Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '09

 
Kategori
Yurtiçi Tatil
 

Diyarbakır

Diyarbakır
 

Geçen Perşembe (26.02.2009) bir iş gezisi için Diyarbakır’a gittim. Türkiye’nin doğusuna ilk kez gidiyordum, heyecanlıydım. Daha önce güneyde Gaziantep’e, kuzeyde de Trabzon’a gitmiştim, dolayısıyla güneydoğu yönüne ilk kez gidiyordum.

Diyarbakır, oldukça geniş bir düzlüğe kurulmuş, ağacı az, karasal iklimin hâkim olduğu, tarihi bir şehir. Geçmişi milattan önceki yıllara kadar uzanıyor. Tarih boyunca bölgede yaşayan bütün milletlere, bütün devletlere hizmet etmiş. Asurlar döneminde bölge valilik görevi görmüş. Kısacası Diyarbakır, İstanbul’dan sonra en eski şehirlerden biri. Aynı İstanbul gibi birçok dinin etkisinde kalmış. Özellikle cami ve kiliseler, bunu doğrular nitelikte. Şehrin simgesi haline gelen Ulu Cami çok güzel. 639 yılında kara taştan yapılan yapı, en eski camilerden sayılıyor. Caminin kubbesi olmaması bunun delili.

Şehrin içinden geçen Dicle nehri şehre ayrı bir güzellik katıyor. Ayrıca şehre girdiğinizde ilk göze çarpan Sur’lar. Bu kadar uzun sur yapısını başka bir yerde göremezsiniz herhalde ( Çin Seddi hariç ). Şehirde yaklaşık 1,9 milyon kişi yaşıyor.

Binlerce yıl Kürt, Zaza, Ermeni, Süryani, Yahudi, Arap,Türk halklarıyla iç içe yaşayan Diyarbakır'da, bu kültürlerin bileşiminden meydana gelen yemek kültürü hayli zengin. Mutfağın temel malzemeleri kuzu eti, yöresel baharatlar (sumak, kişniş, karabiber vs.), pirinç, sakatat çeşitleri, tereyağı, bulgurdur. Diyarbakır, lahmacunu ve kadayıfının yanı sıra peyniri ile de ünlü. En ünlü yemekleri; kaburga dolması, sac tava, meftune ve ciğer kebabıdır. Kahvaltı kültürü dikkat çekiyor, Hasan Paşa Hanı görülmeye değer.

Şehrin sokak ve caddelerinde dolaşırken, insan büyüleniyor ve rahatsızlık hissetmiyorsunuz. Televizyon ve gazetelerde gördüğümüz kargaşa, kavgayı görmüyorsunuz. Halk geçim sıkıntısı içersinde yoğrulurken, daha iyi yaşamayı hayal ediyor. Halk fakir, ama doğduğu topraklara bağlı ve gururlu. Esnaf dürüst ( üç örneğe şahit oldum), doğunun mertliği hissediliyor. Sanki hiçbir partinin kalesi olmadıklarını söyler gibiler. Birçok şehrimizde görülen işsizlik burada var. Sanayi yok gibi. Yatırımlar, teşvik bekliyor. Ankara, sanki Diyabakır'a uzaktan bakıyor.

Diyarbakır’da konakladığım akşam, Galatasaray’ın Bordeaux’u muhteşem bir futbolla 4-3 yendiği akşamdı. Diyarbakır halkının ilk golde nasıl üzüldüğünü, maç sonucunda nasıl sevindiğine şahit oldum. Kewel’in ve Sabri’nin gollerinde hep beraber nasıl bağırdığımızı uzun süre unutmayacağım.

Diyarbakır, gidip görülmesi gereken tarihi şehirlerimizden biri….

 
Toplam blog
: 487
: 1730
Kayıt tarihi
: 01.04.07
 
 

1965 İstanbul doğumluyum. İTÜ Elektrik mühendisliğinden mezun oldum. Özel sektörde Kalite Bölümünde..