http://www.facebook.com/group.php?gid=6486161546

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..