Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '17

 
Kategori
Anılar
 

Diyarbakır'a Yolculuk ve Cahit Sıtkı'ya Dair (3)

Diyarbakır'a Yolculuk ve Cahit Sıtkı'ya Dair (3)
 


Merhaba saygıdeğer okurlarım,  bu ara istemeyerek yazıma ara verdim. Bir rahatsızlık geçirdim. Bundan dolayı  ara vermek  zorunda  kaldım. Evet ner(e)de kalmıştık. Kadri Kanpak arkadaşımızla gezmeye devam ediyoruz.  Gezmemiz sırasında Diyarbakır’ın tanınmış şairlerinden Cahit Sıtkı ve Ahmet Arif’in müzelerini gezmek istedik.  Her ikisi de  Diyarbakır  eski Belediyesi ve Ulu  Camii arasında bulunan bir  daracık (bir küçe)‘de  /   sokakta buluyor. Küçe derken Diyarbakır’ı hatırlatan eski bir mani aklıma düşü verdi:

Diyarbakır dört kapi
Get  bak o yar ne yapi
Beni gördüğü zaman
Başka küçeye  sapi…

Genel olarak Diyarbakırlılar sepetlerini, çantalarını alıp şehrin dışına çıkmak isterler. Yani piknik yapmaya giderler. Dört kapılı olan şehirde zamanın paşası buna pek izin vermiyormuş. Günün anlamına uygun şöyle bir mâni  ile  dile geliyorlar:

“ Paşa paşa, hoş paşa  
Sakalı gümüş paşa
Şeftali çiçek açmış
Yasağı kaldır paşa”…( 1 )

Cahit Sıtkı’nın müzesi kapalı idi. (zaten geçmiş yıllarda görmüştüm) bu arada Ahmet Arif’in müzesini gezdik.   Ahmet Arif’in Müzesinde şiirleri,  fotoğrafları ve mektupları vardı.  Bir şiirinde şöyle diyordu :

“ Hasretinden Prangalar Eskittim’  adlı şiirinden birkaç dize:

   Seni, anlatabilmek seni.
   İyi çocuklara, kahramanlara.
   Seni anlatabilmek seni,
   Namussuza, halden bilmeze,
   Kahpe yalana.

   Ard- arda kaç zemheri,
   Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
   Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...           
   Bir ben uyumadım,
   Kaç leylim bahar,
   Hasretinden prangalar eskittim.
   Saçlarına kan gülleri takayım,
 
   Bir o yana
   Bir bu yana...

   Seni bağırabilsem seni,
   Dipsiz kuyulara,
   Akan yıldıza,
   Bir kibrit çöpüne varana,
   Okyanusun en ıssız dalgasına
   Düşmüş bir kibrit çöpüne.(  2 )

“ Hasretinden Prangalar Eskittim“ adlı şiir kitabından. Adı geçen kitap, bu  güne kadar 60’ın  üzerinde baskı yapmıştır. İlk baskısı Kitabın 1968 Kasım’ında Bilgi Yayınevi tarafından yaptırılmıştır. Bunun ayrıca geniş bir öyküsü var vardır. ( Bak. Şiir Hikâyeleri  / Haluk Oral- Türkiye İş Bankası - Kültür Yayınları, 3. Baskı 2011 - ( 3 )

Tarihi Ulu Camii gezdikten sonra halkın “ Sukâ (çarşıya)   Şeviti “dediği “Yanık Çarşıyı” da gezmeği de ihmal etmedik.   Melik Ahmed’e kadar uzandık. Bu çarşının ana yolunda yine yol- yapım çalışmaları vardı.  Kim bilir bu kaçıncı  çalışma idi… Belediyelerin en çok    ele aldığı yerler  yol. su. elektrik ve kanaldır. Biri yapar, biri de bozar ve öylece hayat devam eder.

Buraya kadar gelmişken Şair Cahit Sıtkı ile bir anımı yazmak istiyorum.   1963 yılında Diyarbakır Erkek İlk öğretmen Okulu’nda Edebiyat Kolunda  görev almış  biri olarak  ölümünün 7. Yılında Cahit  Sıtkı Tarancı’ yı da  Ekim ayında anmak istedim.  Program hasırlandı.  Cahit Sıtkı’nın babası  o yıllarda   yaşıyordu. Evine kadar gidip onu da davet ettik.  Şişman orta boylu bir insandı. Giyimi, kuşamı  yerinde idi.  Cahit  Sıtkı’nın hayatı ve şiirleri  konusunda  konuşmalar  yapıldı. Bu arada onu da  kürsüye davet ettik. Oturarak konuşmak istedi. Ağlar gibi bir durum da idi. Fazla konuşmak istemedi.  Çünkü çok üzgündü… Konuşması arasında aynen şöyle diyordu: “ Biz Çiftçi bir aileden geliyoruz,  onu Ankara’ya, İstanbul’a gönderdik  bir Ziraat Mühendisi olsun ve  gelip köylerimizde ve tarlalarımızda  bir Ziraat Mühendisi olarak   görev yapsın. Meğerse Cahit Şair olmuş. İyi  ki  şair olmuştur.  Ziraat Mühendisi olsaydı böylesine sevgiyle ve saygıyla anılmazdı. “ diye sözlerini tamladı.  Evet Cahit Sıtkı büyük bir şair idi… 2 Ekim 1910 ‘da Diyarbakır’da doğmuş ve 12 Ekim 1956 ‘de Ankara‘da   vefat etmişti.  Babasının adı Bekir Sıtkı, Annesinin adı  Arife Hanımdır.Onun asıl adı Hüseyin Cahit’ti…Cahit Sıtkı’nın  vefatı sırasında  yanında    Behçet Kemal Çağılar, Ahmet Muhip Dranas Samed Ağaoğlu ve M. Sunullah Arısoy hazır bulunmuştu. Ankara’da yapılan  cenaze töreninde  M. Sunullah Arısoy   fotoğrafını  taşımıştı. Adı geçenleri rahmetle  anıyor ve sözümü Cahit Sıtkı’nın bir şiiriyle   bağlamak istiyorum:  (4)  

MEMLEKET İSTERİM

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun ;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evin barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa olsun şikayet ölümden olsun…( 5 )

                          
Cahit Sıtkı TARANCI

 

Abdülkadir GÜLER
12.12.2017 -  SÖKE

1-Sırrını Surlarına Fısıldayan Şehir: Diyarbakır /  Şeyhmus Diken 9. Baskı 2017- İstanbul
2-Bak. Şiir Hikâyeleri  / Haluk Oral- Türkiye İş Bankası - Kültür Yayınları, 3. Baskı 2011 - ( 3 )
3-Ahmet Arif’in şiiri, İnternetten alıntı.
4-Cahit SıtkıTaranrcı – Hayatı, Sanatı ve Şiirleri, Şevket Beysanoğlu, 1969-  Diyarbakır
5-A.g. e.







 

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..