Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '09

 
Kategori
Haber
 

Diplomatik davranmasam başka şey yapardım!

Diplomatik davranmasam başka şey yapardım!
 

Diplomasiden anlamadığını söyleyen ama diplomatik davranan Başbakanımıza saygılar!


Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis grup toplantısında, "Ben orada diplomatik davranmasam başka şey yapmam lazımdı. Ben onu yapmadım." dedi...

Yaşasın, diplomasiden anlamadığını söylemesine rağmen diplomatik davranan, İngilizce bilmemesine rağmen "Van minit" diyebilen sayın Başbakanımız!

Vallahi bravo sayın Başbakanım! Önünüzde hörmetle eğiliyorum. Aslında ben sizi çok seviyorum. Ama... Memleket sevgim daha ağır basıyor. Memleketimi, Milletimi bu kadar çok sevmeseydim vallahi billahi sizin en büyük hayranlarınızdan biri olurdum.

Sayenizde beynim hep çalışıyor. Alzheimer ihtimali çok az bende. Neden mi? Sizin konuşmalarınızla ne demek istediğinizi, eylemlerinizle neyi gerçekleştirmeyi arzuladığınızı takip etmekten inanın yoruldum. Ama bu tatlı bir yorgunluk. Beynimi dinlendiriyor, tembellikten kurtarıyor. Allah sizden razı olsun! Hamdolsun ki böyle bir başbakanımız var.

Erdoğan 'Diplomatik davranmasam başka şey yapardım'

Milliyet Gazetemizin haberi ve benim yorumum (italik ve kalın yazıyla) aşağıda. Bakalım yorumlarımı beğenecek misiniz!

* İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Başbakan: Bazı siyasiler doğalgaz indirimini beğenmemiş. Bugün bakıyorum bir siyasi parti lideri; "Yüzde 80 zam yaptılar şimdi yüzde 17 indirmek suretiyle seçim yatırımı yapıyorlar." diyor. Ya ayıp, gerçekçi olalım. Şimdi buradan bazı rakamları açıklayacak olsam kaçacak delik ararsınız. Petrol fiyatlarının kaç liraya çıktığını çok iyi biliyoruz.

M.M.: (Bazı siyasiler yalan söylememişler ama sayın Başbakanım. yüzde 80 kaldırdığınız fiyatları sadece yüzde 17 indirmekle siz de biraz ayıp etmişsiniz. Yüzde 30-40-50 indirseydiniz "Hamdolsun!" denirdi. Ama şimdi...)

Başbakan: Biz milletimizin karşısına tüm samimiyetimizle çıktık. Her şeyi bütün netliği ile ortaya koyuyoruz. Gemi hız almaya başlıyor bundan mı rahatsız oluyorsunuz?

M.M.: (Hangi gemi hız alıyor sayın başbakan. Bizim bindiğimiz gemi su alıyor. Belki oğlunuza 500 bin dolar peşin ödeyerek 5 milyon dolara aldığınız gemi hız alıyordur. Hayırlısı olsun! Daha da hızlansın da tosununuzun dünyalıkları çoğalsın. Bu arada geri kalan dört buçuk milyon dolar borcun ödenip ödenmediğini merak edenler vardır diye hatırlatayım, dedim. Bir açıklama yapsanız!)

Başbakan: Nükleer santral ihalesini alan firma ile Davos'ta görüştük. Enerjide bölgesel ve küresel bir lider haline geliyoruz.

M.M.: Aman hayırlı uğurlu olsun! Davos'ta sadece gösteri yapılmamış, yapılan güzel görüşmeler de var demek ki...

Başbakan: İdare-i maslahat ülke yönetmekte bir tarzdır. Osmanlı döneminde zaman zaman uygulanmıştır. Aman risk almayalım aman suya sabuna dokunmayalım. Türkiye enerjisini harcamış ve bir adım ileri gidememiştir. Türkiye için küçük düşünme devri sona ermiştir. Tarihi misyonunun gereklerine uygun olarak büyük düşünceler ile harekete edecek.

M.M.: Sayın Başbakanım, 5 yıldır siz de küçük düşündüğünüzü itiraf ediyorsunuz böylece. İktidara gelmeden önceki yıllarda da. Keşke önceleri de büyük düşünseydiniz de bu kadar vakit kaybetmeseydik.

Başbakan: Kafkaslar dosyası, Ortadoğu dosyası. Çete ve mafyalar dosyası. "Bulaşma, bulaşma! Yerler, götürürler.." Yerlerse, yerler... Ama biz büyük geliriz. Bizim atacağımız adımın kendi dünyamızda senaryosu vardı. Bizim Allah'a bir can borcumuz var kula değil. Bu hizmeti vereceğiz ki torunlarımıza farklı bir Türkiye bırakalım. Bunun için eğitim reformu sağlık reformu yargı reformu aynı şekilde. Key paralarını topladılar biz ödüyoruz. Devletin, milletine borçlu kalmasını kabul etmiyoruz.

M.M.: Saygıdeğer Başbakanım, Kimin haddine sizi yemek, estağfurullah. O kadar güçlüsünüz ki yedikleriniz bile ses çıkaramıyorlar. Bir Ergenekon tutturduk gidiyoruz. Ağzını açan Silivri'de kapatıyor, hakim karşısında. Torunlarımızın bazıları da memlekete hizmet ettikleri için hapsedilen dedelerini unutamayıp, sizi hatırlayacaklar.

Başbakan: Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta Davos'a katılmak üzere İsviçre'deydim. Bu yılki toplantılarda ağırlıklı olarak küresel ekonomik kriz ve bağlantılı konular ele alındı. Gerek Putin, gerek Nazarbayev, Aliyev, Blair, Al Gore, Sarkisyan, Nalbantyan hepsi ile teker teker bir araya geldik.
İktisadi konuların yanı sıra birçok konuyu ikli görüşmeler şeklinde birlikte ele aldık.

M.M.: Sayın Başbakanım sizin geçen hafta Davos'ta olduğunuzu 7 düvel duydu. Dünya lideri olmak üzeresiniz. Tabii ki diğer dünya liderleri de sizinle görüşmek için sıraya girecekler. Hatta bunlara bilet bile kesmeli. Ücret ödemeden görüşemesinler.

Başbakan: Perşembe gecesi arzu edilmeyen bir olay yaşandı. Yöneticinin tutumu nedeniyle istenmeyen şekilde sonuçlandı. Bu panelin arkası açıktı yanı ondan sonra başka toplantı yoktu. Kimsenin Türkiye'yi başka bir kategoriye yerleştirmesine izin vermeyiz.

M.M.: Haklısınız sayın Başbakanım, Türkiye'yi kimse başka bir kategoriye yerleştirmemeli. Milliyet Blog Sitemizde de bir "Türkiye" kategorisi yok, inanır mısınız? Şimdi ben bu yazımı hangi kategoriye yerleştireceğim. Başbakanımızdan azar işittireceksiniz! Bir de sayın başbakanım, Mim'leme diye bir oyun çıkardılar burada, "Blog" kategorisi her gün mimlenenlerle dolu. Bu konuyla da bi ilgilenseniz diyom.

Başbakan: Kimsenin TC Başbakanı'na saygısızlık yapmasına fırsat vermeyiz. Zira Türkiye sıradan bir ülke değil herkes bunu iyi anlamalı. Oturumda yöneticinin tavrına gösterdiğimiz tepkiyi diplomatik bulmayanlar oldu. Diplomasi tarihi bu tür olaylarla doludur. Benim diplomatım aslanın midesinden hakkını söküp alacak diplomattır.

M.M.: Burada da size hak veriyorum sayın Başbakanım. Bakın ben bile korkumdan her cümlenin başında "sayın" kelimesini kullanıyorum. Allah muhafaza Ergenekoncu diye yolculuk etmek var, Silivri'ye doğru... Siz sadece yöneticinin tavrına tepki gösterdiniz. Bu konuda bizler yalancı şahidiniz olarak arkanızdayız sayın Başbakanım. Siz, "Katiller", "Adam öldürmeyi iyi bilirsiniz!", Sesinin tonunu yükseltme!", "Senin yaşın benim kurumdan büyük!" filan dediniz ya biz Simon Peres'e diyorsunuz zannetmiştik. Aslında moderatöre diyormuşsunuz. İnandık sayın Başbakanım.

Başbakan: Ben diplomata böyle bakıyorum. Oturumda son derece diplomatik bir üslup kullandık aslında. Biz kiminle nasıl konuşacağımızı da iyi biliriz. Bizim şahsi hesabımız yok. Bulunduğumuz makam neyi gerektirirse onu yaparız. İsrail'in de kiminle neyi konuştuğunu bilmesi lazım.

M.M: Yerden göğe kadar hatta gökte bile haklısınız sayın Başbakanım. Siz, diplomata "monşer" gözüyle bakıyorsunuz, öyle değil mi? Siz, "Ben diplomasiden anlamam!" derken de şaka yapmıştınız zaten. Oturumda son derece diplomatik üslup kullanmışsınız ya, oradan anladım. İsrail de artık kiminle neyi konuştuğunu, Kasımpaşa'yı, Kasımpaşalı'yı öğrenmiştir.

Başbakan: Bazı parti başkanları da bize haksızlık yapıldığını söylemişlerdir. Ben kendilerine şahsım adına teşekkür ediyorum. Başbakan milletinin kalbinden ne geçiyorsa onu o şekilde yansıtmıştır. Ama hiçbir moderatör bir başbakanın omzuna elini atamaz. Bu edepsizliktir. Atamaz!

M.M.: Bazı parti başkanları hayatlarında ilk defa size hak verdiler ve cümlelerini hep "ama..." diye tamamladılar sayın Başbakanım. İnanıyorum ki siz Davos'ta, milletin kalbinden geçeni yansıttınız. Ama ben kendimi dışlanmış hissettim. Benim kalbimden öyle geçmiyor diye bu milletin ferdi değil miyim artık? Ühü... Ühüüüüüü... Evet hiçbir moderatör bir başbakanın omzuna el atamaz. Başbakanımız bunu orada söylemeyi unutmuş burada söylüyor, ne var bunda?

Başbakan: Ben orada diplomatik davranmasam başka şey yapmam lazımdı. Ben onu yapmadım. Türkiye'nin itibarını haysiyetini savunmak bana düşerdi onu yaptım.

M.M.: Anaaa... Of anamlar of! Ne yapacaktınız sayın Başbakanım? Valla şimdi epey bi meraklandım. Adamın suratına Osmanlı tokatı mı?.. Ha?.. Hangisine? İkisine birden mi?.. Yoksa sadece moderatöre mi? Simon Peres'e de!..

Valla helal olsun be! Yiğit Başbakan böyle olur. Tosunum benim. Sizi çok seviyorum. Allah sizi başımızdan eksik etmesin de benim canımı bir an önce alsın kurtulayım! Saygılarımla!

Mustafa Mumcu, 04 Şubat 2009 / 23:22

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..