Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ekim '11

 
Kategori
Deneme
 

Dingin ortamlara hasretiz

Dingin ortamlara hasretiz
 

Dingin ortamlar güzeldir. (Sabahattin Gencal)


“ Şu satırları Kiev’den yazıyorum. Az sonra Beşiktaş maçına gideceğiz. Geçen yüzyılın başında yapılmış, tarihe tanıklık etmiş bir otel... Huzur veren çay salonunda hafiften klasik müzik yayını yapılmakta.

               İnsanlar da birbirine ve müziğe saygılı.

               Yüksek sesle şakalar, kahkahalar yok.

                Konuşmalar mırıltı gibi, onları da, salonun sesi yumuşatıp emen mimarisi hissettirmiyor.

                 Böyle bir dingin ortamda “bir ben, bir de kendim” iç sesimle konuşmamı kâğıda döktüm.”

Güneri Civaoğlu’nun  21. 10. 2011 tarihli Milliyet gazetesinde  “İnsan Beyni Anıtı” başlıklı bir yazısını okudum. Yazar, İsrail gizli istihbarat örgüt Mossad’ın insan beynine ne derece önem verdiğini karşılaştırmalı olarak vurgulamaktadır. Bu konuyu çok önemli bulmakla birlikte geçiyorum. Yazıyı Kiev’den yazmasını da, Beşiktaş maçına gidecek olmasını da, kaldığı tarihi otelin ismini geçiyoruz.

Dikkatleri birkaç noktaya çekiyoruz:

    Otelde klâsik müzik yayını yapılması,
    İnsanların birbirlerine saygılı olması,
    İnsanların müziğe saygılı olması,
    Yüksek sesle konuşmaların, şakaların olmaması,
    Salonun sesi yumuşatıp emme özelliği,
    Dingin ortamlarda yazarın kendi kendi ile baş başa kalabilmesi,
    Yazarın kendi iç sesi ile yaptığı konuşmayı kâğıda dökmesi.

Yazarın kâğıda döktüğünü belirttiği insan beynine verilen önem konusundaki konuşmaya, çok önemli olmasına rağmen değinmeyeceğimizi yukarıda belirttik.

Başta aldığımız paragrafı bir kere daha okuyarak duygu ve düşüncelerimizi beraberce belirtelim:

Bunca duygu ve düşünceyi bir paragrafa sığdırabilmek ustalık değil de nedir?  Ustaları örnek almalıyız.

Klâsik müziği unutturup müzik yerine sözde müzik diye gürültülü yayın yapanlara ne demeli? Ben müzikten anlamıyorum. Ne denecekse siz deyiverin.

Duraklarda, otobüslerde, kahvelerde, salonlarda, kulüplerde… kısaca her yerde yüksek sesle konuşma alışkanlığımıza ne demeli?

Niye dingin ortamlar yaratamıyoruz?

İç konuşmaların daha çok dingin ortamlarda olabileceğine işaret ediyor yazar. Buna bir şey daha eklenebilir: “Dingin ortamlarda beslenir sanatçılar.”

Saat: 07.59, hem kendimle konuşuyorum, hem sizinle. Hem iki parmakla klavyenin tuşlarına basıyorum; hem ekrana bakıyorum. Ne denir buna? Zordur acemilik. Zihnimizden güzel güzel duygular aksa da, düşünceler geçse de bunları aynen aktaramıyoruz ki…

Düşündüğümü tam olarak aktaramazsam da aşağı yukarı anlamışsınızdır:

Sessiz, sakin, güzel, dingin ortamlar yaratmalıyız. Böyle ortamlar yaratabilmiş olsaydık bugünkü kargaşa ortalığı toz dumana çevirebilir miydi? Dingin ortamlarda düşünebilmiş olsaydık demokrasimiz daha bir güzel işlemez miydi?

Dingin ortamlarda daha mutlu olmaz mıydık?  

Sabahattin Gencal, Başiskele – Kocaeli, 21. 10. 2011

 
Toplam blog
: 181
: 635
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

1943'te Trabzonda doğdu. Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra girdiği Bursa Eğ..