Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '08

 
Kategori
Sinema
 

Dinle neyden

Dinle neyden
 

Merkezinde Mevlana muhabbeti ve tasavvuf felsefesi olan yaşama biçiminin, bir Tekkeden başlayarak Osmanlı Sarayına, oradan da tüm dünyaya açılmasının bir film diliyle anlatılma çabası olmuş " Dinle Neyden..."

Gerçi bu düşünce bir film dilinden çok, bir tiyatro üslubu ve formatı içerisinde verilmiş ama bunu da, 18.Yüzyıldaki bir Mevlevi Tekkesini kendine mekan seçmiş bir yapım için normal saymak gerekecek herhalde...

Film adını, Mevlana'nın büyük eseri Mesnevi'nin giriş beytinden alıyor: "Dinle neyden kim hikayet etmede/Ayrılıklardan şikayet etmede.." diye başlayan Mesnevinin ilk 18 beytinin Mevlananın bizzat kendi elinden çıktığı söylenir. Bu girişte Mevlana; İslamın tasavvufi yorumunun temel yaklaşımını ortaya koyar. Bunu da insanı ney ile kıyaslayarak yapar. Ama bizim konumuz Mesnevi tahlili değil elbet, biz tekrar filme dönelim.

Eski bir Paşa olan Mustafa Nuri, çok sevgili eşinin ölümü üzerine kendisini dünyadan çekerek bir Mevlevi Tekkesinin "Dede" si olur. Genç dervişlerinden Halil'i de, yazıcı olarak görevlendirir. "Yazmak, hayatın suretini çıkarmaktır.." diyen genç derviş Halildir bize hikayeyi anlatan...

Filmin ikinci Halil'i, hastalanan Dedeyi tedavi etmesi için Saraydan gönderilen genç doktar Halildir. Halil zamanın eczasıyla Dedeyi tedavi ederken, Hünkarın kız kardeşi olan Esma Sultan da Dedeye büyük saygı ve sevgi beslemektedir.

Bu arada Fransız imparatoru Napolyon, Mısıra sefere çıkmaya karar vermiştir. Bunun önlenmesi için, Tekkenin şeyhi Dede Nuri'nin (Mustafa Nuri Paşa) diplomatik girişimlerine şahit oluruz. Bu da Mevlevi düşüncesinin uluslararası boyutu oluyor..

Filmin arka planından sürekli Mevlana'nın ölümsüz sözleri söyleniyor. Ölümün bir son değil, gerçek ve sonsuz hayatın başlangıcı oluşundan sevginin önemine kadar pek çok sözü.."Hakikate giden iki yol vardır; birisi uzun birisi kısa... Kitaplar uzun yolu, sevgi kısa yolu gösterir." gibi, Mevlanaya özgü kudretli sözleri fondan dinliyoruz, film boyunca...

Peki ama, aşk nerde..? Filmde aşk, Dede Nuri'nin ölmüş eşine sevgisini ifade teden mezar ziyaretleri dışında, bir de Esma Sultanın kalfası Gülnihal'le, Doktor Halil arasındaki adı konmamış ilgi...Mevlana düşüncesinin esasını teşkil eden "ayrılık" duygusu da yine bu çift arasında gerçekleşir ( Dede'nin ölümünü saymazsak) .. Ancak, bu "aşk ve ayrılık" vurgusu filmde, belli belirsiz denecek kadar zayıf bir tonla verilmiş..Filmi zayıflatan en önemli noktada bu olmuş bence..

Mevlevi Tekkesi ve müştemilatı, Osmanlı Sarayı ve müştemilatı, 18.Yüzyıl giysileri (özellikle kadın giysileri) başarıyla dizayn edilmiş fimde..Bu mekan ve kostüm başarısı seyirciyi filmin dünyasına çekmekte birincil unsurlar diyebiliriz rahatlıkla; yoksa hikayenin kendisi izleyenini sarıp sarmalamaktan çok uzak kalmış..!

Film bu..! Ama bir de izlediğim sinemadan bahsedeyim: İzmirin en eski sinemalarından Konak Sinemasında izledim bugün bu filmi. Bir zamanlar önünde kuyruklar olan bu sinemada, tek kişilik bir gösterimle izledim "Dinle Neyden"i..Koca sinemada bir ben vardım film başladığında..Yarıya geldiğimizde en arkaya oturmuş iki kişi daha gördüm, hepsi bu..

Şimdi hal böyle olunca, filme mi üzülelim; yoksa sinemaya mı..? Yoksa ikisine de mi..?

Kültür Bakanlığı destekli filme Türk Telekomda sponsonluk yapmış..Mevlana Celaleddin Rumi'nin 800.ölüm yıldönümü anısına çekilmiş "Dinle Neyden" i izleyin diyorum, sonuç olarak..Kısa bir geçmiş zaman yolculuğu yapmış olursunuz, en azından...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..