Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '12

 
Kategori
Bilim
 

Dinin bilim düşmanlığı İslam dünyasını bu hale getirdi

Din bilime nasıl bakıyor? Bu sorunun cevabı birkaç gün önce yayınlanan ve bilimle uzaktan yakından alakası olmayan bir blog başlığında yatıyor: “Pozitivist bilim ve onu üreten akıl, cehenneme giden yolu döşemiştir adım, adım”

Bir kere bilim pozitif değilse ona bilim denmez, ilim denir.  Dinde bir bilim düşmanlığı vardır. Şöyle bir geçmişi yoklayın, hep okumuş, öğrenmiş, bulmuş insanlar yakılmış, başı kesilmiş hatta derisi bile yüzülmüştür. Kimler tarafından? Tabi ki bilimi ve bilen insanları düşman görenler tarafından. En yakın örneği 2 Temmuz Madımak Oteli’nde yanan 35 kişi. Bunun üzerinde çok duruldu, fazla uzatmak istemiyorum, ancak, ölenler sanatçılar, şairler, aydınlık genç insanlardı. Onları öldürenler de tinerci filan değildi. Aksine din adına sloganlar atıyorlardı.
 İtalyan Giordano Bruno, Dünya Güneş çevresinde dönüyor dedi diye Papalık tarafından yakılarak idam edilmiştir. Sebep, dini öğretilere uymuyor.

Sözünü ettiğim yazı başlığında görüldüğü gibi yazan kişi bilimle uğraşan insanları cehennemlik olarak değerlendiriyor. Bu durum ne kadar inkar edilirse edilsin din içinde var olan, genel ve yanlış bir kanıdır. Birçok kişinin bildiği gibi, bunları söyleyince cevap hazırdır: “Bilim düşmanlığını kabul etmiyoruz. Peygamber efendimiz ilim Çin’de bile olsa gidip öğrenin buyurmuştur.”
 Din, bilimsel buluşları önce engellemeye kalkar. Gereksiz der, küçümser, aşağılar, ama başa çıkamayacağını anlayınca sahiplenir. Higgs Bozonu bulundu. Merak ediyorum, bakalım ne diyecekler o konuda. Evrim teorisi konusunda da benzer bir durum gelişiyor şu sıralar. Bazılarının dediğine göre Evrim teorisi Kuran’da yazıyormuş.
 Sonuç olarak Din, bilim önünde hep bir takoz olarak durmuştur. Her gelinen noktada durmasını istemiş, ama bilim durmamış ve durmayacaktır.
 Özele gelelim. Peki Müslümanlıkta hep böyle miydi? Hayır. 1100 yılına kadar, yani 622’den itibaren yaklaşık 500 yıl Müslümanlıkta çok büyük bilim adamları yetişti. Dünyaya büyük yararları oldu. Geçmişten gelen bilim zincirinin halkaları oldular. Şüphesiz bilim onların zamanında başlamadı. Geçmişten gelen bilgileri alıp, geliştirip, sonraki nesillere aktardılar. Bu anlamda üzerlerine düşen görevi yaptılar.

1100 yılında ne oldu da herşey birdenbire tersine döndü?

İmam Gazali isimli bir İslam filozofu ve felsefesi ortaya çıktı. Gazali bilimi üçe ayırdı: Yararlı olanlar, zararsız olanlar ve zararlı olanlar. Evet, artık bilimin zararlı olan bir bölümü vardı. Gazali diyordu ki: “Gemiciliği geminizi yürütecek kadar öğrenin. Daha fazlasına gerek yoktur. Su gemiyi neden kaldırıyor gibi bir soru sormak Allah’ın işine burnunu sokmaktır. Bunu yaparsanız günaha girersiniz.”
 Özet olarak söyleyebileceğim Gazali Felsefesi buydu. Hal böyle olunca bilim adamlarının çalışmalarını destekleyen krallar, halifeler bir anda ortadan yok oldu. İnsanlar günaha girme korkusu yüzünden bilimle uğraşmaz oldular. Müslümanlık geçirdiği zengin 500 yıllık bir dönemden sonra karanlığa gömüldü.

Bugün aynı zihniyet devam etmektedir. İşte başlıkta görülüyor. 'Pozitif bilimler ve onu üreten akıl, insanı cehenneme götürür' diyor.. Hıristiyanlık Rönesans ve Reformu yaparak Ortaçağ karanlığından çıkabildi ve bilim bayrağını yüksellti. Ama İslam dünyası Gazali’nin öğretisine devam etti. Bu zihniyet yüzünden bugün insanların kullandığı bütün araç gereç, Batı dünyası tarafından bulunmuştur. İslam dünyası da onları alıp kullanmak için büyük paralar ödemek zorunda kalmıştır. İslam dünyası böyle giderse her zaman fakir, edilgen ve bağımlı olarak kalacaktır. Son zamanlarda tohumluklarda ve genetik bilgisinde tümüyle dışarıya ve özellikle İsrail’e bağımlı olmakla varlığını sürdürebilmesi bile tehlikeye girmiştir. Genetiği Değiştirilmiş Tohumluklar bir kez ekilebilir, ondan tohumluk alınamaz, bir kez ekilince daha sonra toprağa ondan başka tohum ekilemez, birkaç yıl içinde toprak da zehirlenir ve hiç ekilemeyecek duruma gelir. Sonuç açlıktan ölmek veya çıkabilmesi mümkün bir savaşta yiyecek bulamamaktır.

Bu zihniyet aradan geçen 900 yıl içinde İslam dünyasını tüketip dibe vurdurmuştur. Bu durum böyle devam etmemeli. Aksi takdirde  hiçbir zaman toparlanamama durumu söz konusudur. 

 
Toplam blog
: 125
: 6625
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

İstanbul 1980 doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. İstanbul'da oturuyorum. Dünya ve çevre hakkında düşü..