Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '09

 
Kategori
Sosyoloji
 

Dinleyin Telefonlarımı

Dinleyin Telefonlarımı
 

Telefon


Malumunuz, bugünlerin en popüler konusu, telefon dinlemeleri ve telekulak skandalları. O, onu dinlemiş; bu, bunu dinlemiş… Siyaset yargıya müdahale etmiş, yargı baskı altındaymış.

Her zamanki gibi, o gün de, tüm hazırlıklarımı tamamlamıştım. Gayet neşeli ve mutlu bir şekilde derse gidecektim. Kitaplarımı da yanıma aldım ve durağa gittim. Yaklaşık yarım saatlik bir beklemenin ardından belediye otobüsü nihayet geldi ve otobüse bindim. Otobüsün ortalarında bir yerlere oturdum ve yirmi dakikalık seyahatime başladım.

Her şey normal. Olağan güzergâhı üzerinde gidiyor otobüs. Ben ise az sonra gireceğim dersle ilgili düşüncelere dalmışım. Tam da bu esnada bir çocuk ağlaması koptu yan tarafımdaki koltuktan. Bir an boş bulundum ve kafamı o yöne doğru çevirdim. Elinde bir paket çubuk kraker olan yaklaşık yirmili yaşlarda olan bir delikanlıdan geliyordu o ses. Evet, yirmili yaşlarda gibi görünen, şişman bir gençten… Yanında ise kır saçlı bir teyze vardı o gencin. Gençle ilgilendiği için tam seçemiyordum yüzünü.

Genç dediğime bakmayın. Yirmili yaşlarda görünen o kişi, aslında zihinsel özürlüydü. Yani dış görünüşü yirmili yaşlarda gibi gösteriyordu onu; ama o, belki de 3-5 yaşında bir çocuktu. Yanındaki teyze ise o gencin annesiydi.

Gencin ağlamasının ardından, kır saçlı teyze o gence dönerek “Oğlum bak sana kraker aldım, kek aldım; ne oldu neden ağlıyorsun?” diye sordu. Bunu duyan genç, ağlamasının şiddetini daha da arttırdı. Annesi ise gencin başını büyük bir şefkatle seviyordu.

Genç, biraz olsun sakinleşmişti ki tekrardan ağlamaya başladı. O kadar masum bakışları vardı ki… Yeni doğmuş bebek gibi… Bu ikinci ağlamayla birlikte gencin annesi de ağlama başladı ve ben, tüm bu olanları izlemeye başlamıştım, çok etkilenmiş bir halde. Daha sonra kır saçlı teyze bana doğru döndü. Gözleri masmaviydi; gökyüzü gibi ve ağlamak üzereydi. “Oğlum neden ağlıyorsun, bir yerin mi ağrıyor. Bak seni gezdirmek için dışarı çıkardım, mutlu değil misin?” dedi oğluna. Oğlunu sürekli olarak okşuyor ve onun mutsuzluğuna derman olmaya çalışıyordu. Ama nafile… Daha sonra o teyze bir daha bana döndü; ağlıyordu. “Ben daha ne yapayım?” dedi. O muhteşem mavi gözlerin ardındaki büyük hüznü görebiliyordum artık. Sadece bunlar değildi gördüklerim: kayıtsız, şartsız sevgiyi de görüyordum; bitmek tükenmek bilmeyen sabrı ve anne vicdanını da.

Artık otobüsten inme vaktim gelmişti. Otobüsten indim. Otobüsteyken kuruttuğum göz pınarlarımdan yaşlar, artık beni dinlemez olmuşlardı; ağlıyordum. Hemen telefonuma sarıldım ve arkadaşımı aradım. Olan biteni ona anlatırken, bir yandan da ağlıyordum. Ve o an aklımdan şu geçiyordu: umarım şuan ki konuşmalarımı dinleyen birileri vardır.

Mademki telefonları dinliyorlar; o halde, insanların sadece devletle ilgili planlarını dinlemesinler. Dinledikleri kişilerin dertlerini, tasalarını, acılarını ve kederlerini de dinlesinler. Dinlesinler ki, belki bu sayede bu milletin sorunlarına da, üzüntülerine de tanık olsunlar. Biraz vicdanları titresin ve sorunu olanlara bir yardım eli uzatsınlar. Belki bu sebeple bu ülke insanlarını daha mutlu ederler.

O yüzden diyorum ki; dinleyin tüm telefonlarımı, tüm konuşmalarımı. Dinleyin ki, belki vicdanınız biraz olsun sızlasın. Dinleyin ki, içinizdeki insan yaşamaya devam etsin. Dinleyin ki, insanlarımızın dertlerine, üzüntülerine ortak olun. Dinleyin ki, benimle birlikte ağlayın. Dinleyin ki, gözünüzün göremediği; ama kulaklarınızın duyduğu bu olaylara şahit olun.

 
Toplam blog
: 44
: 1133
Kayıt tarihi
: 10.12.07
 
 

Karadeniz Teknik Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümü 4. sınıf öğrencisiyim. Kitap okumayı, yazı yaz..