Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '10

 
Kategori
Siyaset
 

Dip dalgaları

Dip dalgaları
 

Efendiler, yabancılar halifeliğe saldırmıyorlar. Ama Türk ulusu saldırıdan kurtulamıyor... Çanakkale'de, Suriye'de, Irak'ta, İngiliz bayrakları altında Türklerle vu­ruşanlar İslam uluslarıydı. (Sömürgeci düşmanlar) Türk ulusuna kolaylıkla saldırabilmek için halifeliğin devam etmesini yeğliyorlar.

İslam üzerinden siyaset yapan emperyalist güçlerin entrikalarını gözler önüne seren Gazi Mustafa Kemal Paşa, işte bunları söylüyor. İstiklal (=bağımsızlık) savaşı koşullarında, cumhuriyetin ilanını engelleyemeyen... Ancak, tez elden yıkmak için pusuda bekleyen Batılı emperyalist, ülkenin içinde yandaşlar arıyor ve sonunda da buluyordu. Bulunan ilk <ı>“araç”, adını Terakkiperver Fırkası (= ilerleme-sever parti) olarak ilan eden bir “<ı>yandaş”tı... Ancak kendilerini “<ı>ilerleme-sever” olarak tanıtan bu siyasi partinin temel politikası, halifeliğin sürdürülmesi idi... Şöyle bir arkanıza yaslanıp, bir de bugüne bakınız... Yakın gözlüğünüzü, uzak gözlüğünüzü... Ve varsa astigmat merceğinizi de takınız. Dört gözünüzle birden bakınız siyaset arenasına. Emperyalizmin koltuğunda bugün kimler oturmaktadır?.. Peki ya Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst koltuklarında?.. Dün, İslam adına bağımsızlık mücadelelerine, ulusal egemenlik ve cumhuriyet ilkelerine savaş açanlar...

Bugün, “<ı>ılımlı İslam” etiketi altında, kimlerle ve nasıl birlikte davrandıklarını seçebiliyor musunuz? Peki bugün, ağalık, şeyhlik, tarikatçılık, aşiretçilik, hanedancılık ve şeriatçılık ilkelerinin savunucuları ve koruyucuları kimler?.. Bugün ülkemizdeki çağdışı sömürüye arka çıkan ve halkın gelir adaleti ve sosyal devlet ilkeleri etrafında örgütlenmesini baltalayan ve yabancı sermaye çıkarlarının savunuculuğunu yapanlar kimlerdir, görebiliyor musunuz?.. Dikkat buyurun... Dikkat! Çünkü eğer bu saydığımız zümrelerin bir ve aynı odaklardan beslendiklerini, aynı yöndeki amaçlara hizmet ettiklerini kavrayıp, tespit edemiyorsanız... Başınıza örülecek bütün çoraplara kellenizi uzatmaktan başka bir çareniz ve kaderinizin olmadığının bilgi ve bilinci içinde olmak durumundasınız. Ya siyah... Ya beyaz. Türkiye’nin yakın geleceği, gri tonların giderek silinmeye yüz tuttuğu bir keskinliğe doğru tehlikeli bir biçimde yaklaşmaktadır... Çünkü harç bitmek üzeredir ve yapı tatil edilmek durumundadır…

Bir ülke ekonomik olarak, siyasi olarak, fiziki bütünlük olarak ortadan kaldırılmak üzere ise ve bölünüp parçalanmaya doğru kör topal yuvarlanmaya çalışılıyor ise... Yani ülke, bir varlık-yokluk meselesi ile yüz yüze getirilmiş ise... “<ı>gri” tonlar biçimlerini kaybeder, “flu”laşır ve giderek, kendi içeriklerinin anlamın tüketir... Ve ortada sadece bir siyah ve bir de beyaz kalır. Yani ya istiklal (=bağımsızlık) ya ölüm!.. Ya yaşamaya devam edeceksin... Ya da tarih içinde gömülmek istendiğin yere ruhunu teslim edeceksin... Bu bir mukadderat meselesidir. Bu bir ölüm-kalım noktasıdır. Bu bir yok olmak... Ya da yeniden varolmak sorunudur... İşte kurtuluş savaşları, büyük halk mücadeleleri ve ulusal şahlanış ortamları bu tür koşullarda yeşerir ve bu yöndeki çöküşlerin ardından gelir. Atilla İlhan, “<ı>Dip Dalgaları, ” diyor toplumun bu yükselen kalp atışlarına. Dipten gelen dalgalar. Dibe vuran dalgalar. Dipten kaynaklanan dalgalar... Dip Dalgaları!.. Dip Dalgaları.

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ
: http://www.soruyusormak.com/ http://www.dnm-ler.com/ http://www.kitlecizgisi.com/
 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..