Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '11

 
Kategori
Siyaset
 

Dirhemi bozuk terazi doğru tartmaz…

Dirhemi bozuk terazi doğru tartmaz…
 

Adalet...


Yurdum insanı son günlerde yaşanan tahliyeler karşısında adalet ve güven duygusunu yok eden gelişmeleri kaygıyla izliyor.

Hukukçuların bile içinden çıkmakta anlamakta ve yorumlamakta zorlandığı kanunlarımız egemen olanın çıkarına (ya da isterseniz ‘derin yapılanmanın’deyin)adeta sündürülerek/esnetilerek yaşanan muktedir olma mücadelesinde nasıl sonuçlar verdiği ortada.

Dosyaları Yargıtay'da incelenip kesinleşmediği için kamuoyu vicdanını yaralayan birçok cinayet ve örgütlü suça karışan sanıkların topluma karıştığı bir süreçte taraflar kendi cephelerinden savunma yarışına girdiler.

21.Yüzyılda yaşanan bu hukuk garabetini aklı başında hiç kimse savunamaz.

Siyasetin/siyasetçilerin kendini diğerine göre konumlandırdığı, iktidarların yargının bağımsızlığını sağlamak yerine, yandaş yargı yaratmak için referandum dahil her türlü olanağı dün/bugün pervasızca kullandığı ortadayken yaşananların sıradan yol kazası olmadığını kabul etmeliyiz.

Cumhuriyet tarihine bakıldığında siyasetin adaletin gerçekleşmesine her dönemde müdahale ettiği su götürmez bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Adeta kan davasına dönüşen iktidar mücadelesi, hırsı, satranç oyunu gibi oynanan uzun hamlelerin her safhasında toplumu geriyor, siyasetin dili keskinleşiyor. Ancak görülen o ki taraflardan biri o meşhur son hamleye ulaşarak şah mat deme olanağını kolayca elde edemeyecek. Tutukluluk süreci on yılı geçtiği için yapılan tahliyeleri bu bağlamda satranç oyununun bir hamlesi olarak görmekte mümkün.

Cezaevinde internet aracılığı ile örgüt yöneten sanıklara tanınan olanaklarla “Ergenekon davası” tutuklusu M.Balbay’a daktilo verilmemesini nasıl anlayacağız veya değerlendireceğiz. En objektif düşünceyle bir tarafın sırtının sıvazlandığını görmek için Nostradamus olmak gerekmiyor. Geçmişte devletin PKK’ya karşı kullandığı öne sürülen sanıkların kollandığı gün gibi ortada. İhmal ya da kasıtlı, he iki durumda da birilerinin bunun hesabını kamuoyuna vermesi gerekir. Güncele gelişmelere dair her fırsatta açıklama yapan Adalet Bakanı’nın susması kamu vicdanını rahatlatmaz. Doğru dürüst demokratik kültüre sahip bir ülkede bakanın, yaşanan skandaldan sonra bir saat bile görevde kalabileceğini düşünebiliyor musunuz?

Ya Yargıtay cephesinden yapılan açıklamalar, objektif biçimde düşündüğünüz zaman sizi yeterince tatmin etti mi?

Doğrusu gelişmeleri kaygıyla izliyorum. Yaşanan hukuk garabeti bu toplumda asla adalet duygusunun yaşama olanağı bulamayacağına dönük endişelerimi çoğaltmaktan başka bir işe yaramıyor.

İktidarın bu gelişmelerden sonra nasıl bir çözüm ortaya koyacağını herkes gibi merak ediyorum. Bölge mahkemeleri oluşturmak, Yargıtay’da daire sayısını artırmak ve benzeri gibi seçeneklerden yola çıkarak hangi hamleyi yapacak, yurdum insanı da merakla bekliyor.

Gelinen aşamada dirhemleri ve terazinin dilini ayarlamak yerine, herkesin hemfikir olacağı ve toplumda adalet duygusunu egemen kılacak değişiklikleri yapmak iktidarın sorumluluğudur.

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..