Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dilenci vapuru

"Fantastik adalar bulma niyetiyle kendime bir gemi yaptım. Çok süper bir gemi değildi, ama gidiyordu. Rotasından şaşabiliyor ama tam olarak kaybolmuyordu. Kıyıdan uzaklaştım. Nadiren rüzgar oldu, genellikle kürek çektim. Yolda başka şaşkın kaptanlar da gördüm. Nereye gittiklerini bilmiyorlardı. Bulmak istedikleri yerlerden bahsediyorlardı. Aslında böyle bir yer olup olmadığından bihaberlerdi. Belki de sadece geldikleri yerde kalmak istemiyorlardı. "Orada daha fazla duramazdım" dedi birisi. Sonra farkettim ki ne ben ne de şaşkın kaptanların hiç birisi, bir yere gitmeye, bir yer bulmaya çalışmıyorduk. Sadece kaçıyorduk. Sobadan yanmış eli bilinçsizce çeken çocuk gibi, kopabildiğimizce kopmaya çalışıyorduk. İşte bunu fark ettiğim gün yelkeni söktüm ve onunla kendime güvertede bir hamak yaptım. Küreklerimi sisli bir gecede üzerime yapışan rutubetten kurtulmak için yaktım. Şimdi kendimi akıntıya bıraktım. Okyanusun sonunda devasa bir şelaleden uzay boşluğuna akan dehşet bir nehir olduğunu hayal ediyorum. Oradan düşeceğim günü bekliyorum. Mahsenim kırmızı şarap dolu, inanki hiç sıkılmıyorum."

***

Rüyamda yıldırımlar, kötü uzaylıların gemilerinden gönderdiği yıkıcı ışınlar gibiydi. Yıldırımın çarptığı bina paramparça oluyordu. Yağmur da vardı. Görmedim hatırlamıyorum ama böyle bir gecede ay olmaz, hiç sanmıyorum. Çamlıca sırtındaydım. Bir yıldırım düşüyor, bir bina gidiyordu. Açıktaydım. Kalabalık bir mekanda çırılçıplak kalmışım gibi bir çaresizlik hissi hakim oldu. "Yıldırımlı havalarda ağaç altına girilmez" dendiğini hatırlıyorum. Yıl belirsiz, mekan ilkokuldu. Rüyamda ağaç altına koştum. "Olmaz ama oraya girilmez" dedi içimden bir ses. Bu ses annemdi, babamdı ve onlarca öğretmenimin her birisiydi. Böyle bir zamanda ağaç altına girilmez, kabul. Ama bu kadar kokutucu bir gecede, insan kendisini ölüme götüreceğini bilse de, yalnız olmaktansa kıytırık bir ağacın altına sığınmayı, yıldırımı onunla koyun koyuna baklemeyi tercih ediyor.

Etmiyor de, paraya boğacağım seni. Zengin edeceğim.

***

Kendisiyle yoğun bir tartışma halinde olan deli kadın bana doğru yaklaşıyordu. Aynı anda onlarca mimik beliriyordu yüzünde. Sanki zihninde bir tbmm dolusu insan oturmuş, hep bir ağızdan konuşuyorlar gibiydi. Tüm mimikler, onlarca, yüzlerce kişinin ruh hali tek surata hızlı geçişler şeklinde yansıyodu. Eteğenin yırtmacı yırtlımış, ortaya çıkan derin yırtmaç donunu görünür kılıyordu. Bacakları cillop gibiydi, hiç kıl yoktu. Karşımdam durdu bir an. Bana bakıyor gibi hisettim. Gözlerinden yüzlerce göz geçip gitti, sanırım beni hiç görmedi. Yanından geçip giderken yere çömelip işemeye başladı. Mecliste tuvalet molası verilmiş olmalıydı.

***

Şişeden çıkan kağıdı okuduğunda güldü. Okyanusun nehir olup dünyanın sonunda bir yerlerden uzay boşluğuna aktığını gözünün önüne getirdi. Devasa balinalar, dizi dizi yunuslar, deli dolu foklar, büyük çığlıklarla ile uzay boşluğuna akıyorlardı. Oldukça ürkütücü geldi. Sonra o hamakta kendisinin olduğunu düşündü. Neden olmasındı, mademki mahsen şarap doluydu...

K

not: "popon"
 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..