Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '19

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Din adamları Neden Aramızda Değil

Günlük hayatın olağan akışı içinde, değil kahvede otururken, bakkaldan ekmek alırken bile herhangi bir din adamına rastlamadım. Burada “Din adamı”ndan kastım, devletin resmi görevlileri. Camilerimizde devlet adına görev alan kişiler. Yoksa elbette şu tarikatın, bu dergahın, falanca tekkenin üyelerini gördüm birçok kez ama… Anlamadığım şu: Hocalarımız, vaizlerimiz, müezzinlerimiz, müftülerimiz neden bu denli içe dönük? Sıradan işlerimi yaparken niye hiç karşılaşmıyorum kendileriyle? Görev/çalışma alanları, mevlitler, cenazeler, dua edilmesinin uygun görüldüğü törenlerle tv programları dışında, bugüne dek onlarla hiç karşılaşmadım desem; yeridir. Yalancı çıkmam.

Ne yani? Bir tek ben miyim onları hiçbir yerde görmeyen? Siz onlarla yüz yüze geldiniz mi, hasbihal ettiniz mi, herhangi bir sohbetlerinde bulundunuz mu? Emekli olanlarını kastetmiyorum elbette.

Mesela ben, herhangi bir caminin görevlisine, toplu taşıma araçlarında bile denk gelmedim.Ki günde kaç kez toplu taşıma aracı kullandığımı bilemeyecek kadar sık seyahat eder, yol alırım o araçlarla.

Hadi orayı geçtik diyelim. Yaa kardeşim! İnsan en sıradan sosyal ortamlarda da mı, dolmuş, fırın, bilet kuyruklarında dahi mi karşılaşmaz din adamlarıyla? Ayaküstü de olsa, hiç mi, yalandan, öylesine, havadan  sudan da mı söz edemez? 

Haftada iki gün berberdeyim. Vallahi billahi orada da denk düşemedim kendileriyle. Halbuki en çok şimdi ihtiyacımız var onlara. Din bezirganları, iman madrabazları, tasavvuf alimi kisvesi altında çıkar çeteleri kuşatırken etrafımızı… En çok yanımızda görmek istediğimiz kişilerdir din adamları. En azından benim açımdan durum bu.

Yaa arkadaş! Çık dolaş. Halkın arasına karış. Sıradan insanın gündemini izle. Gerçek dertlerimizden haberdar ol. “Hocam, falanca ibadet nasıl yapılır? Filanca namaz kaç rekattır? Şu caiz mi? Bu mekruh mu? O yaptığım sevap mı? Şöyle davranırsam, günaha girer miyim?”in dışında da akıp giden bir yaşam var dışarda. İnanın, oralarda, belki de ibadet yerlerimizdekilerden çok daha fazla ihtiyacımız var size/rehberliğinize.İçimizde olmaktan, insanımızla bütünleşmekten korkmayın, çekinmeyin, uzak durmayın lütfen.

Maneviyatın gücüne bu denli gereksinim duyarken insanımız… Bizi her yerde, her ortamda bilgilendirmek, aydınlatmak, cehaletimizi gidermek; en temel, birinci vazifeniz…

Yani tamam. Günde beş vakit namaz kılamıyorum diye nadiren karşılaşıyor olabiliriz belki ama… Ben sizi hiçbir yerde, gittiğim, takıldığım hiçbir mekanda, kalabalık ya da seyrek, hiçbir sosyal ortamda göremiyorum ki. Acaba çok mu dalgınım, hatta körüm? Yoksa siz mi bizimle bulunmaktan imtina ediyorsunuz? Varsa, bu çekingenliğinizin nedeni nedir? Öyle olması mı icab ediyor? Yoksa başka bir neden mi mevcut?

Lütfen beni aydınlatır mısınız? İstirham ederim cevaplayın sorumu. “O senin beynamazlığından sebep. Bak biz her yerdeyiz,” de diyebilirsiniz. Belki de tamamen ben yanlış algılıyorum olup biteni.

Rica ederim biri açıklasın: Din adamlarımız, neden hayatın içinde yer almıyor? “Bu sadece senin hüsnü kuruntun!..” yanıtı dahi kabulüm… Yeter ki çıkıp, makul, aklı başında, tutarlı bir açıklama getirilsin. Merakımdan çatlarsam, vebali, bilip de söylemeyenlerin üzerinedir! Hatırlatayım.

Hem cahil cühelayı bilgilendirmek, yönlendirmek büyük sevaptır. İslamiyet, müslümanlık, bilgiyle istişare üzerine kurulmuştur. Aksi halde, Allah’ın ilk emri: “Oku!” olmazdı. Allah “Oku!” diye emrederken… Bilgisizliğimden yaradana sığınırım. Şüphesiz, o her şeyin en iyisini, en doğrusunu bilendir amin.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..