Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '16

 
Kategori
Güncel
 

Dişi deve hikayesi...

Dişi deve hikayesi...
 

birlik beraberlik ruhunun yok edildiği


Sevgili okurlarım; bu hafta sık sık değişen gündemi ve teröre, teröriste verilen desteğin ülke genelinde yol açtığı infial hakkında yazmak istedim. Mecliste gurubu bulunan bir parti(hdp) tarafından ve onun Van milletvekilinin Ankara’daki patlamada 29 vatandaşımızı şehit eden caninin taziyesine katılması ve dokunulmazlığının kaldırılması tartışmaları bu haftaya damgasını vurmuştur.

Mecliste hararetli tartışmalar olmuş. Ayrı cumhurbaşkanı muhtarlara hitap ederken de “fezleke dosyaları meclis raflarında tozlanmaya bırakılmamalı “ diyerek, iktidar partisini bu yönde bir şeyler yapmak için harekete geçmesini istemiştir. Bu da gösteriyor ki önümüzdeki günlerin ve haftaların gündemi bu olacaktır.

Suriye’deki son durum, Diyarbakır’ın sur ilçesi ve Mardin’in idil ilçelerindeki çatışmalar, sınırlarımızda devam eden terörist faaliyetler gözden kaçırılıp, iktidar partisinin yıllardır bir türlü yanaşmadığı dokunulmazlık konusu yeniden gündeme getirilecek gibi gözükmektedir.

.Neyse biz kolay gelsin diyelim. Bu iş o imtiyazdan yararlananların işi. Biliyoruz ki onların elindeki keser hep kendileri lehine yontar.

Bizim görevimiz ise iyi birer vatandaş olmak. Vekil seçtiğimiz kişileri denetlemektir.

Öte yandan; Afyonkarahisar’da gerçekleştirilen şehit cenazesi törenine katılan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, taziye çadırında siyasal söylemlerde bulunup iktidarı eleştirince vatandaşlar Köksal'a, "Burası siyaset yeri değil, birlik ve beraberlik yeri" diyerek tepki gösterdiler. Hepiniz bu tartışmayı televizyonlarda seyretmişsinizdir. Vatandaşlar halkı olarak devletten maaş alan ve en yüksek makamlardan birine gelmiş olan bir milletvekilinin teröristin taziyesine gittiğini ve dokunulmazlığının neden kaldırılmadığını sormuşlar. O milletvekillide partisinin görüşünü anlatmıştır. Lakin aşağıda anlatacağım “dişi deve” hikâyesinde olduğu gibi bir gurup vatandaşın tepkisi olmuştur.

O vatandaşlar bilmeli ki (biliyor ama); gelinen bu nokta ve verilen yüzlerce şehit kanında siyasetçilerin vebali vardır. Ve ülkeyi yönetenlerin ve onların yanlış politikalarının sonucudur.

Birlik beraberlik ruhunun yok edildiği, kamplaşmanın ve kutuplaşmanın zirve yaptığı toplumuzda şehit cenazeleri bile birleştirici olmuyor, olamıyor maalesef.

Şu bilinmeli ki; bir olayın bir nedeni vardır. O nedene göre de sonucu belli olur. Bizler önce nedeni doğru tespit edersek sonuç hakkında da konuşabiliriz.

Bu gün bu olayların bu noktaya gelmesinin ana sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir. Ve onların uyguladığı yanlış politikalardır. Açılımla başlayan rezalet, ortadoğuda izlenen yanlış dış politika, Suriye, ırak savaşlarındaki istikrarsız ve değişken politikalar, mülteci sorunun getirildiği nokta.

Hep bir ağızdan bu yanlışları görüp dile getirdiğimizde umuyorum ki bizleri yönetenlerde adımlarını ona göre atacaklardır.

Bu gün ülke olarak geldiğimiz noktayı şu hikâye ne güzel anlatıyor.

Bir gün Hz. Ali'nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe'den, bir Arap, devesiyle Şam'a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış:

- Ver o dişi deveyi bana! Demiş. Tartışma büyümüş, Küfe'den gelen adam, "Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye'ye yansımış.

Halk meydanda toplanmış... Muaviye, Küfe'den gelenle Şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış:

- Bu dişi deve Şamlınındır!

Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş:

- Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?

Cemaat hep birlikte bağırmış:

- Şamlınındır!

Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış:

- Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe'ye dönünce gördüklerini Ali'ye anlat ve de ki: "Ey Ali, Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!"

Olay budur. Teşhis son derece doğru bir o kadar da manidardır. Tedavi ise eğriye eğri, doğruya doğru diyebilen ve mazlumun yanında olmasını bilen erdemli insanların yeniden çoğalmasıdır.

Siz olsanız bu hikâyenin neresinde olurdunuz?

Kalabalığın içinden sıyrılıp hayırrr o deve dişidir dermiydiniz?

Adama yazık ediyorsunuz, malını zorla gasp ediyorsunuz. Allahtan korkun dermiydiniz?

Günlük hayatınızda işinizde, mahallenizde veya bir olaya hakemlik etmek istediğinizde hakkın ve haklının yanında durmasını biliyormusunuz,biliyormuyuz?

Temennim odur ki, Yüce dinimiz İslam’a bayraktarlık yapmış bu aziz millet, kaybolmaya yüztutmuş birçok değerini yeniden kazanacaktır. Demokrasiye, insan haklarına ve adalete olan inancını güvenini tazeleyecektir…

Ve her şeye rağmen bu topraklarda kahraman vatan evlatları yaşadığı sürece, canlarını seve seve feda ettikleri sürece Türkiye cumhuriyeti devleti ilelebet payidar kalacaktır.

Arap Kurt – köşe yazıları -

 
Toplam blog
: 35
: 151
Kayıt tarihi
: 18.01.14
 
 

1965 yılında Çorum'un Alaca ilçesinde doğdu. İlkokulu orta ve liseyi Alaca'da bitirdi. 1985 yılın..