Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dinlemeyi bilmek

Dinlemeyi bilmek
 

Kuşkusuz onurlu, etrafındakilerin hislerine tercüman olan, uygar/kültürlü insanlara özgü bu tutum, beni en çok etkileyen davranışlardan biridir.


Dinlemediğiniz şeyi ölçemezsiniz. Anlayamadığınızı denetleyemez, evrensellikle ilişkisini kuramazsınız. Bir toplumda dinleme ne kadar hasassa o toplum o kadar gelişmiştir denebilir.

Bu dinleme işlevi siyaset/ekonomi de olduğu gibi; duygu, değerler, performans, yeterlilik vb. şeyler üzerinde de gerçekleşebilir.

Bir toplum sıralamalarda hep gerilerde kalıyor, susmasını bilmiyorsa ve bundan hiç rahatsız olmuyorsa gerçekten bu hal utanılacak bir durum yaratıyor demektir. Ve hala övünecek şeyler bulunabiliyorsa, bunu önleyici çözüm yolları üretilmemişse, durum gerçekten vahimdir.

Ülkemizde bunca konuşan, eleştiren ahkam kesen ve kendisini bilgili sanan insan var ama dinlemesini bilen bir elin parmakları kadar az.

Dinleyiciler onları adeta mumla arıyor.

Bahsedilen şeyin nedeni hiç kuşkusuz eğitim sorunu!

Sevgili okurlar!

Unutulmamalı ki;

Toplumsal hareketlerin gelişimi ve dönüşümü açısından bakıldığında üzerinde uzlaşılmış kriterleri anlatabilmek, büyük bir meziyet; ama inanın, dinleyebilmekte bir o kadar önemli olanı.

Kanaatimce, bu konuyu enine boyuna düşünmek masaya yatırmak gerekiyor. 

Dinleme gücünü kullanabilenler herhalde ne demek istediğimi fark edeceklerdir.           

Örneğin, karşınızdaki kişiyi, hiçbir yorum yapmadan, beynin tüm alıcı devrelerini açık tutup sadece anlatılan konuya yönlenmek, dünyadan kendinizi soyutlamış bir halde, gülmeden, el kol, kaş göz işaretleri yapmadan, yanınızdaki ile konuşmadan, onu dürtmeden, hatta hiç hareket etmeden, sadece ve sadece dinlediğiniz oldu mu?

Şayet bu uzun soruya “evet”diyebiliyorsanız, mantıken siz sıkı bir dinleyicisiniz demektir.

Kuşkusuz onurlu, etrafındakilerin hislerine tercüman olan, uygar/kültürlü insanlara özgü bu tutum, beni en çok etkileyen davranışlardan biridir.

Dinleyebildiğimiz zaman, bize hitap eden kişinin konuşmalarını beyin hemen kayda alıyor, bir an içinde farkındalık alanına getirebiliyor ve yansıtılanlar birikim yaparken yenileri içinde ayrıca bir zemin açılıyor.

Bu model, gerçeği olduğundan farklı biçimde yorumlanmamasını temin ediyor.

İlk önce algılama süreci içinde pasif olabilmek, konuşulanları hissetmek şart.

Bu durum, bireyin önce kendine, daha sonra etrafındakilere güven duyması anlamına gelir.

Dikkât ederseniz, bu niteliğe sahip olabildiğimiz sürece konuşmacının konuşmasına daha düzgün ve akıcı fırsat tanıyor, farkında olmadan saygısını kazanıyorsunuz.

Ama, bütün bu hususları bildiğimiz halde, çoğumuz yine de bir nedenle karşımızdakini dinlemiyoruz.        

Hele, yeniliklerden, yaratıcılıktan ve güven duygusundan yoksun, performansı düşük kimseleri de dinlemeye hiç itibar etmiyoruz.

Bazı insanlar vardır, iyi dinleyici olduğu gibi sıkı bir konuşmacıdır. Kimisi ise sadece dinler, ama konuşmaktan kaçınır. Zira kendisinde bilgi yeterliliği fazla değildir.

Bir süre sonra kesileceğini/duracağını bilir. Yani tükeniş noktası yakındır.

Bunu hissettiği için devreye girmekten imtina eder. Ya da kısa keser. 

Kimileri de konuşmasını uzattıkça uzatır, konu boğulup gider, dolayısıyla, dinlemenin bir esprisi kalmaz.

Bazen de, bir kişiyi dinler görünüp kafanızdan başka şeyler geçiriyorsa bu tavrınız hiç etik olmuyor. Zira düşündüklerinize takılıp kalıyorsunuz, suskun gözükmenize karşın, gerçekten kedini izleyenlerine vermiş olanları dinlememiş oluyorsunuz.

Dinlemeyi engelleyen bir başka etken de fikirlerimizin çok iyi olduğuna, diğerlerinin ise yanlış/aldatıcı/eksik beyanlarda bulunduğuna inanmamız.                                                

Kimi zaman da ‘konsantre’ olamayışımız nedeniyle dinleyemiyoruz.

Bu da bizdeki eğitim ve kişisel gelişim eksikliğinden kaynaklanıyor. Minik minik cümleler kurarak konuşanın lafını hiddetle kesmeyi pek de güzel beceriyoruz.

Galiba insan içsellikle kendini dinleyemiyor.

Bildildiklerimizi ve düşündüklerimizi ilk fırsatta kusmanın hiç gereği yok.

İnsanlık basamağına adım atanlar kısaca kendinden emin olanlar dinleyerek konuşuyorlar hep böyle yapıyorlar.

 

 

Ahmed F. Yüksel

 

https://twitter.com/sufafy


https://twitter.com/AhmedHulusi


http://www.ahmedhulusi.org/

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..