Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Ahmet Yusuf Özbilen

http://blog.milliyet.com.tr/uyum

06 Ocak '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Dilin oluşumunda ‘Beden dili’nin rolü

Dilin oluşumunda ‘Beden dili’nin rolü
 

Dil Evrim Teorisi


Dilin kökeni ve gelişimi üzerine araştırı yapanların karşılaştığı ilk bilgi, 1866 yılında Paris Dil Topluluğu’nun, üyelerine, dilin kökeni ve dilin evrimi konuları ile ilgili bütün tartışçaları yasakladığıdır.

Bu yasağın vücut bulduğu tarihlerde, “Türlerin Kökeni” adlı kitabı yayınlanmış olan Charles Darwin, insan ile hayvanı ayıran sınırın ‘dil’ olduğunu vurgulayan Friedrich Max Müller’in, İtalya ile Galya’yı birbirinden ayıran Rubicon Irmağı’nı sınır olarak örnekleyerek sarfettiği “Dil bizim Rubicon’umuzdur ve hiçbir hayvan bu sınırı aşmağa cesaret edemez” cümlesini, “Dilin kökeninin hayvanların çıkardığı anlamsız sesler olabileceği” şeklinde yanıtlamıştı.

Parisli dilbilimcilerin, Dil Evrimi üzerine eldeki kanıtlar bu kadar yetersizken,  Friedrich Max Müller ile Darwin örneğinde görülen keskin ve çözümsüz tartışçaları yasaklayışı hiç de şaşırtıcı değildir.

Bu yasak, yüzyılı aşan bir süre sonra, ta ki Noam Chomsky’nin, dilin sadece insanların sahip olduğu bir şey olduğunu ifade edişine kadar sürdü. Chomsky, Descartes’i tekrarlıyordu. Chomsky’nin gramer kalıplarının doğuştan geldiği ve evrensel olduğu yolundaki kuramı, insanda dil yeteneğinin nasıl ortaya çıktığı sorusunu ister istemez dışlıyordu. Chomsky’nin bu meydan okuyucu tavrı, yeni birçok araştırıya kaynaklık etti.

1990 yılında Steven Pinker ve Paul Bloom’un, dilin doğal seçilim ile evrimleşmiş olabileceği tezini dillendirdikleri makaleleri, dilbilimcilerin üzerindeki Dil Evrimi’nden bahsetmek yasağını kaldırdı.

Dilin insana özgü olduğu düşüncesi, Dilin Evrimini anlamağa çalışanlar için büyük bir sorun teşkil eder. Çünkü tek bir türe özgü olmak, diğer türlerde öncülleri hakkında bilgi sahibi olamamak anlamını taşır.

İnsanın iki ayağı üzerine doğruluşu, insanı diğer insansı maymunlardan ayıran bir özelliktir. Böylece insanda, eller  kollar hareket etmeğe destek olmaktan kurtulup serbestçe Beden Dili’ni geliştirebilmiştir. İnsanın iki ayağı üzerine kalkışı, kendisini elleri ve kolları ile yani jestler ile daha iyi ifade etmek imkanı vermişti.

İnsansılar, her ne kadar 5-6 milyon yıl önce çıkmış olsalar da, modern insan davranışlarını andıran unsurların 2 milyon yıl önce ortaya çıktığı, insanlığa giden sıçrayışın bu tarihlerde başladığı araştırıcılar tarafından ifade edilmektedir. Dil, işte bu 2 milyon yıllık dönemin en son zamanlarında ortaya çıkmış olabilir. Ancak araştırıcılar kurallı dilin ne zaman geliştiği konusunda anlaşamıyorlar.    

Dil’in oluşumuna ister ses, ister ise jestler kaynaklık etmiş olsun, her ikisi de arkeolojik olarak iz bırakmadığından, dil’in oluşumu üzerinden insanlığa giden bu yolculuğu anlamak için başka kanıtlara ihtiyaç vardır.

Öncelikle, insanın alet üretiminin, dilin ya da ön dilin doğuşuna işaret olabileceği ileri sürülmüştür. Ancak, dil’e kaynaklık eden eller ve kollar ile yapılan işaretler ise, bu durum, insanın alet üretimine bir süre engel olmuş demektir. İnsan, ellerini ve kollarını öncelikle konuşmağa giden yolculuğunda kullandığından, ancak konuşmağa başladıktan sonra alet üretiminde gelişmiş bir aşamaya ulaşmış demektir.

Daha sonra, insanın beyin hacminin artışı ve insanın çocukluk döneminin uzayışı, dilin oluşumuna başka kanıtlar olarak ileri sürülmüştür.

Bu kısa yazı, dilin evrimine ilişkin bir hikaye örmek için yeterli olmasa da, Nöroloji, Dilbilim, Antropoloji, Moleküler Biyoloji ve Gelişim Psikolojisi gibi farklı disiplinlerden elde edilen bilgiler ile, disiplinler arası ilişki sağlayarak yeni ‘Dil Evrim Hikâyeleri’ kurmak gerektini vurgulamak için yeterli.

Şimdi bu kısa yazının kalbine doğru hareket ederek yazının amacını gerçekleştirmeğe yönelebiliriz.

Dil, insanoğlunun en büyük keşfidir.

İnsanoğlunun bu keşfi, aynı zamanda onun sıradışı sayılacak becerisidir, olağanüstü hüneridir.

İnsanoğlunun dili keşfediş macerasına, Beden Dili işaretleri, bir başka ifade ile Sözel Olmayan İletişim kategorilerinin en önemlisi olan jestler, yani el ve kol hareketleri kaynaklık etmiştir. Sözel Olmayan İletişim işaretlerinin doğru okunuşu ve doğru sergilenişi konusunda Beden Dili Eğitimi almak iletişiminizin kalitesini arttıracaktır. 

Bir önceki yazımda (Beden Dilini Doğru Okumak: Sherlock Holmes), Beden Dili konusu üzerinde bir ‘farkındalık’ yaratmak gerektiğini dile getirmiştim. Bu yazıda da, bu ‘farkındalığı’ kuvvetlendirmek amacıyla, ‘Dilin Oluşumu’ konusunda Beden Dili’nin kaynaklık ettiğini vurgulamağa çalıştım.

Beden Dili konusu üzerine yazılara devam...

 
Toplam blog
: 4
: 3039
Kayıt tarihi
: 15.12.12
 
 

27. Mayıs. 1967 doğumluyum. Yıldız Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nü bitirdim. İki y..