Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '14

 
Kategori
Felsefe
 

Diyalektik

Diyalektik
 

Albert Einstein ile Marilyn Monroe


Her sözün içinde kullanılacak bir kelime değildir, büyük bir söz de değildir. Dolayısıyla "diyalektik" sanıldığı gibi öyle çok büyük bir mesele de değildir.

Bir fikir oluşturması bakımından siyasilerin unutulmaz gafları, konuya örnek olabilir: 
"Ege bir Yunan gölü değildir. Ege bir Türk gölü de değildir. Binaenaleyh, Ege bir göl değildir." (S. Demirel)
Veya en iyisi şöyle demeli; ''diyalektik'' hakkında bir fikir oluşturmuş olalım.
Oluşan bu fikir, olumlu ya da olumsuz olabilir mi?

Evet, bu sonuç o kadar da önemli değildir.
Önemli olan, konu hakkında oluşan bütün bilgileri aldıktan sonra bir fikrin oluşmasıdır.
Konu hakkında fikir oluştururken yaşanan sürecin sonunda, alınan olumlu olumsuz tüm verilerle özgün bir düşünceye varmış olmaktır.
İşte, tam da burası "diyalektik" hadisesinin zirve yaptığı noktadır.
Bu olumsuz ve olumlu verileri değerlendirirken çok da tarafsız bir gözle bakılamayacağı kaçınılmaz olsa da, zirveye ulaşırken olumsuz ve olumlunun da aynı anda görülebilmesi sayesinde ortaya çıkan fikrin, konu hakkında oluşan algıların görülebilmesi ile zamandan ve mekândan bağımsız bir ''doğru fikir'' edinebilmeyi sağlama işidir diyalektik.
 * * *

Özetle, bizim gibi düşünmeyenlerin düşüncesini, karşı görüşle algılayıp, kendi düşüncemizle uyuştuğu yanlarını görerek, ortak ve en doğru sonuca ulaşma yoludur.
Aslında burada şu an yazdıklarımızı hep birlikte okuyor, değerlendiriyor ve bir sonuca varıyor isek, bu “diyalektik” değil de nedir?
 *
 Şimdi bu diyalektik meselesine, bir başka açıdan bakalım:
 Albert Einstein ile Marilyn Monroe…
 Hangisini daha çok bildiğimiz ve tanındığımız; tamamen ilgi alanlarımızla ilgili bir durum olsa gerek. 
 Bir tarafta bilim adamı Einstein, diğer tarafta ABD´li sinema oyuncusu, şarkıcı ve model, 20. yüzyılın en ünlü sinema yıldızlarından biri Marilyn Monreo.
 Marilyn Monroe "Gel seninle bir çocuk yapalım, benim gibi güzel, senin gibi zeki bir çocuğumuz olur.”" deyiverince,
 Einstein cevap verir;
“Ya güzelliği benim gibi, zekâsı senin gibi olursa!”
 İkilinin diyalektiği böyle, yani diyalektik, diğer bir anlatımla "kaleciyi ters köşe yapmak" gibi bir şeyi de içinde barındırabilir.
Bu karşıdaki bazen bir kişi, bazen bir olgu, bazen de bir olaydır.
Aslında hayatın ta kendisi değil midir?
Gelişim ve değişimin bu yolla sağlandığını anlatan en iyi fıkralar, gerçek yaşamdan doğmuştur.
 *
Yıllar sonra akıl hocasıyla karşılaşan adamla, hocası arasında şöyle bir konuşma geçer:
“Bak evlat, böyle davranmayı bırakmalısın.”
“Nasıl, Hocam?”
“Öncekileri örnek al. Tamam, okudun, çalıştın, atandın, seçildin; bir şeyler oldun…”
“Daha da olabilirim Hocam, başkan olabilirim, mesela.”
“Sonra?”
“Daha çok çabalarsam dünya çapında payelere ulaşabilirim.”
“Sonra?”
“Daha da çok gayret edersem Asya'nın hatta Avrupa'nın başına yükselebilirim.”
“Peki sonra?”
“Yedi iklimin sultanı bile olabilirim.”
“Ya sonra?”
“Hiç. O kadar.”
“Tamam işte. Ben, senin büyük çabalar harcadıktan sonra yine de bir ihtimal ulaşabileceğin yerdeyim. Yani ‘hiç’im. Dolayısıyla uğraşmana, düzenini değiştirmene gerek yok.” 

 
Toplam blog
: 276
: 1102
Kayıt tarihi
: 19.11.12
 
 

Evli, 2 evlat babası, 1965'te doğdu, inançlı, müziksever, insansever, yurtsever, iyi yüzer, ünive..