Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Diyalog

Diyalog
 

Dikkât ederseniz, uluslararası örgütler, kuruluşlar diyalog toplantıları tertip ederek meramlarını geniş halk kitlelerine yansıtmaya çalışıyorlar.................


Diyalog ve monolog, yaşam içinde sıkça karşımıza çıkan sözcüklerdir. Aynı bağlam içinde kullanılsalar bile yansıttıkları anlamlar çok farklıdır.

Monologda kopukluk, diyalogda anlaşma/birliktelik vardır...

Diyalog, benim son zamanlarda en çok önem verdiğim bir kelime oldu. Yazılarımda ve konuşmalarımda çok sık geçer.

Burada şu noktanın altını çizmek gerekiyor.

Söz konusu kavram sayesinde  yaşamın dizaynına yaklaşım yapılabildiği, daha kolay anlaşılabilir hale geldiği kabul ediliyor.

Haliylebu kavram, günümüzde kitlesel anlamda da çok önem kazanmıştır.

Dikkât ederseniz, uluslararası örgütler, kuruluşlar diyalog toplantıları tertip ederek meramlarını geniş halk kitlelerine yansıtmaya çalışıyorlar.

Bundan mahrum kalındığı sürece, iletişim kurmada zorluk çekiliyor.

İnsanlar arasındaki diyalog arttıkça, birbirlerini daha iyi tanımaya/anlamaya başlıyorlar.

Evet, herkesin hayatında diyaloğun espirisi oldukça önemli. Vazgeçilmezliğini koruyor. Çünkü; bütün  sorunlar, ilişkilerdeki yetersiz bilgi alışverişinden, diyalog eksikliğinden kaynaklanıyor ve bu çok ciddi, vahim sayılabilecek berbat koşulları da beraberinde getirebiliyor. Anlaşmazlıkların bazen cinayetlere kadar uzandığı bile görülüyor.

Kitlesel eylemlere meyli olan, duyarsız, sabırsız ve kendi hislerini çözümleyemeyen bireyler diyalog kurabilme şansları son derece az !..                              

Derdini basit cümlelerle anlatamayanlar da kolay kolay diyalog içine giremiyor. Ayrıca dinlemeyi bilmeyenin de bu niteliğe ulaşması çok zor hatta imkansız. Oluşumları içselliğinde yaşayanla dışında kabul eden arasında diyalogun tesis edilmesi de pek mümkün görülmüyor. Zira, dışarda yaşayanlar insanın en uzağında kalan ve insan yabancı olandır.

Nedeni bu!

Kendi yaşamından tatmin olmayanın başkasının yaşamından kesitler alması beklenmiyor.

Tabi ki, böyle durumlarda diyaloğun başlaması mümkün değil.

Belki çok yakın arkadaşlıklar, meşru mücadelesini engeleyen ve gayri meşru şekilde anlaşılmasına neden olan şeyin altında bu sorun var.

Dostluklar, irtibat kuramama yüzünden önemini kaybediyor ve bir yığın birikim heba olup gidiyor. İnsanların bunu sağlayabilmeleri için öncelikle içtenlikli olmaları, hata ve kusurları zaman zaman görmezlikten gelmeleri, yeri geldiğinde kusurunu direkt ama yapıcı  olarak muhatabının yüzüne söylemeleri de şart.

Tabi buradaki esas sorun,  denemeyen ve sadece kendi düşüncelerini anlatıp karşı tarafa söz hakkı vermek istemeyenlerden doğuyor. Huzursuzluklara yol açıyor.

Şayet bu davranış biçimi tesis edilemiyorsa bu sayede konuşma kuru bir monologdan öteye geçemiyor.
Bazı insanlar arasındaki yakınlaşmanın aslında tamamen bir görüntüden ibaret kalışı da aralarında gerçek bir bağlantının olmayışından kaynaklanıyor. Hatta bazı evlilikler bile, eşler arasındaki bu sıcaklığın kaybedilmesi nedeniyle çökme noktasına geliveriyor. İlk anlarda birbirlerine duydukları hislerin bir anlaşmanın değil, beğeninin eseri olduğu ortaya çıkıyor.

Tabi aradan zaman, hatta yıllar geçtikten sonra bu durum fark edilebilsede; sonucu hüsran oluyor.
Toplum içinde bireyler arasında diyalog kurulmasına engel olan etkenler, sadece kültür birikimi ile ilgili değil.

Bu iradede şartlanma ve değer yargılarını, genetik faktörleri ve burçların birey üzerindeki yansımalarını da hesaba katmak gerekir.

Örneğin bir Koç insanı, ateş grubundan olmasına karşın Aslan burcu ile ( iki ateş )kolay kolay anlaşamaz. Çünkü ikisi de netice de “BEN” der.

Keza  karşılıklı pozisyondaki burçlardan olanlar (Terazi ve Koç / Akrep ve Boğa gibi), ilk etapta birbirlerini çekmelerine aralarında muazzam bir diyalog varmış gibi gözükmesine karşın, sonrasında çekişmeye başlayabilir. Zıtlaşmalar, çatışmalar ortaya çıkabilir. Birinin kabul ettiğini diğeri reddeder. Hatta kabul etmek bir yana, ağır ithamlarda bile bulunabilirler.

Kısaca sağlıklı bir diyalog kurmak zorlaşır...

Gerçek iletişimi sağlayabilen, çağımızın en önemli sorunlarından birini kökünden halledebilecek ve paylaşımı temin edebilecek  diyalog denen şeyin varlığına inanmak zorundayız. Diyalog kurmaktan kaçınan insanlara dikkât edin, mutlaka bir şeyi bahane ederek uzlaşmaktan kaçınırlar.

Sevgili okurlar!

Konuşmak, diyalog kurabilmek demek değildir.  

Düşüncesi kıt olan insanların bu konudaki şansları da çok azdır.

Şu Hadis‘e kulak vererek nokta koyalım:
Güzel ifade çok konuşmakla olmaz. Allah ve Resulü’nün sevdiği hususları ayırt edebilmekle olur. Lisan aczi, acz sayılmaz; asıl acizlik Hak’kı tanımamaktır.“

Ahmed F. Yüksel

 https://twitter.com/sufafy

https://twitter.com/AhmedHulusi

http://www.ahmedhulusi.org/

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..