Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Dişi mi? Kişi mi?

Dişi mi? Kişi mi?
 

Dişi mi? Kişi mi?


Kendini savunurken "şeytana uydum" diyerek şeytanı bile hayretler içinde bırakıp utandıran sapıklar var bu ülkede.

Düşünüyorum, soruyorum, okuyorum ama işin içinden çıkarıyorum bir türlü, başlıyorum isyan etmeye. 

Sadece ben mi? Toplumun çok büyük bir kesimi de sorgularken isyan etme durumunda.

Yasalar şeytana uyanlara, bu yanlış, başkaları da uymasın demiyor gibi.

Şeytan'a uyan sahtekar, hakimin karşısında "çok seviyordum ya da nefsime yenik düştüm yaptım, ama çok pişmanım "dediği anda; biraz temiz pak giyinmişse, bir de huzur da el pençe divan duruyorsa hop! alıveriyor ceza indirimini.

Dışarda kalan bizler de haklı olarak başlıyoruz sesimizi tekrar yükseltmeye. Sonra bir an geliyor, gündemde başka mevzular oluşuyor bizim de sesimizi kesiliyor.

Ama nereye kadar bağırıp, haykırıp sonra susup unutacağız? Nereye kadar? Ne işe yaradı bunca zaman isyan sesleri? Madem ki yasalar bu yönde düzenlenmiş, istediğimiz sonuca ulaştırmıyor bizi o halde soruna başka bir çözüm bulalım bence.

Örneğin?

Bu gün aklıma gelen tek çözüm bu olabilir mi diyerek, şimdi bilim insanlarına soruyorum; 

Asırlardır bir çok bilimsel çalışmaya imza attınız, birbirinden değerli icatlar yaptınız, yenilemez denilen hastalıklara çareler ürettiniz, hatta bazılarını yeryüzünden sildiniz.

Hele hele klonlama çalışmalarınıza her zaman şapka çıkarıyorum. 

Buraya kadar her şey yolunda, güzel.

Peki, erkek adı verilen yaratığın genleriyle oynamak veya testesteron dediğiniz hormonun, bu yaratıkları canavar haline getirmesine engel olacak bir aşı geliştirmek neden hiç birinizin aklına gelmedi?

Bakın ben erkeklerin hadım edilmelerinden bahsetmiyorum bunu sorarken.

Sadece erkeklerin biz kadınları "dişi değil, kişi" olarak kabul etmelerine yardımcı olabilecek küçücük bir doz aşıdan bahsediyorum. Bir damla. Acısı da pire ısırığı kadar olsun o bile yeter. Başka acıların yanında iğne acısı deve de kulak kalır, sakın korkmayın bey'ler.

Kimbilir; belki de erkek cinsine, daha doğduğu an zerk edilecek bu aşıyı üretirseniz, o zaman dünya daha yaşanabilir, sevgi dolu, ışıldayan bir gezegen haline dönüşür. Bunu kim istemez?

Ve böylece biz kadınlar da; babamızdan, kocamızdan, abimizden, eski eşimizden, sevgilimizden, erkek akraba ve komşularımızdan, hiç tanımadığımız ama aynı sokakta yürüdüğümüz adamlardan korkmadan yaşamayı öğrenip, belki de içinde bulunduğumuz karanlık dünyayı güller diyarına dönüştürürüz.

Zira korkmayan kadın sevgi dolu olur, üretken olur, hepsinden öte ana olur, evlat olur, yar olur. Kısacası insan olur.

Hoş, bizler zaten her koşulda güller diyarı yaratmaya hazır, bunun için çabalayan kadınlarız ama keşke siz bilim insanları da hayallerimize  biraz katkıda bulunsanız. Ne güzel olur.

Umudumu yitirmemekte kararlıyım. Gün gelecek belki de bir bilim kadını çıkacak ortaya ve konuya el atacak.

İşte o gün gündemimiz; yeni Münevver'ler, Sinem'ler, Özgecan'lar olmaktan çıkacak ve kadınlar şiirlerle, şarkılarla anılacak.

Küfür, şiddet ve tecavüzle değil.

Yeryüzünde yaşarken kadın olmak bu kadar zor olmamalı. Hak ettiğimiz değeri bulacağımız tek yer "cennet" değil.

Korkmayan kadınların çoğalacağı bir dünyayı, sonsuz bir umutla bekliyorum...

 
Toplam blog
: 11
: 350
Kayıt tarihi
: 11.02.15
 
 

Yazar, okur, düşünür, tartışır, ev kadını, iş kadını, anne, baba, çocuk, öğrenci... ..