Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '13

 
Kategori
Edebiyat
 

Divan Edebiyatı'nda "Şarap ve Oğlancılık", bir de örnek

Divan edebiyatında ki, eserlere ve şiirlere bakarak şarabın yaygın olduğunu söylüyoruz; ama bazı muhafazakar kardeşlerimiz, bu şarabın metafor olduğunu, sarhoşluk veren, üzüm şarabıyla ilgisi olmadığını iddia ederler..
İddiaları beni tatmin etmiyor, fakat saygı duyuyorum.
Ve inanıyorum ki, o şarap, kırmızı üzüm şarabıydı...

Şarap metafor, tamam; inanmasam da, ikna oldum.
Peki, oğlancılığa ne diyeceksiniz?
Bir çok eser vardır, oğlan sevgililerle ilgili...
Bir çok şiir,
bir çok anekdot,
bir çok hikaye...

Oğlancılığın yanında şarap,
su gibidir/
su gibi normal/
su gibi şifalı...

(Saygı duyarım cinsel tercihlere;
fakat bir çelişkiyi sunmak isterim:
Muhafazakarlar, Tanrı'nın haram ettiğinden dolayı şarabın içilmeyeceğini iddia ediyorlar;
ama farkında mısınız, Tanrı oğlancılığı lanetle anıyor.)

Bir örnek sunacağım.
Eski Türk Edebiyatı Kaynaklarından Şair Tezkireleri, adlı dersimizin ders kitabından.
Kanuni dönemi şairlerinden Latifi'nin Tezkiretü'ş Şuara adlı eserinden olacak bu örnek...

Tezkiretü'ş Şuara'da Latifi, 1425-1540 yılları arasında yaşamış şairlerin biyografileri sunmuş bize...
Vereceğim örnek, II. Mehmet (Fatih) dönemi şairlerinden Ahmet Paşa'ya ait kısa bir anekdot..
(Sadeleştirilmiş şekliyle alıyorum. Osmanlıca olanı ben anlamıyorum ki, siz anlayasınız)

"...hayatı boyunca güzellere aşırı düşkün, güzel sever, neşe ve coşkudan
aşk ve uçarılıkla kendinden geçmiş imiş. Bu yüzden dünyada kadınlardan ve
kadın düşkünlerinden nefret eder ve onlarla bir arada olup sohbet etmekten kaçınırdı. Bu yalnızlık âleminde bekârlar sultanı olup evlenmedi ve ne kadın kucağını, ne de onu öpmeyi tasavvur ve tahayyül etmedi. Her nerede güzel birini görse
elinde olmadan onu seyre dalar ve bundan kendini alamazdı. Rivayet edilir ki
bir gün Sultan Mehmet has gılmanlarından boyu serviyi andıran birini öğüt için
başlatıp huzuruna getirtmiş, hışım ve kin tohumunu kahır ve gazap tarlasına ekmişti. şair, adı geçen o bağlı kulu bu hâlde görünce kendisinden hemen o anda
şu rubai dökülmüş:

Şiir: Cihan yansın yakılsın ki o tatlı sözlü sevgili ayağı zincirli ağlayıp inlemekte.
Onun dudağı Şiraz helvasıdır, eğer satarsa Mısır’a, Buhara’ya ve Semerkant’a
değer."

(Eski Türk Edebiyatının Kaynaklarından Şair Tezkireleri - sayfa: 31-32)

 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..