Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Din birliği bir halkı bağımsız bir millet yapmak için yeter mi?

Fen Bilimleri, bilmediğini "BİLMİYORUM" diye ifade eder ve olabilecek ilişkileri de TEORİ diye sunar.

Sokaktaki insan ise bilmedikleri için "Allah’ın hikmeti" der ve başına gelen her şeyin, Tanrı tarafından alnına yazıldığına inanır.

Bir Dine mensup olmayı seçmek, o dinin ilahına veya ilahlarına inanmak, tamamen kişisel bir davranıştır ve İSPATA DEĞİL, İNANCA DAYANIR.

FEN BİLİMLERİNDE İSE İSPAT ESASTIR.

Yıllar önce Sinop'un Ayancık ilçesinde ortaokulu okurken, her dersi, kendine ayrılmış bir sınıfta islerdik.

Matematik dersinin işlendiği sınıfın duvarlarında ünlü Matematikçilerin sözleri vardı.

Bunlardan biri şöyleydi;

Bir MATEMATİKÇİ SANMAZ fakat BİLİR.

İNANDIRMAYA ÇALIŞMAZ çünkü İSPAT EDER.

GÜVENİNİZİ BEKLEMEZ. Belki DİKKAT ETMENİZİ İSTER,

Henri POINCARE"

DİN ADAMLARI/RUHBANLAR ise, bizim SORGUSUZ İNANMAMIZI İSTER. "Eğer inanmazsak Allah’ın bizi Cehenneme atacağını" söylerler. Böylece, üzerimizde tam bir hakimiyet kurarlar. Cehennemle korkutup, kendilerine bağladıkları halkı, her türlü yeniliğe karşı caydırıcı bir sopa olarak kullanırlar. Bunu önlemenin ise tek yolu vardır, o da KUTSAL KİTAPLARIN NE YAZDIĞININ HALK TARAFINDAN BİLİNMESİDİR. Osmanlı devrinde Kuran’ın tercüme edilmesini engellemişlerdir. Sadece iyi Arapça bilenler, Kuran'da ne yazdığını öğrenebilmişlerdir. ULUSUMUZA, DİNİNİ ÖĞRENME İMKANI SAĞLAYAN İSE ATATÜRK OLMUŞTUR.

3 Mart 1924 tarihinde ŞERİYE VEKALETİ'Nİ KALDIRAN yasanın 4. maddesinde de şu hüküm yer almıştır:

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NDE İNSANLAR ARASI İLİŞKİLERİ DÜZENLEMEK ÜZERE KANUN YAPMAK YETKİSİ yalnızca TBMM'ndedir." Bu, artık dine dayanılarak yasa yapılamayacağının dolaylı, ama açık bir anlatımıdır.

Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız şartsız ULUSUNDUR" ve "Yaşamda en gerçek yol gösterici BİLİMDİR" özdeyişleri de onun LAİKLİK ANLAYIŞINI YANSITIR.

Yunanlıların İzmir'den kaçarken yaktıkları camileri yeniden yaptıran ATATÜRK'TÜR. İşgal altındaki ülkelerde kılınması "caiz" olmayan cuma namazını kılmak olanağını Anadolu Müslümanlarına sağlayan ATATÜRK'TÜR. Eğitimi laikleştirmek amacıyla getirdiği "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" nun (Eğitim Birliği Yasası) 4. maddesinde, din adamı yetiştirmek için ayrı okullar öneren de O'ydu. Ama bütün bunlar, eski düzen özlemi içindeki bazı çevrelerin, her yeniliğe karşı çıkmalarını ve Atatürk'ü "dinsizlik"le suçlamalarını engelleyememişti.

Atatürk, 28 Temmuz 1925'te şöyle demiştir: "... YUNAN SERPUŞU OLAN FESİ GİYMEK CAİZ OLUR DA ŞAPKAYI GİYMEK NEDEN OLMAZ?.. BİZANS PAPAZLARI VE YAHUDİ HAHAMLARININ KİSVEYİ MAHSUSESİ OLAN CÜPPEYİ (ONLAR) NE VAKİT, NE İÇİN VE NASIL GİYDİLER?.."

1994'ün ilk aylarında ölen, Fransa'daki Müslümanların manevi önderi ŞEYH ABBAS, Atatürk'ün İslam karşısındaki tutumunu şöyle değerlendirmiştir:

"OSMANLI İMPARATORLUĞU'NUN ÇÖKÜŞÜNDE DİN ADAMLARI ÇOK OLUMSUZ ROLLER OYNADILAR. Mustafa Kemal din adamlarının hatalarını ve yarattıkları tehlikeyi anladığı için, DEVRİMİNE ÖNCE ONLARDAN BAŞLADI. O din adamlarının cehaletinden korkmakta, onların ülke için tehlike yarattıklarını düşünmekte haklıydı. O'nun savaş açtığı DİN ADAMLARININ TANITTIKLARI, SAVUNDUKLARI İSLAM İLE GERÇEK İSLAM ARASINDA DAĞLAR KADAR FARK VARDI. Türklerin babası, dünyaya hakim bir Osmanlı İmparatorluğu'nu çökmüş, parçalanmış haliyle buldu. Bu koca imparatorluğun çöküşüne de İslam'ın yanlış tanınması, yanlış yorumlanması neden olmuştu. ATATÜRK CEHALETE KARŞI SAVAŞTI, İSLAM'A KARŞI DEĞİL..."

KURANIN NİÇİN ARAPÇA İNDİRİLDİĞİ, TÂ HÂ SÛRESİ(113) de; “İşte böylece biz onu ARAPÇA bir Kur'an olarak indirdik ve Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar yahut onlara bir uyarı versin diye onda, tehditleri teker teker sıraladık”. Yine ayni şekilde ŞÛRÂ SÛRESİ(7) de; “Böylece biz sana ARAPÇA bir Kur'an vahyettik ki, şehirlerin anası olan MEKKE'DE ve çevresinde bulunanları uyarasın” ayetleriyle çok net bir şekilde AÇIKLANMIŞTIR.

Yani Kuran’ın Arapça indirilmesinin sebebi ARAPÇANIN ALLAH KATINDA ÇOK DEĞERLİ OLMASINDAN DEĞİLDİR.

Aynı şekilde Yüce Allah’ın Arabistan yarımadasına, Kabe’yi inşa eden İbrahim peygamberle başlayarak çok sayıda peygamber göndermesi, o Coğrafyada yasayan insanları, kavimlerin ALLAH KATINDA ÇOK DEĞERLİ OLMASINDAN DEĞİLDİR. Sadece Sadom ve Gomore’yi hatırlamak dahi esas sebebin, o Coğrafyadaki insanları ıslahı olduğunu anlamamıza yeter. O halde orada yaşayan milletlerin, Peygamberleri ve Dinleri kullanıp, kendi milli kültürlerini, ideolojilerini, Dinlerin örtüsü altına gizleyip, Dünyaya yayması ve Dünyayı ele geçirmeye kalkması kabul edilemez. Ama ARAPLAR, YAHUDİLER VE EVANGELİST HRİSTİYANLAR HEP BUNUN PEŞİNDE OLMUŞLARDIR.

Atatürk bu gerçekleri görmüş ve Türk Ulusunu, İslam dinini suiistimal eden Arapların etkisinden kurtarmıştır. Onun Arap alfabesini kaldırmasındaki bir sebebi öğrenilmesinin zorluğuysa, ikinci ve daha önemli sebebi budur. Araplar bu suiistimalde o kadar ileri gitmişler,

Osmanlıyı o kadar etkilemişlerdi ki, Osmanlı zamanında ARAP KAVMİNE, KAVM-I NECİP, (SEÇKİN/SEÇİLMİŞ IRK/SOY) DENİRDİ.

Mustafa Kemal Atatürk , her konuda olduğu gibi din ve Kuran konusunda da duyarlı davranıp doğru olanı yapmıştır.

1930'larda din bilgini Elmalılı Hamdi Efendi 'ye Kuran’ı Türkçeleştirtmiş; camilerde verilen hutbelerle duaların, minarelerde okunan EZANIN TÜRKÇE OLMASINI SAĞLAMIŞTIR.

Bu noktada tarihi bir belgeye de atıfta bulunmak isterim. AFET İNAN cumhuriyetin ilanından 6 yıl sonra Yurt Bilgisi dersleri vermeye başlamıştı. Okutacağı kitabı Kemal Paşa'ya gösterdi. Gazi beğenmedi. Yeni bir Medeni Bilgiler kitabı yazdırdı. Kitap, 1931'de Afet İnan imzasıyla çıktı; ortaokul ve liselerde okutuldu.

İşte Kemal Paşa'nın el yazısıyla kaleme aldığı o notların Millet bölümünden satırlar:


"Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüz önündeki TÜRK MİLLETİ TABLOSUNDA BUNUN AKSİNİ GÖRMEKTEYİZ. TÜRKLER ARAPLARIN DİNİNİ KABUL ETMEDEN EVVEL DE BÜYÜK BİR MİLLET İDİ. Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne ARAPLARIN, NE AYNI DİNDE BULUNAN ACEMLERİN VE NE DE MISIRLILARIN VESAİRENİN TÜRKLERLE BİRLEŞİP BİR MİLLET TEŞKİL ETMELERİNE HİÇBİR TESİR ETMEDİ. Bilâkis, Türk milletinin MİLLİ RABITALARINI GEVŞETTİ; milli hislerini, milli heyecanını UYUŞTURDU.. ..Bu Arap fikri, ÜMMET kelimesi ile ifade olundu.. ...Bu vaziyet karşısında Türk milleti birçok asırlar, ne yaptığını bilmeksizin, adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler.

(Prof.Dr. Afet İnan’ın, "Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk'ün El Yazıları"..Türk Tarih Kurumu Yayınları 1988." kitabından. Bu bölümün tam metni aşağıda sunulmuştur.)

Daha fazla bir şey yazmaya gerek var mı?

Peki o zaman, AKP iktidarının, Kuran'da olmayan sonradan icat olma, sözüm ona islami ama özünde katolik rahibe örtüsü olan TÜRBANI ALET EDEREK, ATATÜRK'E ve LAİKLİĞE SALDIRMASI KİME, NEYE HİZMETTİR?

 
Toplam blog
: 67
: 4845
Kayıt tarihi
: 11.12.06
 
 

Ayrik otu tohumu ekip, buğday imajinasyonu yaparak, Buğday  hasatı yapabilir misiniz? Her ne ..