Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '12

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Dış borç yükü oldukça şişmiş

Dış borç yükü oldukça şişmiş
 

Kamu borç stoku 06 Ekim 2012 gününe göre (304) milyar ABD Dolarına yükselmiş. (Alıntıdır)


Bir kaç gün önceki bir açıklamaya göre ben diyeyim son on beş yıldan bu yana siz deyin son on yıldan bu yana Türkiye’nin yabancı ülkelerden aldığı ‘dış borç’ üçyüzdört (304) milyar ABD Dolarına ulaşmış. Toplam beşyüzelli (550) milyar Türk Lirası tutarındaki bu para harca harca bitmez değil mi?

Kim bilir nerelere harcandı hiç bileniniz var mı? Çünkü bunca para ya bir ‘sanayi hamlesi’, ya bir milleti yok olmaktan kurtaracak bir savaş için ya da aç ve çıplak olan bir milleti doyurmak ve giydirmek için alınır ancak. Bence bu kadar çok para ile kim bilir hangi fabrika yapan fabrikalar, gemi üreten tersaneler yapılmıştır?

Türkiye’nin 2002 yılında altmışdörtmilyarbeşyüzotuzüç (64. 533) milyon dış borcu olduğu düşünülür ise son yıllarda ülkemizde görülen kimi gelişmelerin, ara ödemeler çıktıktan sonra, son on yılda alınan ikiyüzotuzdokuzmilyardörtyüzaltmışyedi (239.467) milyon ABD Doları ile sağlandığını söyleyebiliriz.

Konu ile ilgilenenler için bu konuda yeni yayınlanan kamu, özel sektör ve Merkez Bankası içerikli ayrıntılı borç dökümü ayrıca incelenmeye değer pek çok bilgiyi içermektedir: http://twitter.com/Kumandur/status/258553841157554176/photo/1/large)

‘Okuma özürlü’ olduğumuz kadar ‘araştırma özürlü’ de olduğumuzdan söz konusu kimi gerçekleri görememiş ya da anlayamamış olabiliriz. Mali Disiplin açısından gerekli çabaların gösterilmekte olduğunu bilsem bile bu konulardaki göstergelere sık sık  baş vurmadığımdan, kimi gelişmeleri oldukça uzaktan gözlüyorum. Her şeye rağmen dışarıdan alınan borçlara karşılık, gününde yapılan ödemeler ile başta IMF olmak üzere alacaklı ülkelere karşı pek mahcup olduğumuz söylenemez. İşte bu kapsamda, ‘Türkiye, yıl başından bu yana toplam 10 milyar 576 milyon 340 bin dolar dış borç ödemesi yaptı. Merkez Bankası'nın haftalık verilerine göre, Türkiye 1-17 Ekim tarihleri arasında özel sektör borçları hariç toplam 531,56 milyon dolar dış borç ödemesi’ yapmış bulunuyor. İyi ki vergisini gününde ödeyen kurumlar ile kuruluşlarımız var. Ayrıca bu ödemeler içerisinde aldığı her bir mal ve hizmet için domatesten tapu harcına kadar değişik içerikli bin kadar dolaylı ödemeler yapan yurttaşlarımız var.

Peki bunca para nerelere akıtıldı dersiniz? Doğrudur yollarımızın yarıya yakını gidiş gelişli oldu. Kimi sokaklarımız çamurdan kurtuldu. Yeni okullar yanında kimi okullara ek sınıflar da yapıldı. Adliye Sarayları, kalekollar, hastaneler de hızla yükseldi. Pek çok yeni kurum kuruldu. Yeni bakanlıklar ihdas olundu. Arap Baharı kapsamında kimi ilgililere gizli ya da açık nice nakit yardımında bulunuldu. Suriye İç Savaşı nedeni ile mülteciler için oldukça yüklü harcamalar gerçekleştiriliyor. Artan terör saldırıları karşısında gerekli savunmalar için yapılan masraflar da göz ardı olunacak kadar küçük masraflar olmasa gerek. HES sayısı çoğalmaya başladı. TRT yeni yeni yayınları ile dünyaya açılmaya başladı. Araç sayıları ise Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir biçimde alabildiğine arttı. Ne ki zenginle fakir arasındaki uçurum da açıldıkça açıldı. Ayrıca ülkemizdeki ekonomik Ayrıca bir IMF projesi olan Sağlıkta Dönüşüm Projesi de bilindiği gibi doktorlar için uygulanan yeni maaş düzenlemeleri ile ilaçla tedavi içerikli uygulamalar da kamu ve özel sektör harcamalarını oldukça şişirmiş olmalıdır. 

Ancak söz konusu harcamalar dışında kalan milyarlarca paramız nerelere harcandı bilemiyoruz. Bu konuda yayınlanmış ayrıntılı dökümler olmadığı için kafamızda nice kuşkular (istihfamlar) ile dolaşıp duruyoruz. Hiç kimse böyle düşünmese bile bendeniz böyle düşünüyorum efendim. Kim bilir belki de arta kalan dış borç ile yerli uçaklar, yerli iş makineleri ile yerli otomobiller imal eden nice fabrikalar yapılmıştır. Belki bir zamanlar yollardan geçerken gördüğümüz nice çimento, demir çelik ve cam fabrikalarına ek olarak nice yeni fabrikalar bacalarını tüttürmektedir nazlı nazlı.

Ben görmedim, duymadım. Gören bilen var ise ne olur beri gelsin de gözlerinden ya da ak saçlarından öpeyim!

Konuya duyarlı pek çok uzman ile kimi okuyucular da bu konudaki gelişmeler için kendilerince bazı yorumlamalarda bulunmaktan çekinmiyorlar. Haberi okuyanlardan Cengizhan Demirkaya yapmış olduğu yorumunda, ‘Türkiye'nin ekonomisi tefeciden borç alan bir işletme gibi. Üretim yok. Sürekli artan cari açık ve borçlanma var. AB-D 'nin müşterisiyiz.’ diyor.

Fatihhan Kurşun ise, ‘İstikrar sürsün Türkiye büyüsün!’ Büyüyor büyüyor ama dış borç ve vergiler büyüyor’ diye bir yorum ekliyor bu haber için.

Bu ekonomik göstergeler karşısında nasıl bir Sırça Kümes içerisinde oturmakta olduğumuzu daha bir anlamaya başladım. Her şeye rağmen iyilerin çok olduğu bir ülkede yaşamakta olduğumuz için ne kadar şükür etsek azdır diyorum. Yine de gelişmekte olan ülkeler arasında bulunan, ancak sanayileşememiş bir ülke durumundaki Türkiye ‘her hangi bir yara alması’ durumunda yıkılacak bir fil gibi geldi bana. Bu yüzden olsa gerek AKP Hükümeti Avrupa'da AB ülkelerinde yaşanan son ekonomik çöküşleri de göz önüne alarak AB'ye katılım konusundaki zorlayıcı tutumlarını artık pek dillendirmez olmuştur. Çünkü olası bir 'manipülasyon' çerçevesinde sanayileşememiş bir Türkiye her bakımdan darma dağın olabilecek bir çalkantıya sürüklenebilir. Gerçekte Duyun-u Umumiye borçlarını da kapsayan tarihten gelen bir çekingenlik ile Türk kamuoyu  hükümetlerce dayatılan gizemli AB olgusuna pek de sıcak bakmamıştır AET-AB oluşumundan beri, bu da iyi biline.

Ayrıca ülkemizdeki ekonomik  bilmecelerin başında gelen Kayıt Dışı Ekonomi, Vergi Kaçakçılığı, Cari Açık, işsizlerin gerçek sayısı, Kamu İhale Kurumu kayıtlarına girmeyen bazı ihaleler ile Kara Para olayları ise başlı başına birer sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu konularda alınmış olan ve alınacak olan tedbirlerin (tedabir-i asli) neler olduğu bilinse bile ortada somut verilerin bulunmaması Türkiye ekonomisi için kimi sorunların çözülememiş olduğunu söyleyebiliriz. Bazı yaklaşımlara göre Türkiye'nin bu tür gizil özellikleri ekonomideki bazı canlılıkların da itici gücüdür.

Görelim Mevlam neyler. 

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..