Dilenci vapuru

İş yerinde feci sıkıldığım bir anda, radyoda da hiç güzel şarkılar çalmazken, içimde yazacak tek bir kelime kalmamışken, aralık penceremden içeri giren martı çığlıkları beni hayretlere düşürdü. 7 aydır Gebze'deyim ilk defa martı sesi duydum. Kendimi çok mutlu hisettim. Kadıköy'deymişim gibi geldi. Olmadığımı bilsem de güzel geldi. Bir kaç kelime yazasım geldi. Ve hatta vapuru bugün de kaldırasım, şöyle küçük bir tur atasım geldi.

***

Eğer bir şarkı olsaydım, fonda çalmayı reddederdim. Ben çalarken her şey fonda kalsın, kulaklarda şarabın damakta bıraktığı buruk tadı bırakayım isterdim. (narsizme giriş, ders :1, örnek :1)

***

Kadıköy'de Kadife Sokakta çok sevdiğim bir kafe var. Yediğim en güzel tiramisuyu orada yapıyorlar. Bir yetmiyor, iki istiyorum. Orada yıllardır çalışan bir garson kız var. Böyle çok gür, beline kadar dalgalı saçları var. Çatık kaşları ve ciddi bir yüzü var. Bir orduyu doyuracak kadar süt verecek gibi bereketli duran memeleri var. Ona her baktığımda bir bebeğimiz olsun istiyorum. Olmaz biliyorum. Bari en azından dizlerimin ucuna otursun, bana tiramisuyu kaşık kaşık yedirsin, yedirsin istiyorum.

***

Bırak beni
boğulayım
metaforlar
denizinde

***

Yaklaşık 6 aydır taslaklarda tuttuğum bir blog var. Adı "çapkıncıklar". Benim ve iki arkadaşımızın Antalya'da çapkınlık yapmak isterken içine düştüğümüz rezillikleri anlatmıştım. Ama bu DV'de o kadar şey anlattım, bunu anlatmaya varmıyor dilim. Ayıp bir şey yok ama feci utanıyorum.

Dün 1 saat falan stand-up izledikten sonra açtım kameramı ve anlattım öykümü. Sonrasında kardeşimle izledik. Kardeşim yazı halinin daha iyi olduğunu söyledi, ama bence video daha başarılı. Yakın zamanda sarhoş olup daha kalabalık bir ortamda tekrar anlatıp kendimi yine kaydetmek istiyorum. Bunu yapınca youtube'a koyup linkini veririm. DV bazen acayip bir stand-up metnine benziyor. Ben çok keyif aldım bu işten. Belki ileride DV yi sadece video olarak yayımlayabilirim. Hem daha kolay.

***

Ananası gören meyve demez, seni göre insan demez.

İlk bakışta yani. Ama ananas da bir şeftali, bir portakal değilse de, yine de güzel bir meyve. Hem mayhoş, hem tatlı. Hayatın bir tadı, bir rengi işte. Ama seninle tanışıp sohbet ettikten sonra da insan olmadığın şeklindeki önyargım, gerçek bir yargıya dönüştü. Sen insan değilsin.

Sen bir meleksin yavrum.

***

Kovulmayı bekliyorum, gözlerim kapalı.

***

Orkun'un çok güzel bir sarman kedisi var. İsmi Tigger. Her gittiğimizde elimizi çizik içinde bırakıyor. Geçen gün elimi bir ısırdı, dişini çektiğinde bir büyük damla kanım aktı. Ulan hergele diye yine sıkıştırdım yüzünü. Çok seviyorum onu ve artık onun nezlinde tüm sarmanları. Nereye gitsem sarman kedi çarpıyor gözüme. Ne kadar da çoklar. Dün çöp tenekesinde 2-3 aylık bir sarman gördüm. Seveyim istedim, kandıramadım. Sonra akşam rüyamda eski mahallemde yürürken bir kapının önünde duran 4 tane sarman yavrusu gördüm. Kedileri sevmek için yaklaşırken camdan apartmanın penceresinden korkunç bir kadın çıktı. Sanki ben kedilere eziyet edecekmişim gibi bağırmaya başladı. "Neden bağırıyorsun teyze," deyip aldırmayıp sevdim hepsini. Yavrulardan birisi aynı tigger gibi "hart" diye ısırdı parmağımı, yine kan aktı. Ama ben bir kere daha, hiç kızmadım.


Seviyorum ulan.

***

Olmuyor, olmuyor, olmuyor...

***

Çok ender. Çok çok ender, böyle kalabalık bir ortamda bir kızın bana baktığı, boncuk attığı hissine kapılıyorum. Şöyle bir havalanıyorum. Hoşuna gidiyor insanın tabi. Omuzlara kaldırıyorum. Bir profil gösteriyorum. Karnımı içeri çekiyorum. Ayaktaysam popomu sıkıp sert sert yapıyorum. Sonra bakıyorum kız bana değil bir kaç metre sağıma ya da soluma bakıyor. Kabul edemiyorum bu durumu. Önce belki "şaşıdır" diye kandırıyorum kendimi. Sonrasında gerçekten de benimle hiç alakası olmayan bir yere baktığını anlıyorum üzülerek. Yinede bozuntuya vermayıp "bu kadarda şaşı bir kızla birlikte olamam" diye kesip atıyorum bu işi.

***

K.