Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dinlemek üzerine. . .

Televizyon kanallarından birinde, sokakta yapılan ayaküstü bir röportajı uzandığım yerden izliyordum. Sunucunun çevresini, oradan geçerken kamerayı fark edip durmuş bir sürü insan sarmıştı. Yaşıl, emekli, işsiz, memur, ev hanımı, çoluk çocuk… Sunucu genç orta yerde sıkışmış kalmış. Çünkü çemberin dışından içe doğru bir itiş kakış durumu da var. Nedeninin ekranda görünme isteği olduğu kameraya atılan bakışlardan anlaşılıyor. Sonra birileri ayrılırken ortamdan, yenileri kafalarını uzatıp konuyu anlama telaşı içinde.

Sunucu genç adam, sorduğu sorunun yanıtını farklı insanlardan alma çabası içinde mikrofonu dolaştırıp, soruya yenilerini eklerken konuşmacıları kimsenin dinlemediğini fark ettim. Öyle garip bir durum oluşmuştu ki gülmemek elde değil. Hani kaba bir tabirle söylenir ya ''ağzı olan konuşuyor'' diye. Burada da herkes mikrofonu yakalama, sorulanı hep bir ağızdan yanıtlama gayreti içinde. Ama kimsenin birbirini dinlediği yok.

Bu alışkanlık bizim toplumumuzda epeyce yaygın galiba! Oysa dinlemek anlamaya çalışmaktır birbirimizi.

Dinlemezsek nasıl anlarız ki bir toplantıda konuşulanı, konuşmacıyı, büyüğümüzü, karşımızdaki insanı…

Dinlemezsek öğrenemeyiz ki!

Dinlemezsek tanıyamayız ki!

Dinlemezsek anlayamayız ki!

Dinlemek çaba gerektiren bir disiplin işidir. Bu disiplini evimizde ailemizden, okulumuzda öğretmenimizden almış olmamız gerekir.

Günlük yaşamda bunun gibi birçok örnek yaşıyoruz. Evde birbirimizi, sokakta arkadaşımızı dinlemeden, -miş gibi yapıyoruz. Onu sadece duyuyoruz, duymak bir çaba gerektirmiyor. Oysa dinlemek bir disiplin, bir saygı işidir. Öğrenme amaçlı dinlemelerde not tutmak da yaralı olur ve unutmayı önler. Etkili öğrenme gerçekleşmiş olur.

Ben bu yazıda karşımızdaki insanı tanıma ve anlama amaçlı dinleme üzerinde duruyorum.

Karşılıklı konuşmalarda sözün bitmesini beklemeden pat diye araya girip kendi derdimizi anlatabiliyoruz. Yeni tanıştığımız birinin adını anımsamaya çalışıyoruz oysa o söylemiş ama biz dinlememişizdir. Sosyal yaşamda böyle birçok örnek yaşıyoruz. Televizyonda hele sabah kuşağı dedikleri kadınlara yönelik programlarda, tartışma programlarında yüzlerce örnek var. İnsanlar sabırsızca başkasının sözünün bitmesini beklemeden konuşuyor, sadece ama sadece kendi konuşuyor. Her yanlışımızda olduğu gibi birbirimizi nazikçe uyarmalıyız.

Sözün özü, bu en basit görgü kuralını çoğumuz bilmezden, görmezden gelebiliyoruz. Karşımızdaki kişinin sözünü kesmeden dinlemeyi öğrenmeliyiz. Çocuklarımıza bu alışkanlığı kazandırmaya önem vermeliyiz.

 
Toplam blog
: 15
: 581
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

1957 doğumluyum. Emekli öğretmenim. Edebiyat ve müzik kişisel ilgi alanım, eğitim ise mesleki ilgi a..