Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '13

 
Kategori
Siyaset
 

Do you anderstand me hülooooğ, savaşa hazır mısın?

Do you anderstand me hülooooğ, savaşa hazır mısın?
 

Çağ bilgi çağı. Kitle iletişim araçları ile her türlü bilgiye ulaşmak mümkün. Sömürü, sermaye nasıl küreselleştiyse bilgi de küreselleşti. Küreselleşen sermaye, sömürü düzeni yarattığı medya ile bilgininde tıpkı kendisi gibi kirli bir medyasını yarattı.

Doğru bilgiye ulaşmak için dikkatli bir okur, yurttaş olmak; medya okuryazarlığı denen yeterliliğe ulaşmak vazgeçilmez bir önkoşul olarak çağımızın en önemli açmazı olarak karşımızda duruyor.

Artık ülkeye veya dünyaya dair yaşanan süreçlere yönelik haberleri aklın süzgecinden geçirmeden, hatta bağımsız kaynaklar tarafından doğrulanmadan kabul etmek olası değil.

Malum dünya, özellikle “İslam dünyası” ‘Cami Bayram’ dinlemeden mezhep temelli şiddet ile “din kardeşleri”; birbirini katlediyor!

Irak, Suriye ve Mısır mezhep temelli savaşın/şiddetin sürdüğü ilk akla gelen ülkeler.

Tabi birde Türkiye var!

Kendini Mısır İhvan/Müslüman Kardeşler ile aynileştiren Türkiye/AKP ve de o çok dillendirilen Şii yönetimlere karşı oluşturulmak istenen “Sunni hilal” uğruna sözüm ona “Müslüman” coğrafyasında kan gövdeyi götürüyor!

Neredeyse üç yıla varan zaman diliminde Suriye’de yaşanan katliamların; 100 bin’i aşkın insanın canına mal olan kirli savaşın/şiddetin asıl aktörleri, mezhepsel egemenlik kurmak için bu çağda hiç yaşanmaması gereken bir vahşete tanık olmamıza yol açıyorlar.

 “Esat diktatör”, bunca şiddet “Esat diktatöründen kurtulmak için” masalını hiç kimse anlatmasın! Daha dün gibi, anımsayalım;  Başbakan Erdoğan’ın ortak Bakanlar Kurulu Toplantısı yaptığı “kanka Esat” bir anda “diktatörlüğe” evirilmedi ki!

Arap Baharı rüzgarı ile yaprak gibi savrulan Tunus, Libya, Mısır’dan sonra  Suriye’nin de yıkılacağına oynayan AKP iktidarı bugün geldiğimiz noktada “komşularla sıfır sorun” politikasından “muhteşem yalnızlığa” teslim oldu!

Fotoğraf ortada, iktidarın an itibarı ile tek problem yaşamadığı görecelide olsa PKK!

Yaşanan aculluğu anlamak için Türkiye/AKP/Erdoğan’ın Libya politikasını anımsamak gerekiyor. Hatırlayın, Libya’ya müdahale gündeme geldiğinde “NATO’nun Libya’da ne işi var!” diye celallenen AKP/Erdoğan tam 21 gün sonra “Libya halkının çıkarı için gelebülür” dediği süreçte, yaşadığı acemiliği/çıraklığı Suriye’de yaşamamak için;  egemen batının çıkarlarının “turuva atı” rolüne kendini öyle bir kaptırdı ki; Suriye’de Esat’ın can düşmanı rolüne kapılıp kelimenin tam anlamıyla ‘kendini heba’ etti.

2 buçuk yıllık Suriye’de süren iç savaş sürecinde çok şey yaşadık ülke olarak!

Sınırlarımız “yolgeçen hanı”, sınır şehirlerimiz “terörün at oynattığı” kovboy filmlerindeki Teksas kasabalarına döndü. Döndü diyeceğim de tam olmuyor aslında; kovboy kasabalarında silaha sarılanların kendine özgü etik değerleri vardı. Oysa bizim sınırlarımızda at hırsızları kol geziyor, üstelik kasabanın şerifi arazi! Ve de “at hırsızlarını korunduğuna” dair Türkiye toplumunda ve uluslar arası toplumda yaygın bir kanaat oluştu. Mezhep kardeşliği sınıfta kaldı.

İşte bu ahval ve şeriat içerisinde tam da BM gözlemcilerinin Suriye’de olduğu bir zaman diliminde, Suriye’ye ilişkin “kimyasal silah kullanıldığına” dair haberler gündemin başköşesine oturdu.

Bizim iktidar-ı şahanemiz Gezi Direnişi sürecinde “polislere yardımcı olan” güruhun “polisle katlettiği” Ali İsmail Korkmaz’a saldıranların delillerini iki ayda ortaya çıkaramazken, Suriye’de yaşandığı öne sürülen katliamın failini tak diye Esat olarak ilan etti.

Suriye’de diktatör Esat yönetimi, Türkiye’de de “ileri demokrasi” var! Kına yakan yaksın!

Yazının girişinde “Kitle iletişim araçları ile her türlü bilgiye ulaşmak mümkün. Sömürü, sermaye nasıl küreselleştiyse bilgi de küreselleşti. Küreselleşen sermaye, sömürü düzeni yarattığı medya ile bilgininde tıpkı kendisi gibi kirli bir medyasını yarattı” diye girizgâh yaptım ya! Ortalığa saçılan her bilgiye körü körüne inanmayı değil, öne sürülen iddianın bağımsız kaynaklarca da doğrulanmasını, teyit edilmesini önemsiyorum.

Suriye’de yapıldığı iddia edilen katliamın üzerinden kaç gün geçmesine rağmen hala doğru ve güvenilir bilgiye erişmiş değiliz okur/yurttaş olarak. Uluslar arası medyayı taradığımda ilk gün edindiğim izlenime göre;

*Esat’ın kazandığı bir süreçte ve BM denetçilerinin Suriye’de olduğu sırada kimyasal saldırının muhaliflerin iddia ettiği gibi “Esat tarafından yapılmış olamayacağı,

*Kimyasal saldırıyı Esat a karşı savaşanların, Obama’nın Suriye’ye müdahale için önkoşul olarak ortaya koyduğu “kimyasal saldırı”, “kırmızıçizgi”nin aşıldığına dair dünya kamuoyunda kanaat oluşturmak için yapmış olacakları,

*Kimyasal başlık taşıyan el yapımı füzelerin muhaliflerin kontrolünde olan bölgeden ateşlendiği,

*İsrail’in “Esat kimyasal silah kullandı” iddiaları,

*BM’in soğukkanlı yaklaşımı,

*Esat tarafından yapılan kimyasal saldırının üçüncü dünya savaşına yol açacak gelişmeleri tetikleyeceği,

*Kimyasal saldırı olan bir bölgeyle ilgili görüntülerin teknik olarak anında servis edilmesinin olanaklı olmayacağı, vb. gibi bilgiler gündemdeydi.

Aradan kaç gün geçti. Bizim Dışişleri Bakanı demeci patlatmış “BM iddiaları araştırma görevini bize versin ya da biz araştıralım” mealinde inciler dökmüş.

Yukarıda değindim, Eskişehir’de katledilen Ali İsmail Korkmaz’ın katledilişine yönelik görüntüleri/delilleri neredeyse iki ay gibi bir sürede ortaya çıkaramayan AKP iktidarının Suriye’de yaşanan katliam ile ilgili araştırmasından bizi Allah korusun!

Son bir not daha, Suriye’deki kimyasal saldırı ile ilgili videolar Salı günü Colifornia merkezli bir kullanıcı tarafından Youtube’ye yüklenmiş. Oysa saldırının Çarşamba günü meydana geldiği iddia ediliyor. Aradaki sekiz saatlik farkın Youtube uygulamasından ya da zaman dilimi/saat farkından ortaya çıkmış olacağı da iddia ediliyor.

Ortada her yönüyle araştırılması gereken “kimyasal saldırı” iddiaları var. Umarım BM denetçileri gerçeği ortaya çıkarırlar. Kimden ve nereden gelirse gelsin; katliamları, şiddeti kınıyorum.

Türkiye, İsrail ve Fransa “kimyasal saldırının” Suriye tarafından yapıldığına inanıyor ve girişimlerde bulunuyor. ABD ve BM daha temkinli.

ABD gazetelerinde ise okur yorumları ilginç ve kamuoyu bölünmüş. Bir kısım yorumlarda uçuşa yasak bölge, ABD’nin füze saldırısı ile Esat’ı güçsüzleştirmesi öne sürülürken diğer taraftan “Biz Esat’ı bombalarsak Rusya Suudi Arabistan’a bombalar yağdırırsa ne yapacağız”, diyorlar. Afganistan, Irak’ta yaşadıkları olumsuz deneyimlerinden söz ediyorlar.

Soru şu; Obama iktidarı ilan ettiği kırmızıçizgilerin aşıldığına ikna olursa ne olacak? BM ve bağımsız kaynaklar eğer Esat iktidarı’nın kimyasal saldırı yaptığını doğrularsa Akdeniz’de konuşlandırdığı donanma gücü ile füze saldırıları yaparak Esat rejimini zayıflatmaya çalışacak. Rusya ve Çin’in bu tür bir saldırıya nasıl bir cevap vereceği konusunda ABD vatandaşının dediği gibi “Rusya Suudi Arabistan’ı bombalarsa ne olacak?!!!

Üçüncü dünya savaşına hazır mısınız Esma için ağlayan Erdoğan, Ankara?

Do you anderstand me hülooooğğğğğ?

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..