Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '08

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Diyabet' te gelinen son nokta

Diyabet' te gelinen son nokta
 

şeker bebek


Sene 2008 , 2009 a bir kaç gün kaldı, ancak ne yazıkki insanlarımız diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi diyabeti de tanımıyor bilmiyor, kimileri çok şeker yediğin için mi hasta oldun diyor, bazıları ise aaaa bu yaşta şeker hastasımı olur muş diyor, ve sormayın ki bazen sohbet ortamında şeker hastası olduğumuzu söylediğimizde değişik bitkisel tedavi !! yöntemleri söylüyor, ve inatla bu yöntemi uygulayınca şeker tamamen bitecek diyorlar, Ey dostlar madem iki otu kaynatıp içince madem bitecekti, yıllardır , milyonlarca insan neden şeker hastalığını problemlerini yaşar ki? değil mi?

Ve işin açıkcası diyabetimi en iyi diyabetli insanlarla paylaşabiliyorum, ve bu konu ile birebir yaşayan insan beni en iyi anlayandır,

11 yıllık diyabet hayatımda beni dumura uğratan soru - : aaaa bu yaşta şeker mi olurmuş? ( yahu şeker hastalığı pankreasın ürettiği insülin hormonu ile ilgili eee işte üretmiyor bizim pankreas :)

Tıp daki ilerlemeler sayesinde diyabetimizi daha rahat yaşıyoruz, en azından 11 yıl önce kullandığın insülin kartuşları, insülin iğneleri , günümüze nazaran daha iri ve taşıması zordu.

Şimdi daha pratik ve kullanımları daha steril...


Diyabet nedir?


Diabetes mellitus (Diabetes: Yunanca: ???ß???? ‹ eski Yunanca ???ß??????, idrara geçen, ve Latince mellis = tatlı ya da bal), sıklıkla yalnızca diyabet olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel faktörlerin birleşimi ile oluşan ve kan glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluk
] Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı bir kaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.

Diyabet ya insülin üretiminin azalması yüzünden (Tip 1 diyabette) ya da insülinin etkisine karşı direnç gelişmesiyle (Tip 2 diyabette ve gestasyonel diyabette) oluşur. Her iki durum da sonuçta kan şekerinin yükselmesine (hiperglisemi) sebep olur. Aşırı miktarda idrar üretimi diyabetin akut semptomlarının başında gelir ve bu durumun başlıca sorumlusu hiperglisemidir. Susama ve sıvı tüketimin artması ise aşırı idrar üretimini dengeleme çabasının bir sonucudur. Görmenin bozulması, açıklanamayan kilo kayıpları, yorgunluk ve enerji metabolizmasındaki değişiklikler ise diyabetin öteki semptomlarıdır. Tüm diyabet vakalarının yaklaşık %1-5’ini yalnızca tek bir gendeki tek bir mutasyon sonucu oluşmuş monogen hastalar oluşturur (örneğin, Gençlerde görülen erişkin tipli diyabette

1921 yılında insülinin kullanıma girmesinden bu yana diyabetin tüm çeşitleri tedavi edilebilmektedir ancak kesin bir tedavisi yoktur. İnsülinin şırınga, insülin pompası ya da insülin kalemleri ile enjekte edilmesi Tip 1 diyabetin en temel tedavi şeklidir. Tip 2 diyabet ise diyet, antihiperglisemik ilaçlar ve insülin takviyesi ya da bunların kombinasyonları yapılarak kontrol altında tutulur.

Diyabetin kendisi ve diyabette kullanılan tedavi yöntemleri pek çok komplikasyona yol açabilir. Eğer hastalık iyi kontrol edilmezse hiperglisemi, ketoasidoz ya da nonketotik hiperozmolar koma gibi akut komplikasyonlar gelişebilir. Hastalığın uzun sürede ortaya çıkan (kronik) komplikasyolarının başlıcaları ise; kardiyovasküler hastalıklar (hipertansiyon, kalp yetmezliği ve ateroskleroz gibi), kronik böbrek yetmezliği (nefropati), körlüğe sebep olabilen retina hasarı (retinopati), çeşitli tiplerde sinir hasarları (periferik nöropati) ve yara iyileşmesini geciktiren ve impotense sebep olan mikrovasküler bozukluklar sayılabilir. Özellikle ayaklarda gelişen dolaşım bozukluklarının sonucu olarak ortaya çıkan yara iyileşmesinin gecikmesi, ampütasyon ile sonuçlanabilir. Diyabetin uygun şekilde tedavi edilmesinin yanı sıra, kan basıncı kontolüne yeterince önem verilmesi ve hayat tarzının iyileştirilmesi (sigara içmemek ve kilo kontrolü yapmak gibi) bu kronik komplikasyonların pek çoğunun oluşturduğu riskleri azaltabilir. Gelişmiş ülkelerde travma (yaralanma) sonucu oluşmamış ampütasyonların ana sorumlusu ve yaşlılığa bağlı olmayan körlüklerin de en önemli sebebi diyabettir. Amerika Birleşik Devletleri’nde böbrek diyalizi hastalarının yaklaşık %45’ini diyabetik nefropati hastaları oluşturmaktadır


daha fazla bilgi için http://tr.wikipedia.org/wiki/Diyabet

 
Toplam blog
: 15
: 799
Kayıt tarihi
: 02.07.08
 
 

Akdeniz yemeklerini seviyorum, karikatür dergilerini okumayı, hayatın içindeki yaşamın bize yaptı..