Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '08

 
Kategori
Öykü
 

Dilenci Vapuru

Dilenci Vapuru
 

baruter


Beyaz tayt, beyaz badi, platin saçlar... Yaşlanmış bir ten, aşırıya kaçmış makyaj ve arkada bebek bezi varmışcasına pörtlemiş popo. Böyle giyinmek için çok geç. Zaman kastımız ise saat değil, takvim. Üstelik birden çok takvim eskimiş bu şekilde giyinip dikkat çekebilmek için. Gel de anlat. Gel de ikna et. Mümkün değil. Evden çıkmadan önce aynaya bakmamış gibi. Bakmıştı oysa. Bakıp da beğenmişti kendisini. Üç adım sonra yanından geçip gitmiş ve onu sonsuza dek unutmuş olacağım. En azından öyle sanıyorum. Dar kaldırımda yüzü yola dönük olarak duruyordu. Ben yaklaşırken arkaya doğru yarım adım attı. Geçecek yer daha da darlaşmıştı. Bir adım daha geri gelirken uzun ve hızlı şekilde bir adım attım ve gövdemi yan döndürüp ona dokunmadan geçmeyi başardım. Tam da geçerken evet, tam da ona sürtünmek üzereyken istediğinin bu olduğunu fark ettim. Hayat kadınıydı. Dokunmak istemişti ki. Peyniri tattıran pazarcılar gibi. Arkamdan takip etmeye başladı. "Delikanlı, baksana buraya" dedi. Sesi sigaradan çatlamıştı. Hızlandım.

Hızlandı. "Gel emzireyim seni bir güzel" dedi. Daha çok hızlandım. Ticari bir kaygı değildi, başka bir şey vardı. Tiksindiğimi hisetti. Meseleyi kişiselleştirdi. "Gel çok paranı almam" dedi. Kaçmak da ağrıma gitti. Biraz yavaşladım. İstiyorum sandı. O daha da hızlandı. Yanımda bitti. Yüzümü ekşitip yürümeye devam ettim. O sırada karşı yönden biten birisi koluma girip "çekinecek bir şey yok delikanlı" dedi. Pezevengiydi. Ya tamam da ne alakası vardı. Burnumun dibine girip "Çekinecek bir şey yok aslanım" dedi. Ağzı sigara kokuyordu.

***

Ağzı sigara kokuyordu. Mümkün olduğunca ondan uzak oturmaya çalışıyordum. Annem arada çay getiriyordu. Kim dersen matematik öğretmenimdi. Annem kek koyuyordu tabağa, bazen bir kurabiye. Dersin en güzel kısmıydı. Küçük bir ara oluyordu. Çayıma bir sürü şeker koyuyordum. "Oğlum çok koydun" diyordu. "Zihnnim açılsın diye" diyordum. Artık nereden duyduysam... Elmalı çörek oluyordu bazen. Yavaş yavaş yiyordum çünkü o ara hiç bitmesin istiyordum. Elektrik süpergesi gibi yutuyordu tabaktakileri. Görsen fındık kadar adamdı. İlkokul beşe gelen gürbüz erkek onun boyuna gelirdi. Ama feci tırsardık ondan. Cüssesi ile alakasız yer, cüssesi ile alakasız çakardı tokatı. Ama bana çakamazdı. Bastırmıştık parayı çünkü, özel hocam olmuştu. Okulda o kadar sert olan adamın derste kedi gibi kalmasını severdim. Sonraki yıllarda parayı ne kadar seveceğimi de keşfedecektim. Dersin sıkıldığım yerinde kelemi yere atardım, sanki kalem düşmüş gibi. Susup bakardı yüzüme. Sonra kalme gitti ders bitti mi derdi. Eşek gibi sırıtırdım, o da maymun gibi gülerdi. Bilirdim, içinden bana ne küfürler ederdi. Görmüştüm çünkü bundan çok daha azı içim adaşım kerem’i nasıl tokatlamıştı. Top gibi sekmişti yerde kerem, top gibi sekmişti.

***

Top sekip arabanın önüne çıktı, arkadaş da topu patlatmasın diye direksiyonu kırınca bahçe duvarına çarptık arabayı. Tabi kemer falan yok, ben kafamı konsole verdim. Ona bir şey olmadı. Bereket versin ki hızlı gitmiyorduk. Arabanın tamponu biraz göçmüş ve farı kırılmışt. Yaş onbeş-onaltı falan. Arkadaşım inip kırık parçaları topladı. Neden topluyon oğlum, dedim. Sen karışma dedi. Arabayı kaçırmıştık kapıdan, bu kaza bizi eleverecekti. Eve döndüğümüzde arabayı park etti ve topladığı far kırıklarını farın önüne yere doğru serpiştirdi. Araba burada dururken birisi geldi çarptı hesabı. Ne şeytani bir zeka. Yırttık gerçekten. Ama çarkadaşım bir kaç gün sonra başka ve daha fena şekilde yakayı ele verdi. 12 yaşındaki kardeşine direksiyon kursu verirken, o gün çarptığımız bahçe duvarının orada arabayı istop ettiriyor ufaklık. Tekrar kaldırayım derken çok gaz veriyor, araba bir şahlanıyor bu sefer aynı duvarı yıkıp da bahçeye dalıyorlar. Ev sahipleri fırlayana dek benim arkadaş kardeşini olay mahallinde kaderine terk edip kaçıyor. Akşam babası ufaklığı karakoldan alıyor. Dayaktan korkan arkadaşım iki gün boyunca sokakta hayalet gibi yaşadıktan sonra kaderine razı eve dönüyor.

Sonrası kıyamet...

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..