Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '16

 
Kategori
Sağlık
 

Diyet çıkmazı ve pasta yarışı

Diyet çıkmazı ve pasta yarışı
 

Tıp dünyasında  en büyük sorunlarımızdan biri de, kişilerin kendi uzmanlık alanları dışında bilgi paylaşmaları. Hastalıklı şişmanlık  probleminde buna çok rastlıyoruz.. Obezite konusunda bir "pasta savaşı" olduğunu görüyoruz. Genel cerrahlar, diyetisyenler, kardiyologlar, dahiliye uzmanları, pratisyenler, plastik cerrahlar, fitoterapistler bu alanda gün geçmiyor ki bir yorum yapmasın... Bir bakıyorsunuz, farklı alanda eğitim almış uzmanlar, obezite konusunda görüş bildiriyor. Bazen, bir kardiyoloji profesörü veya bir fitoterapi uzmanının obezite ameliyatları ile ilgili bilimsel olmayan söylemlerde bulunduğuna  tanık oluyoruz. Bu uzmanlar farklı diyet listelerini çözüm olarak sunabiliyor. Çeşit çeşit diyetler.. Madem insanlar o meşhur diyetler ile zayıflayabiliyor, o zaman şu soruya cevap verilmeli: Neden yılda 300 milyar dolar zayıflama sektöründe harcanmasına rağmen dünya giderek şişmanlıyor? Neden dünyadaki nüfusun 1.7 milyarı obez ve fazla kilolu? Neden bu reçeteler insanları zayıflatacağına aksine şişmanlatıyor?
 
 
Hastalıklı şişmanlıkta diyetten söz etmek
Obezite, bir çok disiplinin birlikte tedavi etmeye çalıştığı ciddi bir konu. Obezite cerrahisi, 4 uzmanlıkla birlikte hareket ediyor: Endokrinoloji uzmanı, beslenme ve diyetetik uzmanı ve psikiyatri bu alanın dört önemli ayağını oluşturuyor. Hastalar bireysel özelliklerine göre sınıflanıyor ve tedavi planlanıyor. Her obez hastayı ameliyat etmeye çalışmak ne kadar yanlış ise, hastalıklı, ileri derecede obezitesi olan hastaları da; ilaç, diyet ve sporla tedavi etmeye çalışmak o kadar yanlıştır. Kimlerin cerrahi tedaviden faydalanacağına dair bilimsel kriterler bu kadar açık ve netlik içindeyken sorun ne?
 
 
Uzmanlık dışında görüş bildirmek
Sorun başta da söz ettiğim gibi kişilerin kendi uzmanlık alanları dışında yorum yapmaları. Örneğin kardiyoloji uzmanı olan bir meslektaşımız kardiyoloji dışında her şey ile ilgili açıklama yapabiliyor. "Diyet" diyerek diyetisyenlerin, "şeker" diyerek endokrinologların, "kolesterol" diyerek kardiyologların, "gebelikte şeker bakılmasın" yorumuyla kadın doğumcuların alanına girebiliyor. Eğer uzmanlık alanı dışında bir konuda görüş söz konusuysa, o konuyu uzmanından görüş alarak tartışmak gerekir. Kardiyolog olan meslektaşımız rutin pratiğinde kardiyolojinin en önemli konusu olan kalp krizi geçiren birine anjiyografi yapıyor mu? Stent takıyor mu?  Ya da kalp kapak hastalıklarını anjiyografik girişimler ile tedavi ediyor mu? Aritmileri (kalp ritm bozukluklarını) ablasyonla tedavi ediyor mu? Bu kadar yoğunluk arasında diğer mesleki uzmanlık konularında da okuyup, öğrenip vatandaşı bilgilendirmeye çalışıyorsa elbette şapka çıkarırım.
 
 
Obezite cerrahisi ve kalp krizi
Saygıdeğer işadamı Mustafa Koç biliyorsunuz önceden kalp bypass ameliyatı olmuştu. Ve ani kalp durmasına bağlı vefat etti. Bilgisi olan olmayan herkes bu vefat üzerinden obezite cerrahisini ve cerrahları eleştirdi. Ani kalp ölümlerinin obezite cerrahisi sonrası arttığını iddia ettiler. Peki, ani kalp ölümü ile obezite arasındaki ilişkiyi bilimsel normlarda irdeleyelim: Obezite cerrahisinin kalp krizi riskini ve ani ölüm riskini azalttığını gösteren bilimsel kanıta dayalı çalışmalar var. İlk olarak ani kalp ölümü sıklığına baktığımızda Amerikada’ki yıllık ölümlerin yaklaşık yüzde 5.6 ile yüzde 15’ni oluşturuyor. 2016 yılında yayınlanan  uluslararası bilimsel bir kardiyoloji dergisindeki çalışmada (International Journal Of Cardiology) ani kalp ölümlerinin koroner arter (kalp damarı) hastalıklarına bağlı ölümlerin yüzde 50'sinin nedeni olduğu tespit edilmiş. Epidemiyolojik çalışmalar ani kalp ölümü olan bireylerin yarısında doktor tarafından tanı konulmuş herhangi bir kalp hastalığının olmadığını gösteriyor. Yani zayıflamayan, obezite ameliyatı olmayan normal insanlar bunlar. 
 
 
Metabolik sendrom
Normal kilolu hiç bir hastalığı olmayan normal insanlarda da ani kalp durmalarına bağlı ölüm olabiliyor. Diğer taraftan metabolik sendromu olan bireylerde ani kalp ölümleri daha sık görülüyor. Metabolik sendromun en önemli bileşeni abdominal obezitedir yani karın bölgesindeki yağ dokusunun artmasıdır. Siz bir şekilde kilo verir, karın bölgesi yağ oranınızı azaltırsanız metabolik sendromdan kurtulursunuz ve ani kalp ölümü riskiniz azalır.
 
 
Kalp yetmezliği ve  şeker 
Ani kalp ölümlerinin önemli diğer nedeni şeker hastalığıdır. Kalp hastalıklarının, kalp krizlerinin, kalp yetmezliğinin ve inmelerin en önemli sebebi şeker hastalığıdır. 100 şeker hastasının 90’ı Tip 2  şeker hastasıdır. Tip 2 şeker hastalığı da obeziteye bağlıdır. Şeker hastalığı ani kalp durmalarına bağlı ölümlere bir çok yoldan neden olur. Şeker hastaları sessiz yani ağrısız kalp krizi geçiriler. Ağrı olmadığı için hastalar kalp krizi geçirdiklerini anlamazlar. Şeker hastalığı küçük ve büyük damarların iç yüzeylerinde harabiyet yaparak kalp yetmezliğine neden olur. Enflamasyona neden olur. Kalp ritm bozukluğunu artırır. Uluslararası bir dergide yayınlanan bilimsel bir makale (J Diabetes and its Complications) şeker hastalığının tedavi edilmesinin; küçük ve büyük damar hasarını azalttığı ve buna bağlı ani kalp durmalarına bağlı ölümleri azalttığı belirtilmektedir.
 
 
Aşırı kiloda kalp ritm bozuklukları 
Ani kalp durmalarına bağlı ölümlerin önemli diğer bir nedeni artimi diğer bir deyişle kalp ritm bozukluğudur. Clinical Elektrophysiology dergisinde 2015 yılındaki bir çalışmada; obezitenin kalp ritm bozukluklarını arttırdığı vurgulanmaktadır. Atrial fibrilasyon  önemli bir kalp ritm bozukluğu ve artan bir problemdir. Dünyada 33 milyon insanda atrial fibrilasyon mevcuttur.  Obezite bu tür kalp ritm bozukluklarının yüzde 50 nedenidir.
 
 
Bedendeki yağların zehirli etkisi 
Dünyaca ünlü bilimsel bir dergisinde (N. Engl J. Med) 2012 yılında yapılan bir araştırma yayınlandı. Obezlerde kalp yetmezliğinin daha çok görüldüğü belirtildi: "Obezite ve obezite sonrası gelişen tip 2 şeker hastalığı damar sertliğine neden olur. Kalp krizi, inme ve kalp yetmezliğini tetikler. Yağların zehirli etkisi (lipotoksisite) ile kalp duvarları yeterli pompa görevi göremez ve kalp yetmezliği (kardiyomiyopati) gelişir."
 
 
Altın standart tedavi yöntemi
Sonuç olarak; hastalıklı obezitenin yani morbid obezitenin kesin, tam tedavisi yoktur. Ama şu an için dünyada en etkili yöntem obezite cerrahisidir. Cerrahi, "morbid obezite" için Altın standart tedavi yöntemdir. Yeni bir bilimsel yöntem bulunana kadar da insanların yaşam sürelerini uzatan ve hayat kalitelerini arttıran uzun dönem en etkili yöntemdir. Obezite cerrahisi ile ilgilenen bir genel cerrahi uzmanı olarak; umarım çok yakın zamanda cerrahi olmayan daha iyi bir yöntem (mesela bir hap, iğne tedavisi) ortaya çıkar da; biz de diğer cerrahi ameliyatları yapmaya devam ederiz. Günümüz güncel tıbbında, hastalıklı obezitenin en kalıcı ve uzun dönem başarılı tedavi yöntemi obezite cerrahisidir. Bu çok nettir.
 
Obezite cerrahisi sektöründeki etik ve bilimsel sorunları elbette eleştirelim. Düzeltmek için çağırılarda bulunup, fikirler üretelim. Ancak "obezite cerrahisine bağlı kalp ölümleri artıyor" yorumu varsa, orada durmak lazım. Hastalıklı obeziteyle boğuşan o kadar insan var ki. Onları obezite cerrahisi tedavisine karşı korkutmak, insan sağlığıyla oynamak demektir.
 
 
 
Doç. Dr. Aziz Sümer
 
 
 
Genel ve Obezite Cerrahisi Uzmanı
 
 
 
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
 
 
 
Antalya OFM Hastanesi Cerrahi Direktörü
 
 
 
http://www.azizsumer.com/
 
 
 
email:drazizsumer@gmail.com
 
 
 
İletişim: 0 536 649 78 02
 
 
Toplam blog
: 11
: 65
Kayıt tarihi
: 09.01.16
 
 

1973 yılında Batman'da doğdum. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1997 yılında mezun oldum. -..