Dış ticaret açığı

Bir artimetik pekinlikle şöyle tanımlanabilir= ihracat- ithalat= Dış ticaret açığı.. Piyasadaki markasıyla ihracatın ithalatı karşılama oranı da temel bir göstergedir. Bu oran, yüzde altmışlar düzeyinde seyretmektedir. Aralık ayı hariç Ocak-Kasım döneminde Türkiye 97 milyar 431 milyon dolar ihracat yapmış buna karşılık 153 milyar 768 milyon dolar ise itahalat olmuştur.

Dış ticaret açığımız (ithalat-ihracat) = 56 milyar 338 milyon dolardır. Bu açığın azalması için daha fazla ihracat yapmamız (ve daha gerçekçi olarak tüketim malları ithalatını azaltmamız) gereklidir. Bu yönde ciddi gayretler var.

Örneğin Suriye de dahil bölge ülkeleriyle daha düne kadar yüzde onları bile bulmayan dış ticaret hacmimiz % 40 lara ulaşmış görünüyor. Bu, siyaseten zor koşullarda bile ekonomik kapıların açık tutulması ve seçenekli dış ekonomik politikalar izlenmesine değğin bir açılımı sağlıyor.

Tabii Türkiye'nin borsa kağıtlarına spekülatif prim yaratan denetim dışı sıcak parayı Tobinn vergisi kapsamında ele alması ve büyüme dinamikleririni, özel sektörün bu simya ortamındaki borç yükünden gelen faturasına değil de üretime dayandırması esas olmalıdır.

Öte yandan Anadolu'da gerçekten kaplanlaşan ekonomiler var. Mustafakemalpaşa Organize Sanayi Bölgesinde Wolksvagen'in yeni bir yatırım müjdesi geldiğinde, insan, bunun, doğu illerimiz için de geçerli olmasını diliyor.

Bir yandan GAP' dolayımındaki gibi akamete uğrayan yatırımların canlandırılmasındaki kamu sorumluluğu açığa çıkıyor diğer yandan, "çarçur edilen teşvikler nasıl sürüdürlebilir" ve Serbest Bölgeler (emek sömürüsü hariç) nasıl etkin kılınabilir sorgusunda kamusal'a yeni bir ödev beliriyor..

Denetimi ile ve yatırımcı ulusal ve uluslarararası sermayesi ile bütün yollar katma değer ve rekabet gücü yaratacak bir çevrime bağlanıyor.

Dış ticaret dengesini lehine çevirmemiz, borçlarından arınan ve gelirini artıran bir Türkiye için elzemdir.