Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Diyemedim...

Diyemedim… diyemiyorum …. hiçbir zamanda diyemiyeceğim.

Zaten biz erkek milletinin çoğunluğu diyememiştir. Ben kendi kuşağımdan bahsediyorum tabi. Şimdiki kuşak çok farklı, bize göre daha yırtık tabiri caizse. Bilmiyorum neden böyleyiz en azından bazılarımız, acaba yetiştiriliş tarzımızdan mıdır nedir?

Neyi diyememişizdir? Sevgilimizin olmadığı zamanlarda hayatı yalnız başına yaşamaya çalışırken, bazen yalnızlığın vermiş olduğu özgürlük duygusunun tadını çıkartırken, bazen de, yalnızlığımızı paylaşacak gözümüzün içine bakacak, ismimizi söylerken, ağzından bir tane daha biz çıkacak şekilde bizi seven, bizim için endişelenecek, bizim kravatımızı düzeltecek veya elbisemizdeki bir tüyü, bir pamuk tanesini eliyle alacak, bize kapris yapacak sevgilimizin özleminin duyarken, günlük hayatımızda herhangi bir yerde ve zamanda, herhangi bir mekanda bir bayan görürüz.

O öyle bir an ve mekandır ki, ne cep telini alabilirsiniz? Nede onunla arkadaş olabilirsiniz? Belki bir süper markette, belki bir konser salonunda, belki bir sinema da on dakika arada… Ama içinizde hissettiğiniz tüm enerji yokluğunu doldurabilecek, eksikleri tamamlayabilecek bir kişidir o gördüğünüz. O kadar güzeldir ki …. Bırakın her şeyi cesaret edemezsiniz. Kendi kendinize “Hadi ya! Sen kim, o kim ? Muhakkak zaten bir çıktığı vardır.Bu güzellikteki birisi bana bakar mı ? Rüya görüyorsun sen rüya” dersiniz .

Ama öte yandan da gözünüzü alamazsınız. Onun öyle etrafa bakan bakışları, hal ve hareketi, saçları, yüz şekli, eğer bir kitap reyonundaysanız ilgilendiği kitaplara bakışları, eğer bir süper marketteyseniz, alacağı ürünlere bakışı, kafasında ürünle ilgili karşılaştırmalar yapması, düşünmesi … O an için dersiniz ki “ Ne olaydı da ,bende onunla birlikte olsaydım. Şu anda, beraber baksaydık, beraber değerlendirseydik, birbirimize fikir danışsaydık, ortak yaşamımız için ortak bir şeylerden bahsetseydik.

Bir daha onu görme şansınız 20 milyonluk bir şehirde 20 milyonda birdir. Gidip söyleseniz, belki sizi olgunlukla karşılayacak beklide olumlu cevap verecektir. Ancak siz zaten o heyecanla bütün bu hissettiklerinizi ona nasıl söyleyebilirsiniz ki. Zaten sizin bu hissetiklerinizi söyleyecek zamanı size tanıyacak mı?

Bu ve bunun tarzı durumlar, hergün İstanbulun her köşesinde , otobüste, sinemada, kitapçıda, süper markette, bakkalda, sıkışık bir trafik de devamlı yaşanmaktadır.

Niyetinizin halis olduğunu, kalbinizdeki düşünceleri bir kerede ona nasıl anlatabilirsiniz ki? O an hissetiklerinizi zaten anlatmak yaklaşık 10 dakika ister. Artı olarak o anda kim birli bayanın kafasında neler var? Haleti ruhiyesi nasıl? Sana senin istediğin tarzda ve frekansta yaklaşabilecek mi?

Şimdi bazıları içinden diyordur ki , sen pısırıksan biz napalım arkadaşım?. Yooo istediğiniz kadar söylenin, ama durun ve biran düşünün, böyle bir anı hayal edin. Belki örnek 10 durumdan en fazla 3 tanesinde medeni cesaret gösterip gidebilirsiniz. Ama Geriye kalan 7 sinde, gidemezsiniz, pısırıklıkla tanımlıyorsanız , pısırıksınız arkadaşım. Kendimi de kattım.

Bazen düşünüyorum da, bu gibi cesaretsizlikler yüzünden veya utangaçlıklar yüzünden veya gurur yüzünden ne güzel yaşanılacak aşklar yaşanmadan kaybolup gidiyor.

Bayana da hak vermek lazım. Bana da şimdi birisi gelse, dilinin döndüğünce konuşsa ilk tepkim nasıl olur bilemiyorum. Belki o kişi dünyanın en iyisi, en cömerti, en düzgün karakterlisi ama sizi rahatsız etmemek için size rahatsızlık vermemek için sizini için hissetiklerini söylemiyor, söyleyemiyor . Belki başka bir ortamda başka bir zamanda arkadaş olsanız çok güzel uyumlu bir ikili olacaksınız. Ama …..aması var işte.

Zaten bu gibi durumlarda, engel olan bir ikinci durum daha var. Diyelim ki frekans yakalandı ve aynı radyo sinyalleri ile duygu ve düşünceler karşılıklı transfer oldu. Bayan kabul etse ,”Acaba kabul edersem karşımdaki benim için ne düşünür” , deyip otomatikman bir duvar çekme olasılığı çok yüksek.

Ben bu işin içinden çıkamadım. Ama demek isteyipte diyebilmek için debelendiğim şu: Bayanlar size bakan bir erkeğin (tabi bakışlarından siz bunu fark edersiniz) kalbinden geçen düşünceler % 80 yukarıdaki söylediğim gibidir.

Not: Eğer yanılıyorsam tüm hemcinslerimden özür dilerim.

 
Toplam blog
: 116
: 735
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1994 Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat bölümü mezunuyum. Aynı üniversitede Genel İktisat Polit..