Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '20

 
Kategori
Blog
 

Dili Eskimeyen Yapıtlar Yaşar

O sözcük aklıma takılınca, okumaya başladığım kitabı bırakıp, bu yazıya başladım: Ne olduğunu siz sormadan ben söyleyeyim: “Mutat”dı sözcüğün adı. Hani şu sözlük anlamları: “Her zamanki, alışılan, alışılmış, alışılmış şey, alışkanlık” olan kelime. Sıraladığım eş anlamlıları yerine “mutat” ifadesini kullanmayı tercih etmişti; keyif veren kitabı “Velhasıl’da, sevgili Ercan Kesal. Olabilir. Yazı erbabları eskimiş kavramları yenilerine tercih edebilirler tabii ama… Geleceğe daima dili eskimeyen yapıtlar kalır.

Mesela, koca Ahmet Haşim, sırf dilinin eskiliği yüzünden unutulmadı mı? Son dönemin en etkili kalemlerinden Elif Şafak da sırf Arapça, Farsça, Osmanlıca orjinli söz kalıplarını Türkçe karşılıklarına tercih ettiğinden; ölümünden kısa süre sonra unutulacak. Edebiyat tarihi/ tarihimiz bunun örnekleriyle dolu. Dileyen enine boyuna araştırabilir konuyu. Biz isterseniz söyleşimizi sürdürelim:

 Sırf yukarıda özetlediğim durum yüzünden:

Sözcük tekrarına düşüp metinlerimin fakirleşmesinden ısrarla kaçıyorum. Her yazıda birbirinden farklı anlamlarda, aynı anlamlara gelseler bile ayrı şekilde yazılan eş anlamlı sözcükleri kullanıyorum. Güncel Türkçeye, günlük hayatın konuşma akışına uygun deyim/cümle kalıplarını tercih ediyorum. Mümkün mertebe, samimi, sohbet havasında açıklamaya, ayrıntılandırmaya çalışıyorum; fikirlerimi, önerilerimi. Böyle yapmaktan tek muradım: Mükünse eğer Mahşere dek yaşayacak yazılar üretmek.

Geleceğin yazın dünyasına kalabilmenin  ilk ve en önemli kuralı: zamanın ruhuna uygun, aynı zamanda eskimeyen, gelecek kuşaklara da aktarılabilecek bir üslupla, yazı diliyle hareket etmektir. Yaşayan Türkçeye bağlılık göstermem, geleceğe kalma adına en büyük ümidimdir bu yüzden: Deminden beri anlatmaya çalıştığım tarzımı, insanoğlunun evrensel temel meselelerini, insanlığın bildiğim, şahidi olduğum tüm hallerini anlatarak sağlamaya çalışıyorum. Tabii şunu da biliyorum. Yazar ne denli istese de, zamana yenilebilir söyledikleri. Her yazan aşağı yukarı aynı ideallerle çıksa da yolculuğuna, başlasa da edebiyat yürüyüşüne… Kimin nereye dek gideceği, hangi vakte kadar okunacağı bilinmez.

Yolda rastladığı kaplumbağaya sormuş adamın biri: Hayrola! Nereye böyle kaplumbağa kardeş?

 Kaplumbağa yanıtlamış: Hacca giderim.

Adam gülmüş. Ve eklemiş ardından: İyi ama… Bu hızla varamazsın ki Kabe’ye!

Bizimki cevaplamış anında: Varamasam da yolunda ölürüm be kardeş! Sıkma sen tatlı canını.

Bizimki o hesap: Hangi vakte erişeceğini bilemesek de sözlerimizin; geleceğin dünyasına yazarız yazılarımızı. Ve oraya varmanın ilk şartı: Eskimeyen, daima güncel kalacak bir bakış açısıyla, her devir geçerli konuları yazmaktır.En azından bende durum bu. Başkası ne der, ne düşünür?, bilemem tabii.  

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..