Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

Diplomatik lisan sürçmesi mi dış poitika kayması mı?

Diplomatik lisan sürçmesi mi dış poitika kayması mı?
 

http://www.gaxxi.com/fotoritim/fotoritim/gorsel/dosya/1215249886gm30544301t.jpg


En son yapılan Davos Toplaşması kapsamındaki bir panelde Başbakan Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Perez arasında geçen ve panelin yöneticisi olan gazetecinin de çabalarıyla doruğa ulaşan tansiyonu yüksek tartışma bir anda uluslararası gündeme oturdu. Yaşanan olaya dair, konunun arka planını bir tarafa bırakarak bizzat kendisini değerlendirmeyi tercih eden yorumlar da doğal olarak yorumcunun bulunduğu yere göre farklılık gösterdi. Buna değinmeden önce dikkat çekici bir nokta da, olayın hemen ertesi günü yazılı basınımızın belli başlı köşe yazarlarının yorumları tarandığında günceli yakalama gayreti içinde olanların sayılı olduğudur.

Yukarıda belirtildiği gibi, aslında belirli bir sürecin ve izlenen bir politikanın sonucu olan ve fakat medyatik çekiciliği nedeniyle bir anda öne çıkan olaya farklı noktalardan yaklaşan yorumları genel olarak üç başlıkta özetleme mümkün; 1) helal olsuncular, 2) haklıydı ama diyenler ve 3) bir çuval inciri berbat etmekle suçlayanlar. Ancak bu üç yaklaşım da aslında konunun esası ile bağlantısını kurmayan yüzeysel değerlendirmeler olarak nitelenmelidir. Bunlardan helal olsuncuları bir yana bırakırsak, “Davos’ta Skandal” başlığı ile yazan Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi “<ı>Buna rağmen dileriz Davos skandalı ardından Başbakan Erdoğan’a telefon eden Şimon Peres’in, "Ben size de Türk ulusuna da büyük saygı duyan biriyim. Sesimi yükseltmem, duyulmadığımı zannetmem yüzündendi" diyerek ortaya koyduğu olgun devlet adamlığı çizgisi Başbakan Erdoğan’ı etkiler. Böylece sinirleri sükunet bulur da...Gereksiz yere bir çuval incir daha da berbat olmaz.” diyerek son gruba dahil olurken, Radikal Gazatesi yazarı Murat Yetkin “Öfkeyle Kalkan” başlığını kullanırken; “<ı>Türk diplomasisi dün akşamdan sonra pek çok alanda sıfırdan başlamak zorunda kalabilir” diyerek daha yumuşak bir uslupla ikinci gruba girmektedir http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=%20RadikalYazarYazisi&ArticleID=919291&Yazar=MURAT%20YETKİN&Date=30.01.2009&CategoryID=98.

Olayın göz alıcı medyatik boyutunu bir an olsun göz ardı ederek yaşananları daha uzun bir süreçte ve detaylı analiz etmek mümkün değil mi? Bu soruya verilecek cevabın ipucunu aslında Başbakan Erdoğan’ın olayın sonrasında Türkiye’ye dönüşünde karşılandığı Atatürk Havalimanı’nda yaptığı konuşmanın satır aralarında bulmak mümkün. Karşılama sırasında bir gazetecinin, muhalefet partilerinin Davos'taki tavırlarının Türkiye'ye zarar vereceğini söylediklerini belirterek, bunun böyle olup olmadığına inanıp inanmadığını sorması üzerine, Başbakan Erdoğan, şu yanıtı veriyor: <ı>''Türkiye, birileri ne der, kim ne yapar, kim nasıl bakar diye mi tavırlarını belirleyecek. Veyahut da Türkiye acaba şöyle derse, biz Türkiye'yi kaybedersek ne olur diye mi bakar. Bir defa Türkiye kendi gücünü hala anlayamamış. Ben bunu söyleyenlere şaşıyorum. Bunlar kimim avukatlığına soyunuyorlar. Bunlar bu ülkenin evladı mı, birilerinin avukatı mı. Eğer bu ülkenin evladıysa önce kendi gücüne inanacak. Yeri geldiği zaman, (Şöyle güçlüyüz, böyle güçlüyüz) diyeceğiz ama göster gücünü dediğimiz zaman ortada kimse yok. Yerinde yeller esiyor. Kusura bakmasınlar. Biz böyle bir Türkiye değiliz. Biz güçlü bir Türkiye'yiz. Güçlü bir Türkiye'de biz barışı her zaman savunacağız. Bunun için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Ama Türkiye'nin bu bölgede barışın bir teminatı olduğunu da birilerinin görmesi ve anlaması lazım”.
Bu cevabı Türkiye’nin dış politikası ile ilgili temel bir anlayış ya da prensibin halk diliyle ifadesi olarak nitelememenin sonuçlarının çok daha vahim olacağı düşüncesiyle okumak gerekirse; Türk dış politikasında bir kez daha global ekonomik kriz ve ABD yönetimindeki değişim rüzgarları nedeniyle “göreli özerklik” dönemini yaşamakta olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak bunun ne kadar süreceği ve sonuçları ise daha ayrıntılı bir inceleme konusu oluşturmakla birlikte. Türk dış politika tarihinin böyle bir çabayı karşılıksız bırakmayacak nitelikte zengin olduğunu belirtmek gerekmektedir.

 
Toplam blog
: 129
: 1104
Kayıt tarihi
: 12.06.06
 
 

Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F mezunuyum. Yüksek Lisans diplomalarımı G.Ü Sosyal Bilimler Enstitüsü'nd..