Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '08

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Dinle beni liselim

Dinle beni liselim
 

“Ders Çalışamıyorum”

“Çalışmak İstemiyorum”

“İçimden Gelmiyor”

“Kafam Karışıyor”

“Başka Şeyler Aklıma Geliyor”

“Aslına bakarsanız neden ders çalışmadığımı bilmiyorum”

Bu türden sesler içinizden sürekli geliyor mu?

Bu tür düşüncelere saatlerce dalıp, masanın başında oturduktan sonra depresyona giriyorsanız ortada bir problem var demektir. Ancak korkmayın! Bu türden problemleri ilk defa yaşayan sizler değilsiniz… Milyonlarca gencin bu ve buna benzer duyguları yaşadığı bilinmekte… Üstelik bu problemler çözülmeyecek türden de değiller…

Aslında şunu kabul etmek gerekir ki çoğunuza ders çalışmak hoş gelmez… Eğer ders çalışmayı bir yük, bir zorluk, bir eziyet olarak görür ve yaklaşımlarımız, önyargılarımız bu şekilde olursa tabii ki ders çalışmaktan hoşlanmayacaksınız…

Ders çalışmak bir amaç değil, bir araç olmalı… Sadece ders çalışmış olmak için ders çalışmak, günü kurtarmak, görevini yerine getirmek anlamının dışında fazla bir şey ifade etmez. Ders çalışmak, okula gitmek, bir şeyler öğrenmek sizi, gelecekte olmak istediğiniz yerlere götüren birer araçlardır. Salt ders çalışmak için çalışırsanız ya da sadece okula gitmiş olmak için giderseniz elde edeceğiniz şey de sadece okula gitmek olur… Peki, sizler niçin okula gidiyorsunuz? Aileniz istediği için mi? Öğretmenleriniz istediği için mi? Para kazanmak için mi? Üniversiteye girmek için mi? Yoksa “kendiniz” için mi? Üniversiteyi kazansanız ne olur? Ne yapacaksınız? Planınız belli mi? Ya bitirdikten sonra? Ya istemediğiniz bir yeri kazanırsanız? İstemediğiniz bölümü okuyacak mısınız? Ya da en kötü tarafından bakalım: Ya kazanamazsanız? Bu durumda bir planınız var mı? Yoksa “Ah, vah” mı edeceksiniz? Şunu da düşünün: Her üniversiteyi bitiren çok para kazanıyor mu?

Tüm soruların cevabını bulabilmek için ve hayatımızı iyiye, güzele, kaliteliye doğru yönlendirmek için yapacağımız şeyler var… Unutmayın, siz bir şeyler yapmazsanız size, beklediğinizi tam olarak hiçbir insan vermeyecektir. O halde kolları sıvamalı, kendiniz için bir şeyler yapmak üzere harekete geçmelisiniz.

Önce ne olmak istiyorsunuz, diye bir düşünün… Gerçekten ne olmak istiyorsunuz? Hayata dair amaçlarınız belli mi? Hedef oluşturdunuz mu? Bu hedeflere doğru yol alırken devam ettiğiniz okulu en iyi bir araç olarak kullanabiliyor musunuz? Yoksa sadece gidip-geliyor musunuz? Hedefinizi netleştirin… Siz ne yapmak istiyorsunuz?

Gelecekte olmak istediğiniz konumu hayal edin, canlandırın zihninizde… Nereye varmak istiyorsunuz? Gelecekte varmak istediğiniz noktada neler yaşamayı planlıyorsunuz, hissedin, canlandırın hayalinizde… Canlandırdınız mı? Eh, o zaman bu hedeflerinize ulaşmak için okul-dersi bir araç olarak görebilirsiniz… Bir üst kata çıkmak için, asansörsüz binada, kullandığınız merdivenin basamakları gibidir okul-ders… Amaç bir üst kata çıkmaktır. Her bir basamak, bizi yukarıya taşıyan bir araçtır. İyi bir meslek, kaliteli sosyal hayat, sağlıklı ve başarılı bir ömür, istiyorsak bunun gerektirdiği basamakları da safha safha aşmalıyız.

Eğer size, okul-ders sıkıcı geliyorsa, okula gitmek istemiyorsanız, hayatta yapacak daha güzel şeyler olduğunu düşünüyorsanız, etkili bir hedefiniz yok demektir.Açık bir hedefiniz olmalı…Açık ve net…Ne olmak istiyorsunuz? Hayatta yapacak daha güzel şeylerden kastınız nedir? O güzel şeylere ulaşmak için hangi çalışmaları yapmanız gerekir? Başarılı öğrenciler niçin başarılı? Fark nedir?

Okul-ders size sıkıcı geliyorsa, okulu hedeflerinize giden yolda bir araç olarak kullanamıyorsunuz anlamına geliyor… Mühendis olmak istiyorsanız, mühendisliğe giden yolda okul bir araçtır. Tıpkı bir otomobil ile uzak bir şehre giderken, otomobili güvenli ve verimli kullandığımız kadar, çabuk ve emniyetli kullanmamız da önem taşır… Önemli olan sağ-salim ve güvenli bir şekilde gitmek istediğimiz yere ulaşmaktır. Tabi bu arada süratli gitmek tehlikelidir ama gereğinden fazla yavaş gitmek de bizi yoracaktır. Hem otomobili ustaca kullanmalı hem de yolumuzu iyi bilmeliyiz.

Otomobil ya da herhangi bir taşıt, bir yerden bir yere gidebilmek için kullandığımız bir araçtır. Okul-ders de hedeflerinize ulaşma yolculuğunda sizin aracınızdır. Onu ne kadar verimli ve güvenli kullanabilirseniz, varmak istediğiniz yere, hayal ettiğiniz dünyaya o derece varma şansınız olur. Tabi bu yolculukta karşınıza bazen asfalt yol, ya da otoban olduğu kadar, toprak, taşlı, rampa yukarı yollar da çıkacaktır. Hedefiniz net ise zor yolculukları aşmaya hazırlanın… Aştığınız her zor yolculukta elde edeceğiniz bilgi ve tecrübeler sizi zirveye doğru taşıyacaktır… Her tünelin bitişinde bir ışık görürsünüz…

Unutmayın ki hedefiniz belli değilse, fırtınaya tutulmuş, yelkensiz ve dümensiz bir gemi misali, hayat yolunda bir oraya bir buraya savruluverirsiniz…

Hedef belirleme fazlaca önem taşıyor… Gerçekten ne yapmak istiyorsunuz? Liseyi bitirmek mi? Üniversiteye gitmek mi? Üniversiteyi bitirmek mi? Çalışmak mı? Çalışmaksa, nerede, nasıl, hangi şekilde, hangi ücretle? Hedefiniz üniversite ise, hangisi, nerede, hangi bölümde? Bitirdiğiniz zaman ne şekilde çalışacaksınız? Nerede çalışacaksınız? Hangi sosyal faaliyet ve hobilerle uğraşacaksınız, kimlerle ve hangi sosyal çevrede yaşayacaksınız? Yoksa çalışmayacak mısınız? Evde oturup kısmet mi bekleyeceksiniz? Ne yapacaksınız? Bütün bunları detaylandırın…

İlköğretim zorunludur… Ondan sonra gelen lise eğitimi, üniversite, yüksek lisans, doktora, v.b. sizin tercihinizdir, hakkınızdır. Bir zorunluluk değildir. Bir düşünün… Gerçekten okumak istiyor musunuz? Okumak istememekten yana bir tercihiniz var ise ve buna gerçekten eminseniz bilin ki lise, üniversite bir zorunluluk değil, bir tercihtir, bir haktır. Eğer bu tercihi yapıp bu hakkınızı kullanmayı gerçekten istiyorsanız okumanın hakkını verebilmelisiniz… Yoksa sizin gibi milyonlarca genç okula gidiyor, isteyerek ya da istemeyerek… Milyonlarcası liseden mezun oluyor, milyonlarcası üniversite bitiriyor… Hepsi de mükemmel bir iş, mükemmel bir gelir, mükemmel bir aile ve sosyal yaşantı elde edemiyor… Bir de şu meşhur “Memlekette iş yok?” , “Üniversite bitiren bile iş bulamıyor” , ”İş bulsan bile parası az” gibi tekerlemeleri siz de söylemeyin… Kesinlikle katılmıyorum bu düşünceye… Memlekette iş yoksa onca genç insan, şirketlerin, kurumların zirvelerinde ne yapıyor? Oralara nasıl geldiler? Ülkemizde binlerce şirket, kurum var; hem özel sektörde hem de kamu sektöründe… Orada çalışanlar da sizin gibi öğrenciydi bir zamanlar…”Torpil var hocam torpil…” dediğinizi duyar gibiyim… Arkadaşlar, işi yapamayan birini torpille başköşeye oturtsanız ne olur? İşleri yürütemiyorsa, beceremiyorsa, kurumuna kazandıramıyorsa nereye kadar “bir torpilli” olarak orada duracaktır. Ha, hem becerikliyse ve hem de torpilliyse o da onun şansı… Herkes nasibine müstehak oluyor… Ama bize düşen, bizim yapabileceklerimizi yapabilmek… Nasip deyip, televizyon karşısında saatler geçiriyorsak, bir yabancı dil öğrenmek için gayret etmiyorsak, popülaritenin ardından sürüklenerek başka hiçbir farklı adım atmaya girişmiyorsak, kusura bakmayın ama ”Armut piş, ağzıma düş” diyorsunuz demektir.


Okul-derse karşı bir isteksizlik söz konusu ise, sizi okul-derse motive edecek kişilerle beraber olmanızda fayda vardır… Otomobil nasıl yakıtsız çalışmazsa, ruhunuzun da çalışma isteği için yakıta ihtiyacı vardır. Bu yakıtı almanın yollarından biri de sizde çalışma isteği uyandıracak kişilerle beraber olmanızdır. Bu kişiler, hedefi net olan başarılı öğrenciler, üniversite öğrencileri, öğretmenleriniz, öğretim görevlileri, eğitim ile iç içe olan uzmanlar, kurumlar, dernekler, vakıflar, psikolojik danışma ve rehberlik servisleri olabilir…Unutmayın ki birlikte uzun süre geçirdiğiniz kişiler nasıl bir özellik taşıyorsa, bu özellikler size bir şekilde yansıyacaktır. NLP dilinde bunu “aynalama” ya da “ayna nöronlarını harekete geçirme” diye ifade ediyoruz.

Takıldığınız arkadaş grubuna bir bakın… Ortak noktalarınız, ortak söylemleriniz, ortak heyecanlarınız, ortak tecrübeleriniz ne kadar fazladır… Çalışma isteğiniz, okula olan motivasyonunuz düştüğünde, motivasyonu yüksek arkadaşlarla, kişilerle paylaşılacak zamanlarınız ve onların verdiği telkinler, iradenizi çalışmaya doğru kamçılayacaktır.(devam edecek)

 
Toplam blog
: 63
: 1536
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

1968 yılında Üsküdar'da doğdum.İlk-Orta öğrenimimi Almanya'nın Hof/Saale kentinde tamamladım.Lise ve..