Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Nisan '14

 
Kategori
Magazin
 

DİZİ KADINLARI ONURSUZ!

DİZİ KADINLARI ONURSUZ!
 

Sayıları her geçen gün artan dizilerin konuları kadar içeriklerindeki yönlendiriciliğin önemli olduğu, defalarca dile getirdiğimiz bir konu. Bu yönlendiriciliği yaratan olgu ise o yapımın etik anlayışı! Etik kavramının önde gelen detayı da, en çok dizi mantıklarındaki ‘kadın’ kavramının sunumunda karşımıza çıkmakta... Ve ne yazık ki, ilgi çekmek adına pek çok yapımda kadınlara yönelik anlayış, ‘sömür, sömürebildiğin kadar’ duyarsızlığında.

Detaylara geçmeden önce bu konudaki hassasiyetleriyle öne çıkan iki olumlu örnekten, ‘Beni Böyle Sev’ ve ‘Küçük Gelin’in başarılarından kısaca bahsetmek isterim.

***

Kadına yönelik değer yargılarına saygısı ve gençlerle bütünleşen konusuyla ekranların beğeniyle izlenen dizilerinden olup ödülleri toplayarak rekor kıran ‘Beni Böyle Sev’in değeri, üniversiteler başta olmak üzere herkesçe tescilli. Şimdi onun ardından Samanyolu’nun gözde yapımı ‘Küçük Gelin’ de kalitesine yönelik aldığı ödüllerle dikkatleri çekmeye başladı.

Geçtiğimiz günlerde Dünya Gazeteciler Derneği tarafından düzenlenen ‘2013 Yılının En İyileri Ödül Gecesi’nde ‘Yılın En İyi Çıkış Yapan Dizisi’ ödülünü alan ‘Küçük Gelin’, Medya Etik Konseyi tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen ‘Medya Etik Ödülleri’nde de ‘TV Dizi Etik Ödülü’ne layık görüldü.

Yönetmeni Tolga Çetin, senaryo yazarı Erkan Çıplak ve başrol oyuncusu Çağla Şimşek’e ödül kazandıran ‘Küçük Gelin’in ekrana taşıdığı önemli toplumsal çarpıklığı, kadın kavramını sömürmeme duyarlılığıyla ele almış olması gerçekten de dizi etiğine uygun bir nitelikte.

Dolayısıyla tıpkı gençlerle iç içe olarak ekranlardan hayata köprü kuran ‘Beni Böyle Sev’ gibi, kendini diğer çocuk gelincilerin mantığından sıyırmayı ve başlangıçtan günümüze aşama kaydedip gelişerek abartısız bir sunum yaratmayı bilen ‘Küçük Gelin’ de ödülünü hak eden yapımlar sınıfında.

***

Bu güzel örnekleri bir yana bırakıp televizyondaki kimi dizilerde ‘olmazsa olmaz’ haline getirilen çarpıklığa geçecek olursak burada en büyük sorun, kadınların ‘onursuz’ duruma sokulması şeklinde çıkıyor karşımıza!

‘Muhteşem Yüzyıl’daki kadınsal olaylar, Harem şartlarında yaşandığı için mazur görülebileceğinden onu baştan bir kenara bırakırsak diğer dizilerin çoğunluğu, erkeğin bir başkasını sevdiğini veya onunla ilişkisi olduğunu bile bile peşinden koşturan kadınlarla dolu.

Sadece içten içe ümitsizce sevseler veya ‘Belki bir gün…’ diyerek ümit besleseler hadi neyse de, bunlar hırs ve çıkar uğruna enikonu zamk gibi adamlara yapışmakta; kafeslemek için ısrarcılıkta sınır tanımamakta.

Şimdi dizilerdeki bu gayret, kadını onursuzlaştırma değil de nedir? Aşk, gurur tanımazmış ama göz göre göre başkasıyla birlikte olan bir erkeğe bıkıp usanmadan musallat olmak da aşkın kalitesiyle hiç bağdaşmaz.

Ancak bizim diziciler, yapıma her ne pahasına olursa olsun ilgi çekme aşkıyla yanıp tutuştuklarından ya da kim bilir modern dünya modasında aşk böyle onursuzca yaşanır sandıklarından, aşkı bahane edip illa da kadınları, af buyurun, bir hayli sürtükleştirmekteler… Tabii hepsi de kendi tarzında, içerikleriyle paralel olarak bu aşağılamayı geliştirmekte.

***

Misal ‘Fatih Harbiye’… Şinasi’nin evlilik teklifini kabul eden Neriman, Pelin’le ilişkisini bildiği halde hemen sonrasında Macit’le sevgili oluyor. Hani adama verdiğin söz, hani diğerinin ilişkisine saygı dürüstlüğü? Al sana bir onursuzluk…

Bu onursuzluğun zincirleme tepkisi ise evlere şenlik… İstemeye gittiği kızın evinden tersyüz edilerek eli boş dönen Şinasi usanmadan Neriman’ın peşinden koştururken, Neriman ortaya çıktıktan sonra Macit tarafından sürekli aşağılanan Pelin ne yapıyor? ‘Beni istemeyen erkeği ben hiç istemem’ diyerek kendi hayatına bakmak varken ‘İlle de Macit’ ısrarıyla küçüldükçe küçülüyor. Al sana bir onursuzluk daha…

Yetmediii… Kadını aşağılamak üstünden parsayı toplama durumları saymakla bitmez… Annelerin yaklaşımlarının toptan faul olduğu dizide Macit Efendi de, ‘Babam paraları çalıp metresiyle yer, annemi üzerken bizi mi düşündü ki ben Neriman’a evlilik teklif etmişken Pelin’le nişanlanayım’ dürüstlüğünü göstereceğine, sözde zorla Pelin’le yüzüğü takıyor.

Eh ne de olsa erkektir, elinin kiridir değil mi ama? Değildir aslında ya… Neriman’ınki de iş mi? Bu dönekliğe karşı takındığı net bir tavır yok? Seviyormuş… Başkasıyla yüzük takan adamı hala ne sevmesinden bahsediyorsunuz? Madem bu adam seni öyle veya böyle harcamış daha ne konuşur, buluşursun onunla? İnsaf yahu… Hiç mi gururun yok?

Yok, yok, yookkk…

Bu durumu ‘Fatih Harbiye’ ile sınırlamayan dizilerdeki kadınların gururları, onurları maalesef yok! Bunlara baka baka gerçek hayattaki kadınlar da, ‘Kadın gibi kadın’ olmaktan çıkmaya başladılar. ‘Erkekten ne kopartsam kârdır’ mantığıyla evliymiş, yaşlıymış, aldatmışmış demeden adamlara koşturma, her yaptıklarına göz yumma halleri almış başını gidiyor. Ne mutlu hepimize… Dizi etiğinin onursuz kadınlarıyla gurur duyalım.

 

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..