Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '16

 
Kategori
İlişkiler
 

Dinlenmiş bir yürekte aşk

Dinlenmiş bir yürekte aşk
 

Saatin alarmıyla değil, sabah kuşlarının sesiyle ve gün ağarırken uyanır olmuştu bir süredir.

Yavaşça kalktı, ters çevrilmiş terliğini ayağıyla düzeltti, giydi sonra terasa çıkan kapıyı ardına kadar açtı, her zaman olduğu gibi…

Yükselmeye çalışan güneşin gökyüzüne vuran renklerini izledi, sabah rüzgârını soluğu kesilene kadar içine çekti.

Havada sonbahar serinliği vardı ve kış yakındı. 

Mevsimler hızla değişiyor ve zamanı tutmak yine mümkün olmuyordu.

...

Banyodaki aynada, uykulu ve süzgün görüntüsünü fark etti. 

Aynaya doğru yaklaştı, uzun zamandır ilk defa dikkatle yüzünü inceledi.

Bakmasaydı keşke; gözlerinin kenarındaki çizgiler ne kadar derinleşmişti!

Hele alnındakii çizgilere ne demeliydi?

Kabul etmese de, hızla yaşlanıyordu işte...

-Boş veeer, ruhun genç ya!   diye yükselen iç sesine dudak büktü:                                

-HADİ CANIM SEN DE!

...

Bunca yıldır neler yaşamıştı, neler görmüştü ve zaman nasıl da göz açıp kapayana kadar geçip gidiyordu... 

Ne çok sevmiş, ne çok sevilmişti. 

Sabır, hoşgörü, umut ve sevgiyle ne çok zorluğun üstesinden gelmiş, yaşadığı huzurlu, mutlu ve güzel yılların değerini hiç bir  zaman inkar etmemişti.

O umudu hiç eksilmesin isterdi; öyle ki karamsarlığa düştüğü bazı zamanlarda hemen gelecekteki umutlarından ödünç alır, bazen de eskimiş umutlarını cilâlayıp, parlatıp yeniden kullanırdı. 

Aşkın zamana yenilmemesi adına ise umutlarını daima aşkla beslemişti.

Ancak, umutla karşılanan yarınlar, güzel şeylerin beraberinde sıradanlığı, alışkanlığı ve bağımlılığı getirmiş, ne yazık ki varoluşun temel direği    aşk önemsizleştirilmişti...   

Umut aşkla beslenebilirdi ama aşk umutla beslenmezdi ki; 

aşk, umuttan çok incelikle, aşk özenle ve hassasiyetle büyür/gelişirdi...

Ve aşkın kırılma noktaları, çoğu zaman önemsiz gibi görülen ayrıntılarda gizlenirdi.

(Anlatamamıştı yada anlamamıştı!..)

Öyleyse;  ruhundaki ağır yük bir dağ kütlesine dönüşmeden önce,  yüreğini biraz nadasa bırakmalıydı. 

Biraz yalnız, biraz uzakta yaşamalı, denemeli, görmeli, öğrenmeliydi...

Belki de dinlenmiş bir yürekte AŞK yeniden yeşeriverir/di!..

Kim bilir?

Belki de!..

Olabilirdi/ miydi?!

 

 

 

                                                                          ***

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 247
: 1493
Kayıt tarihi
: 29.01.08
 
 

Antalya ve Akdeniz aşığı bir öğretmenim. Bol bol okurum, blog yazarım, şiir yazarım. Yazdıkça ve ..