Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

DIŞ ETKENLER…

Referandum sonrasında dış basında referandumla ilgili farklı yorumlar yapılıyor…

Guardian: “Sessiz ama demokratik bir devrim gerçekleşiyor” derken, Financial Times: “Erdoğan yargıyı da kendi adamlarıyla doldurursa, Türk demokrasisi için hayra alamet olmaz” diyor… Times ise: “İslamcı kökenli hükümete büyük destek” yorumunu yapıyor...

Dış basının önemli gazeteleri bunlar ve “Yorumları”nı da dikkate almakta ve ne dediklerine bakmakta fayda var.

Evet, bu gazeteler yazıyor diye dediklerinin yüzde yüz doğru olduğunu düşünmek, var saymak yerinde değil. Ama “Dış dünyanın” Türkiye’ye bakış açısını anlamak yönünde fikir sahibi olmak için yeterli sayılır.

Ayrıca…

Türkiye’nin gittiği yönü de görmek, hissedebilmek bakımından “Dış basın yorumlarını” gözden kaçırmamakta yarar vardır.

Elbette “Dış basında” da Erdoğan hükümetini destekleyen, referandum sonucunu “Zafer” olarak yorumlayan da var, gidişin “Hayra alamet” olmadığını vurgulayan da…

Diyoruz ki…

Türkiye’de “Demokrasinin ardına sığınarak” Guardian gazetesinin yorumunda olduğu gibi “Sessiz ama demokratik bir devrim” gerçekleştirilmeye, devletin şekli Cumhuriyet ve niteliklerine “Karşı devrim” hareketi yürütülmeye çalışılıyor.

Saklı gizli değil, açıktan, olayları çarpıtarak…

Örneğin, başbakanın “12 Eylül 1980” ile hesaplaşacağını söylemesi gibi…

Aslına bakarsanız, 12 Eylül ile yine 12 Eylül’den 30 sene sonra yapılan referandum ile hesap görmeye çalıştı. Ancak bir hesap hatası oldu…

12 Eylül anayasası %92 ile kabul edilmişti, kimseye “Bertaraf olursun” denilmeden. Hesaplaşma referandumunda ise “Hesaplaşma” oranı Yüzde 58 de kaldı… Bir başka ifade ile “Hesaplaşma” murdar[1] oldu…

“Dersimi İsmet Paşa bombalattı” derken de öyleydi…

Mesele, tarih bilmezlik değildi…

Mesele, tarihi çarpıtarak, o tarihte Başbakanın Celal Bayar, “Cumhurreis”in Atatürk olduğunu bilerek…

Mesele, İsmet Paşa’nın koruma kalkanı olmadığından yararlanarak, Atatürk’e, cumhuriyete, devrimlere karşı olmaktı… Biliyorlardı ki “Mevkide” bulunarak Atatürk’e dil uzatanların dili koparılır…

Diğer yandan…

İktidarın “Kuvvetler ayrılığını” ortadan kaldırmasının “Denetimsizlik” ve “Denetimden kaçmayı” getireceğini söylerken ve karşı çıkarken de haksız değiliz…

Financial Times gazetesinin yorumu da bu değil mi?

“Erdoğan yargıyı da kendi adamlarıyla doldurursa, Türk demokrasisi için hayra alamet olmaz.”

Demokratik yolları kullanarak “Karşı devrim” nasıl yapılır, hiç düşündük mü?

Düşünün; “Başkanlık” sitemine doğru gidişin arkasında “Niteliksiz çoğunluk” oyları ile saltana ve hilafete gidişin yolu da açılmış olmaktadır.

Times dergisinin de belirttiği gibi: “İslamcı kökenli hükümete büyük destek.”

Ne var ki bu kadar iç ve dış desteğe rağmen, ülkenin yüzde 42’sinin de “Karşı” durduğunu unutmamak gerekir.

Türkiye’yi bölüp, parçalara ayırmak ve sonunda da yok etmek isteyenlerden hiç söz etmiyoruz daha ki onların sayısı da azımsanamaz.

Onları, her daim görüyoruz, entel dantel takılıp, ağızlarına doladıkları dört kelime safsatalar ve bilmedikleri tarih bilgileri ile…

16 EYLÜL 2010


[1] Murdar: Pis, sevimsiz…

 
Toplam blog
: 146
: 576
Kayıt tarihi
: 17.01.09
 
 

Yazacak belki bir çok şey vardır, ancak sadece "Yazmak en büyük tutkum" desem!... Sonrasında da zate..