Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Dinlemelerin vazgeçilmez cazibesi!

Dinlemelerin vazgeçilmez cazibesi!
 

FOTOĞRAF HABERVİTRİNİ'NDEN ALINMADIR


Telefon dinlemelerin yol açtığı güven bunalımı artarak sürüyor. Her yeni dinleme operasyonu ve ardından başlayan tartışmalar, toplumda devlete ve hukuka olan güveni iyice törpülüyor. İnsanların yıllardır kabul gördüğü üzere mafya, terör örgütleri gibi suç örgütlerinin dinlenmesine bir itirazı yok. Zaten yıllardan beri de kanıt oluşturmaya, suçu önlemeye yönelik olarak yapılan bu adli “dinlemelerle” ilgili bir kaygı da söz konusu olmamış. Sorun bu dinlemelerin siyasal mücadele aracı haline getirilmesiyle başlamış.

Eskiden herkes, yasal olsun olmasın MİT’in ve diğer güvenlik birimlerinin “devletin ve milletin ortak yararına” istihbarat yapabileceğine inanır, hatta kendi güvenliği ile özdeş bulduğu bu faaliyetleri desteklerdi. Ama iletişim teknolojisinin gelişmesine paralel olarak uygun cihazları edinen özel ya da resmi kesimlerin önüne geleni dinleyebilmesi, bu dinlemelerden siyasal ve ekonomik rant üretilmesi çeşitli tartışmaları başlattı. Siyasal güçler rakiplerinin hangi plan ve atak içerisinde olduklarını önceden öğrenmenin zevkini yaşarken, aynı durumun tersten aleyhlerine işlediğini fark edemediler. Bu dinlemeler piyasa buldukça, işin de cılkı çıktı. Artık sadece ülkeler arasında olması gereken istihbarat savaşları, iç siyasetin vazgeçilmezleri arasına girdi. Kendini “ülkenin sahibi” dolayısıyla yetkilisi de gören devlet organlarının, siyasi güçlerin, hatta mafya guruplarının sayısının artmasıyla, karşılıklı dinlemeler de hız kazanmıştı.

Son yıllarda çeşitli tasfiyeler ve tutuklamalar yoluyla “sivil” unsurlar bu alandan epeyce uzaklaştırıldı. Ancak devlet otoritesine sahip kurumların “dinlemeleri” bütün hayatı kuşatacak düzeye gelip, bu bilgiler, tekrar siyasetin emrine sunulunca bugün yaşadığımız kaotik ortam ortaya çıkmış oldu. Kuşku yok ki farklı siyasi, sosyal, sendikal, muhalif kesimlerin dinlenmesinden en çok hükümetler ve egemenler memnun olurlar. Atacakları siyasi adımlarda ya da girişimlerde, muhalif tepkileri önceden bilmenin avantajlarından yararlanmak isterler. Ülkede “tek tabanca” olmak isteyen bir hükümetin başvuracağı pek çok “önlem”in başında mutlaka bu “dinlemeler” gelir. “Uyanık” hükümetler elde ettikleri bu “bilgilerden” sinsice ve ustaca yararlanırlar. Elbette tersinden de; muhalif siyasi kesimler, kendilerine iktidarla ilgili “satılan” bilgilere sahip olmaktan büyük “haz” duyarlar. Ama bütün kesimler, bu “kirli mücadele”nin bitmesine değil de, karşı tarafın sağladığı “efektif” üstünlüğe, “atılan golün yarattığı etkiye” göre tepkilerini ortaya koyarlar.

Örneğin; Başbakan Erdoğan, Ergenekon Davası kapsamında savcının aldığı ifadenin nasıl olur da iki saat sonra “bazı” internet sitelerinde yayımlanmasını önemsemiyor. Başsavcı’nın bile göremediği ifadelerin ertesi gün çıkan “malum” basında manşet olması karşısında suskun kalmayı tercih edebiliyor. Ama aynı Başbakan kendisiyle ilgili yasadışı dinlemelerin Aydınlık Dergisi’nde yayımlanmasına öfkeleniyor. Derginin polisçe basılmasını savunurken ortaya koyduğu bakış açısından Başbakan’ın nasıl bir çifte standart içinde hareket ettiği açıkça görülüyor. Aynı şekilde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, başbakanın yasadışı dinlenmesiyle elde edilen bilgileri rahatlıkla toplumla paylaşıp, siyasi “gol atmaktan” rahatsızlık duymuyor. Oysa demokrasiye ve kurumlarına inanan gerçek demokratlar, bu kirli “bilgi savaşları”nın her türlüsüne karşı çıkıp, taraf olmamalıdırlar. Gerçek demokratlar, suç örgütlerinin etkisizleştirilmesini hedefleyen ve yargıç izniyle verilen dinlemelerin dışında hiçbir şekilde dinleme yapılmasını kabul etmemelidirler. AKP iktidarının “tek tabanca” olmak adına giriştiği “güdümlü hukuk” mücadelesi ve hukuku baskılayarak istediğini dinleme “özgürlüğü”, maalesef karşı kesimlerin de hükümetin ve yandaşlarının yaptığı iletişimi yasadışı dinlemesine “meşruiyet” kazandırıyor. Gerçek demokrasilerde yetkisini anayasadan almayan, hukukun üstünde, hukukun dışında bir güç ve çalışma olmamalıdır. Toplumda kargaşaya neden olan, bireyi ve toplumu korkunun ve paniğin esaretine alan her türlü “bilgi hırsızlığı”na son verilmelidir.
 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..