Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '07

 
Kategori
Aile
 

Dişi bir kaplan, Asuman ( 2 )

Dişi bir kaplan, Asuman ( 2 )
 

-İkinci bölüm-

Çok düşünmüştü. "Zor oyunu bozar" demiş ve tekrar arama cesaretini toplamıştı Asuman

- Ömer bey, sabahki tavrım için affedin lütfen. Kabalık etmek istemezdim. Ancak, içinde bulunduğum durum sinirlerimi iyice yıprattı sanırım. Aslında güçlüyümdür. Sabahki ağlamam ve size verdiğim rahatsızlık için..

- Asuman hanım lütfen bırakın bunları. Size nasıl yardımcı olabilirim?

Türkçeyi öyle düzgün kullanıyordu ki; usumda, 30’ lu yaşlarda, kültürlü, oldukça hoş, eşi tarafından kaba kuvvete maruz kalmış, bunu kendine yediremeyen, ortadan daha uzun boylu, şık giyimli, bakımlı bir kadın canlanmıştı. Onu davet etmeliydim ofise ve yüzündeki darp izlerinin fotoğrafını çekerek, öyküsünü aktarmalıydım okuyuculara.

- Ömer bey inanın çok çaresizim. Ne olur beni yanlış anlamayın. Dört çocuk annesiyim. 15 yaşında bir oğlum, 13 yaşında bir kızım ve 7 yaşında ikiz kızlarım var. İki gündür evde sobada komşulardan topladığım gazete kağıtlarını yakarak ısıtmaya çalışıyorum onları. ikizlerimin beslenme çantalarına yalnızca ekmek koyarak gönderebiliyorum okula.

Bir anda bütün hayallerim sona erdi. Haftada birkaç kez karşılaştığımız durumdan farklı değildi bu kez de.. Ekonomik durumu iyi olmayan bir ailenin çaresizliği kemiğe dayanmış, anne artık dayanacak gücü kalmayarak yardım isteyecekti. Bu genellikle "bana bir iş bulun" diye başlayıp, ardından birkaç günlük erzak isteyerek noktalanan konuşmalar şeklinde biterdi.

Asuman kısa bir sessizliğin ardından konuşmasını sürdürdü

- Ömer bey dün öğleden sonra iş yerimden izin isteyip Belediyeye gittim. Bi komşum Belediye’nin erzak ve yakacak yardımı yaptığını söyledi. Ancak çalıştığım için belediye ilgilileri bana yardım yapamayacaklarını söylediler.

- Bi dakika siz çalışıyor musunuz?

- Evet. Bi inşaat şirketi’nin temizlik ve çay servisini yapıyorum.

- Eşiniz?

Kısa bir sessizlik baltayı taşa vurduğumun göstergesi oldu.

-Şeyy. Benim eşim hem var hem yok. Yani var da, burada değil. Sivas’ta 5 aydır.

Durum yine ilginçleşmeye başlamıştı. Evli bir adam 4 çocuğunu ve karısını bırakıp Sivas’a niye giderdi. Oradakiler buralara gelirken!

- Ne yapıyor Sivas’ta?

- Hiç bir şey. Annesinin babasının yanına gönderdim.

- Nasıl yani? Hasta falan mıydı?

Asuman sorularımdan hem sıkılmış, hem de çaresine derman olamayacağım kanısına varmış olmalıydı ki, sorumu yanıtlamadan

- Ömer bey, telefonunuzu Belediye’den bir bayan verdi. Sizin başkan beyle aranız iyiymiş, siz söylerseniz başkan bana yardım edermiş. Çocuklarım bu akşam sıcak bir odada uyuyabilsinler ne olur!

Ne yapmalıydım? "Peki mi!" demeliydim "Hayır mı? " yıldırım hızıyla bunlar usumdan geçerken Asuman konuşmasını sürdürdü

- Şayet sizin yapabileceğiniz bir şey yoksa, beni bu konuda destek verebilecek birine yönlendirebilir misiniz? Nasılsa yüzümüzü bir kez yere eğdik. Kararlıyım, çocuklarım bu gece sıcak bir odada sıcak bir çorba içecekler. Başka yolu yok. Lütfen beni dilenci olarak değerlendirmeyin.

Allah’ım nasıl bir şeydi bu. Acaba gerçekten ihtiyaç sahibi miydi, yoksa bu işi alışkanlık haline getirmiş, düzenin arsızlaştırdığı insanlardan mı?

- Ömer Bey?

Asuman’ın soru tamlamalı seslenişi ile kendime geldiğimde hemen karar vermem gerekiyordu. Daha önce üç-dört kez benzer yardımlarda bulunmuş ancak ardından yardım ettiğimiz insanların bu işi alışkanlık haline getirdiklerini öğrenip üzülmüştüm. Evde koca gün oturup tv izleyip, duyarlı insanlara duygu sömürüsü ile yaşamlarını sürdüren tiplerdi bunlar. Asuman öyle biri olabilir miydi?

- Bana telefonunu verir misin. Başkan ile görüşüp seni arayacağım.

Asuman’ın donuklaşmış sesi bir anda kuş cıvıltısına dönüştü.

- Tabi 727…. Sağ olun Ömer bey, sağ olun…

Bunu söylerken iş yerindeki patronları ya da çalışanlardan biri ile görüşüp sormayı düşünerek istemiştim telefon numarasını. Sesinde ki o ani değişim utanç duymama neden oldu. Bir şey daha vardı "Allah razı olsun, Allah ne muradın varsa versin" gibi beylik sözler de etmemişti.

- Sen de sağol. Ben başkana ulaşıp sana döneceğim kardeşim..

Başkanı arayıp söylemeli miydim? Es mi geçmeliydim. Yada adresini öğrenip, 8-10 torba kömür gönderip savuşturmalı mıydım başımdan…

(ARKASI YARIN)

 
Toplam blog
: 126
: 1276
Kayıt tarihi
: 10.09.06
 
 

48 yıldır yaşıyorum.Gazeteciyim, müzisyenim, babayım... Önce insan ve iyi bir yurttaş olabilme çab..