Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Dinlediğiniz şarkıların sözleri hangi şairlere ait hiç merak ettiniz mi ?

Dinlediğiniz şarkıların sözleri hangi şairlere ait hiç merak ettiniz mi ?
 

Hani şarkılar vardır bizi derinden etkileyen, duygularımız dediğimiz şarkılar... Hep dinleriz bıkmadan, belkide sadece sözleri bizi etkilediği için... Bazen sadece melodisi... Ama bizleri en çok etkileyen sözleridir bence...

Bazen, merak ediyor musunuz bu şarkılar kimlerin dizeleri... Belkide hiç sevmediğimiz, adını duysak karşı durduğumuz şairlerin... Ama insan merak etmeli bence. En azından anlamaya çalışmalı dizelerdeki güzelliği. İşte onlardan bir kaçı....

YILMAZ GÜNEY 'DEN

Arkadaş

Olmasın o ta içten
Gülen gözlerde yaş
Bir gün gelip ayrılsak da
Seninle arkadaş

Bir kıvılcım düşer önce
Büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş
Yanmışsın arkadaş

Dolduramaz boşluğunu
Ne ana ne kardaş
Bu en güzel bu en sıcak
Duygudur arkadaş

Ortak olmak her sevince
Her derde kedere
Ve yürümek ömür boyu
Beraberce el ele

Olmayacak o ta içten
Gülen gözlerde yaş
Bir gun gelir ayrılsak da
Seninle arkadaş

ATİLLA İLHAN 'DAN

ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım

YASAK SEVİŞMEK
Öteki kapımdan gel bunu açamazsın
Eski gözlerinle gel öldürmek vakti gel
Hem tetik bulun ardında biri olmasın
Hanidir ben bu evde saklanıyorum
Adımı değiştirdim başka adla yaşıyorum
Gece gündüz siyah gözlük takıyorum
Öteki kapımdan gel bunu açamazsın
Sabaha karşı gel bütün gözlerinle gel

Pancurların gerisinde kararıyorum
İçimde belalar doğuyor sonbahar doğuyor
Telefonda sesini tanıyamıyorum
Yüzün parmaklarımdan akıp kayboluyor
Böyle hep birşey kopuyor birşey kırılıyor
Sabaha karşı gel eski gözlerinle gel
Öteki kapımdan gel bunu açamazsın
Hem tetik bulun ardında kimse olmasın

Artık hiç kimse beni yaşamıyor
Aşklarımı büyük kemanlarla çizdiler
Korkularım oldum bittim kimsesizdiler
Yanlız bir mısra mıyım ıslanıyorum
Bir revolver romanımı tamamlıyor
Oyun bitti bütün ışılarımı söndürdüler
Yokmuşsun gibi gel öldürmek vakti gel
Öteki kapımdan gel bunu açamazsın
Üzerime kilitleyip mühürlediler
Hem tetik bulun ardında biri olmasın

Böyle Bir Sevmek

ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

hayır sanmayın ki beni unuttular
hala arasıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkğ belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kimbilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir.

Belki gelmem, gelemem

Sen istinyede bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git

Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
Hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git

Cinayet Saati

Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu

Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
Maktulün onbeş yıllık arkadaşı
Üçü kamarot öteki aşçıbaşı
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi

Cinayeti kör bir balıkçı gördü
Ben gördüm kulaklarım gördü
Vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü
Hiçbiriniz orada yoktunuz

Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
On üç damla gözyaşını saydım
Allahına kitabına sövüp saydım
Şafak nabız gibi atıyordu
Sarhoştum Kasımpaşa'daydım
Hiçbiriniz orada yoktunuz

Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
Polis kaatilleri arıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
Üzerime yüklediler bu işi
Sarhoştum Kasımpaşa'daydım
Vapuru onlar vurdu ben vurmadım
Cinayeti kör bir balıkçı gördü

Ben vursam kendimi vuracaktım

An Gelir

an gelir

paldır küldür yıkılır bulutlar

gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet

o eski heyecan ölür

an gelir biter muhabbet

çalgılar susar heves kalmaz

şatârâbân ölür

şarabın gazabından kork

çünkü fena kırmızıdır

kan tutar / tutan ölür

sokaklar kuşatılmış

karakollar taranır

yağmurda bir militan ölür

an gelir

ömrünün hırsızıdır

her ölen pişman ölür

hep yanlış anlaşılmıştır

hayalleri yasaklanmış

an gelir şimşek yalar

masmavi dehşetiyle siyaset meydanını

direkler çatırdar yalnızlıktan

sehpada pir sultan ölür

son umut kırılmıştır

kaf dağı'nın ardındaki

ne selam artık ne sabah

kimseler bilmez nerdeler

namlı masal sevdalıları

evvel zaman içinde

kalbur saman ölür

kubbelerde uğuldar bâkî

çeşmelerden akar sinan

an gelir

-lâ ilâhe illallah-

kanunî süleyman ölür

görünmez bir mezarlıktır zaman

şairler dolaşır saf saf

tenhalarında şiir söyleyerek

kim duysa / korkudan ölür

-tahrip gücü yüksek-

saatlı bir bombadır patlar

an gelir

attilâ ilhan ölür

Mahur Beste

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız

O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız

Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız

O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı

Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı

Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı

Gittiler akşam olmadan ortalık karardı

Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra

Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara

Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara

Geceler uzar hazırlık sonbahara

Sen Benim Hiçbirşeyimsin

Sen benim hiçbir şeyimsin

Yazdıklarımdan çok daha az

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Lüzumundan fazla beyaz

Sen benim hiçbir şeyimsin

Varlığın yokluğun anlaşılmaz

Galiba eski liman üzerindesin

Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak

Dudaklarınla cama çizdiğin

En fazla sonbahar otellerinde

Üniversiteli bir kız uykusu bulmak

Yalnızlığı öldüresiye çirkin

Sabaha karşı öldüresiye korkak

Kulağı çabucak telefon zillerinde

Sen benim hiçbir şeyimsin

Hiçbir sevişmek yaşamışlığım

Henüz boş bir roman sahifesinde

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Ne çok çığlıkların silemediği

Zaten yok bir tren penceresinde

Sen benim hiçbir şeyimsin

Yabancı bir şarkı gibi yarım

Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Uykumun arasında çağırdığım

Çocukluk sesimle ağlayarak

Sen benim hiçbir şeyimsin

Rinna Rinna nay

melengecin dalında çifte sığırcık diley çifte sığırcık

ciğerime ateş değdi öley diley öley gencecik

zehir pamuk ırgatlığı gavur gündelikçilik

rinna-rinnan-nay

yüreğim bölündü lay

damarlarım delindi

kan gider kan gider

melengecin dalında çifte saksağan diley çifte saksağan

boynumda dönüp batır öley diley şol kahbe devran

ağlarım bir yandan kan kusarım bir yandan

rinna-rinnan-nay

ellerim kırıldı lay

gözüm seli duruldu

kum gider kum gider

melengecin dalında çifte güvercin diley çifte güvercin

eğnimde göynek yok öley diley ayağım yalın

ölürsem kahrımdan öldüğüm bilin

rinna-rinnan-nay

yollarım kapandı lay

bulutlar parçalandı

gün gider gün gider

melengecin dalında çifte ispinoz diley çifte ispinoz

azıktan yetimim öley diley katıktan öksüz

dirliksiz düzensiz hanidir hürriyetsiz

rinna-rinnan-nay

künyemiz yazıldı lay

kervanımız dizildi

can gider can gider

Jilet Yiyen Kız

o kızı nerede nasıl görsem

aklımı başımdan alır ağzı

saçları şıra köpüğü desem

kaşları bıçak izi kırmızı

yakut pulları mı? bu ne görkem

kanlı gözbebeklerindeki yazı

beni nasıl büyüledi bilmem

kirpikleri örümcek kırmızı

kızıl demirden bir ünlem

salınması yangın yalnızı

korkmasam öpmeye eğilsem

dişleri elektrik kırmızı

çarpılmışım başım sersem

sevdim jilet yiyen kızı

göğsündeki kumrulara değsem

gagaları zehirli kırmızı

gece gündüz tek düşüncem

kasıklarımdaki ince sızı

artık kimseyle sevişemem

anladım sevişmek kırmızı

jilet yiyen kız merih'li gecem

birlikte bulacağız belâmızı

sonumuz kuşkusuz cehennem

kırmızı kırmızı kırmızı

CAN YÜCEL 'DEN

Sevgi Duvarı

Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa

Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi

Dilimizde akşamdan kalma bir küfür

Salonlar piyasalar sanat sevicileri

Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni

Yakanda bir amonyak çiçeği

Yalnızlığım benim sidikli kontesim

Ne kadar rezil olursak o kadar iyi

Kumkapı meyhanelerine dadandık

Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi

Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar

Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi

Öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri

Çöpcülerin elleriyle okşardım seni

Yalnızlığım benim süpürge saçlım

Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

Baktım gökte bir kırmızı bir uçak

Bol çelik bol yıldız bol insan

Bir gece Sevgi Duvarını aştık

Dustuğum yer öyle açık seçik ki

Başucumda bi sen varsın bi de evren

Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi

Yalnızlığım benim çoğul türkülerim

Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

AHMET ARİF' TEN

Ay Karanlık

Maviye

Maviye çalar gözlerin,

Yangın mavisine

Rüzgarda asi,

Körsem,

Senden gayrısına yoksam,

Bozuksam,

Can benim, düş benim,

Ellere nesi?

Hadi gel,

Ay karanlık...

İtten aç,

Yılandan çıplak,

Vurgun ve bela

Gelip durmuşsam kapına

Var mı ki doymazlığım?

İlle de ille

Sevmelerim,

Sevmelerim gibisi?

Oturmuş yazıcılar

Fermanım yazar

N'olur gel,

Ay karanlık...

Dört yanım puşt zulası,

Dost yüzlü,

Dost gülücüklü

Cıgaramdan yanar.

Alnım öperler,

Suskun, hayın, çıyansı.

Dört yanım puşt zulası,

Dönerim dönerim çıkmaz.

En leylim gecede ölesim tutmuş,

Etme gel,

Ay karanlık...

Hasretinden Prangalar Eskittim

Seni, anlatabilmek seni.

İyi çocuklara, kahramanlara.

Seni anlatabilmek seni,

Namussuza, halden bilmeze,

Kahpe yalana.

Ard-arda kaç zemheri,

Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.

Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...

Bir ben uyumadım,

Kaç leylim bahar,

Hasretinden prangalar eskittim.

Saçlarına kan gülleri takayım,

Bir o yana

Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,

Dipsiz kuyulara,

Akan yıldıza,

Bir kibrit çöpüne varana,

Okyanusun en ıssız dalgasına

Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,

Yitirmiş öpücükleri,

Payı yok, apansız inen akşamdan,

Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,

Seni anlatabilsem seni...

Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum, kapama gözlerini...

Uy Havar

Yangınlar,

Kahpe fakları,

Korku çığları

Ve irin selleri, aç yırtıcılar,

Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.

Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!

Pusatsız, duldasız, üryan

Bir cana bir de başa

Seher vakti leylim-leylim

Cellat nişangahlar aynasındasın.

Oy sevmişim ben seni...

Üsküdar'dan bu yan lo kimin yurdu!

He canım...

Çiçekdağı kıtlık, kıran,

Gül açmaz, çağla dökmez.

Vurur alnım şakına

Vurur çakmaktaşı kayalarıyla

Küfrünü, Medetsiz, Munzur.

Şahmurat Suyu kan akar

Ve ben şairim.

Namus işçisiyim yani

Yürek içisi.

Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,

Ne salkım bir bakış

Resmin çekeyim,

Ne kınsız bir rüzgar

Mısra dökeyim.

Oy sevmişem ben seni...

Ve sen daha demincek,

Yıllar da geçse demincek,

Bıçkılanmış dal gibi ayrı düştüğüm,

Ömrümün sebebi, ustam, sevgilim,

Yaran derine gitmiş,

Fitil tutmaz, bilirim.

Ama hesap dağlarladır,

Umut, dağlarla.

Düşün, uzay çağında bir ayağımız,

Ham çarık, kıl çorapta olsa da biri

Düşün, olasılık, atom fiziği

Ve bizi biz eden amansız sevda,

Atıp bir kıyıya iki zamın

Yarının çocukları, gülleri için

Herbirinin ayvatüyü, çilleri için,

Koymuş postasını,

Görmüş restini.

He canım,

Sen getir üstünü.

Uy havar!

Muhammed, İsa aşkına,

Yattığın ranza aşkına,

Deeey, dağları un eder Ferhadın gürzü!

Benim de boş yanım hançer yalımı

Ve zulamda kan-ter içinde, asi,

He desem, koparacak dizginlerini

Yediveren gül kardeşi bir arzu

Oy sevmişem ben seni...

NAZIM HİKMET RAN 'DAN

Sarı Zeybek Belgeseli' nden

Dörtnala gelip Azak Asya'dan

Akdenize bir kısrak gibi uzanan bu memleket bizim

Bilekler kan içinde,

Dişler kenetli,

Ayaklar çıplak,

Ve ipek bir halıya benzeyen toprak,

Bu cehennem, bu cennet bizim...

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür,

Ve bir orman gibi KARDEŞCESİNE,

Bu hasret bizim....

Seviyorum Seni

Seviyorum seni

ekmeği tuza banıp yer gibi

Geceleyin ateşler içinde uyanarak

ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi

Ağır posta paketini

neyin nesi belirsiz

telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi

Seviyorum seni

denizi ilk defa uçakla geçer gibi

İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık

içimde kımıldayan birşeyler gibi

Seviyorum seni

Yaşıyoruz çok şükür der gibi

MURATHAN MUNGAN' DAN

Aşk Yeniden

Aşk yeniden

Akdenizin tuzu gibi

Aşk yeniden

Rüzgârlı bir akşam vakti

Aşk yeniden

Karanlıkta bir gül açarken

Aşk yeniden

Ürperen sahiller gibi

Aşk yeniden

Kumsalların deliliği

Aşk yeniden

Bir masal gibi gülümserken

Gözlerim doluyor

Aşkımın şiddetinden

Ağlamak istiyorum

Yıldızlar tutuşurken

Gecelerin şehvetinden

Kendimden taşıyorum

Aşk yeniden

Bitti artık bu son derken

Aşk yeniden

Aynı sularda yüzerken

Aşk yeniden

Rüya gibi bir yaz geçerken

Aşk yeniden

Unutulmuş yemin gibi

Aşk yeniden

Hem tanıdık, hem yepyeni

Aşk yeniden

Kendini yarattı kendinden

Eskidendi Çok Eskiden

Hani erken inerdi karanlık,

Hani yağmur yağardı inceden,

Hani okuldan, işten dönerken,

Işıklar yanardı evlerde,

Eskidendi, çok eskiden.

Hani ay herkese gülümserken,

Mevsimler kimseyi dinlemezken...

Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,

Eskidendi, çok eskiden.

Hani hepimiz arkadaşken,

Hani oyunlar tükenmemişken,

Henüz kimse bize ihanet etmemiş,

Biz kimseyi aldatmamışken,

Eskidendi, çok eskiden.

Hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,

Hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,

Daha biz kimseye küsmemiş,

Daha kimse ölmemişken,

Eskidendi, çok eskiden.

Şimdi ay usul, yıldızlar eski

Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden

Geçen geçti,

Geçen geçti,

Geceyi söndür kalbim

Geceler de gençlik gibi eskidendi

Şimdi uykusuzluk vakti

Göç Yolları

Söyleyin dağlara rüzgara

Yurdundan sürgün çocuklara

Düşmesin kimse yılgınlığa

Geçit vardır yarınlara

Göç yolları

Göründü bize

Görünür elbet

Göç yolları

Bir gün gelir

Döner tersine

Dönülür elbet

En büyük silah umut etmek

Yadigar kalsın size

Yolverin kanatlı atlara

Sürgünden dönen çocuklara

Ateşler yakın doruklarda

Geçit vardır yarınlara

Dağılsak da göç yollarında

Yarın bizim bütün dünya

Maskeli Balo

Yaredir sinede eski sevgili

Eski sevgili eski günler

Hayata baksana takmıyor kimseyi

Hiçbir şey diriltmez artık geçmişi

Yaredir yine de

Yaktın gemilerimi

Dönüş yok artık geri

Tak etti canıma bu maskeli balo

Bu maskeli balo

Ve onun sahte yüzleri

Yaredir sinede eski sevgili

Ne yapsan kolay unutulmaz

Ağlama geçmişe yaşadık bitti

Anılar bizi yalnız bırakmaz

Yalnızız yine de

Olmasa Mektubun

Olmasa mektubun,

Yazdıkların olmasa

Kim inanırdı

Senle ayrıldığımıza.

Sanma unutulur,

Kalp ağrısı zamanla

Herşeyi unutarak

Yaşanır sanma.

Neydi bir arada tutan şey ikimizi

Birleştiren neydi ellerimizi

Bırak bana anlatma imkansız sevgimizi

Sevmek birçok şeyi göze almaktır.

Baksana geçmişe,

Ne çok anıyla yüklü

Nerde o taverna,

Nerde sinema

Harcanmış zamanla

Yeniden yaşanmaz ki;

Geç kaldıktan sonra

Arama boşa!

Bu şiirler sadece birkaçı. Şairler şarkılarda yaşıyor bence... Dinlediğiniz sürece...

 
Toplam blog
: 92
: 11527
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Dokuz Eylül Üniversitesi "Tarih Öğretmenliği" bölümü mezunu. Eğitim sektöründe çalışıyor. Yazmak ..