Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

Dinime küfreden bari…

Dinime küfreden bari…
 

Halk arasında bir deyim vardır. “Dinime küfreden bari müslüman olsa” Deyimin içindeki kelimelerin yanyana getiriliş biçimi hiç hoşuma gitmez ama, Türk politikacılarının yaptıkları da bu deyimi çok zaman haklı çıkarır. Günümüz dünya siyasetinde gerek bir ülkeyi gerek ülkeler arası ilişkileri yönetmek bayağı zor bir iştir. Öyle şu kadar oy aldım, bu kadar seviliyorumla olacak iş değildir. Kızdığını belli edip tası tarağı yerden yere vurmak bir politikacının yapacağı iş değildir. Duygusal durumları da aynı titizlikle yönetmek zorundadır politikacı. Yapamayacaksa hiç bolitikacı olmamalıdır. Yoksa dilinle kuş tutsa, ne isaya ne musaya yaranması mümkün değildir. Birde asla va asla iansanları aptal yerine koymamalıdır. (Bir kısmı gerçekten aptal olsa bile)

En taze birkaç olaya bakalım. İsrail saldırıları sırasında televizyonlar, Gazze'de yaşanan dramın büyük bir bölümünü verdi. Yüreği olan insanın dayanması zor bir acı. Allah bir daha yaşatmasın. Mitingler yapıldı. Kınandı. Gazeteler her tülü eleştiriyi yaptı. Bunlar kamu oyunun tepki ve infaalini dile getiren haklı ve yerinde tutumlardı.

Sayın başbakanın (muhtemelen iç politikada sarsılan imajı düzeltmek adına) Davostaki tarihi (!) konuşmasının gazına gelen sayın eşi, Gazzeli çocukların dramını gözyaşları ile medyada kınayarak eşine bir ölçüde (politik) destek oldu. Neden politik dediğimizi anlamak için en taze olay bu gün Milliyet.com.tr de (link: http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&Kategori=turkiye&ArticleID=1060243&Date=16.02.2009&b=Kriz%20magduru%20baba, %20%20Valilik%20onunde%20kendini%20atese%20verdi&ver=99)

verilen haber. Acaba sayın Emine Erdoğan kendi iktidarlarının yıllardır izlediği yanlış politikalar yüzünden bu hale düşen öz be öz Türk vatandaşı için kamera karşısına geçip gözyaşları içinde eleştirilerini sunabilecekmi? Cevap hayırsa, içindeki insan sevgisinden asla şüphe etmediğimiz sayın Emine Erdoğan için Gazze'deki çocuklar, o zavallı, parasızlık yüzünden bakılamayıp ölen Türk çocuğundan daha mı kıymetli diye düşünsek haksızlık mı etmiş oluruz?

Başbakan sayın Erdoğan Samsun mitingindeydi. Tabii olarak dinleyenleri mutlu edecek bir konuşma yaptı. Gerçi hazır bu kadar büyük bir kalabalığı karşısında bulmuşken, Davos'ta İsrail başbakanına dönerek, “siz öldürmeyi iyi bilirsiniz, plajda insanları nasıl öldürdüğünüzü biliyoruz” diye bağırıp toplantıyı terkettikten beş dakika sonra “bizim İsraille sorunumuz yok, tepkim moderatöre idi” diyerek neden yüzseksen derece döndüğünü anlatmadı ama, ilgi çekici bir cümlesi muhalefete yüklenirken söylediği “bende onların açıklarını söylerim” mealindeki cümlesi idi.

Sayın başbakanı ve partisini bu halk onların yanlışlarını gördüğü için iktidar yaptı. Şimdi ise iktidardan iş bekliyor, ona buna çatmayı değil.

Sormak lazım. Üretime yönelik (oğullara alınan gemicikler, fabrikacıklar, ihale oyunları ile zengin edilen yandaşlar, belediye oyunları ile köşeyi dönen yakınlar dışında) kaç fabrika açıldı, çiftçinin refah düzeyi ne kadar yükseldi, neden yoksulluk hızla büyüyor ki her yıl daha fazla sadaka dağıtıyorsunuz.

Sormak lazım. İktidara geldiğinizde ülkedeki işsiz sayısı kaçtı? Bu gün kaç?

Milli gelirden alt ve orata sınıf ne kadar pay alıyordu? Bu günkü payı ne?

Bu sorulara ve daha benzeri bir çok soruya olumlu yanıt verebiliyorsanız, muhalefetin ne dediği sizi hiç ilgilendirmemeli.

Politika herkezin yapacağı iş değil. Evet, dinime küfreden bari müslüman olsa.

Esen kalın. 16/02/2009

Diğer yazılarım için: http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=946713

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..